Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Timmy Walton

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Timmy Walton
Hermes'in Çocuğu
Hermes'in Çocuğu
Timmy Walton


Mesaj Sayısı : 17
Kayıt tarihi : 17/03/11

Timmy Walton Empty
MesajKonu: Timmy Walton   Timmy Walton Icon_minitimePerş. Mart 17, 2011 8:22 am

Merhaba.Ben Timmy.İlk önce kendimi tanıtayım.12 yaşındayım.Manhattan'da okuyorum.Annem Berrie Walton.Babamı ara sıra görüyorum ama soyadının ne olduğunu kimse bana söylemedi.
Ne yazık ki hiç kardeşim yok.En azından küçük bir kardeşim olsun isterdim;ama yok.Annem normalde kendisinin de bunu istediğini ama babasının bunu istemediğini söyledi.Ben de yanıt vermemekle yetindim.
Garip olaylar dizisi bir;okuldan çıkınca kocaman bir yaratık gördüm.En az 2 metre.
Bir hayal olduğunu düşünüp devam ettim.Arkadaşım Trinky ile buluşacaktık bir kafede.Adını söylemeyeyim,reklam olmasın.
Sahi Trinky kim diyeceksiniz,Trinky desek yeter.Sapsarı saçları vardır.Baya güçlü bir erkektir.Benim gibi.Ama benim gözlerim yeşil,onunki kahverengidir.Onun dışında sanki ikizim.
Trinky'yi gördüğümde üzgün bir ifade takınmıştı.Tam neden üzgün olduğunu soracaktım ki birden üstüme atladı.
-Canım arkadaşım,Timmy!
-Hop,ne oluyor?
Yere düşmekten zor kurtuldum diyebilirim.Her neyse,Trinky beni masaya oturttu.Sonra karşıma geçti.
"Ne isteyelim kanka?" diye sordu.
-Ben bir kola alayım.
Kola istemiştim.Halbuki gittiğim yerde bundan bolca olacaktı.
Garip olaylar dizisi iki;2 metreden uzun canavar kafeye doğru yaklaştı.Pek emin değilim;ama sanki gözleri bana bakıyordu.Trinky karşımda durduğu için onu göremiyordu.Tir tir titremeye başladım."Yoksa kola soğuk mu geldi?" dedi ve güldü.Parmağımı kaldırdım ve hala titrerken canavarı gösterdim.Trinky yavaşça arkasını döndü ve sonra bağırdı:
-Kaç!
Bu konuda haklı olduğu kesindi ama nereye kaçacağımı bilmiyordum.Kapıya yaklaşan 2 metreden uzun canavar nedeniyle kapıdan kaçamazdım.Trinky'ye baktım.Ağız hareketleriyle "Yardım et!" demeye çalıştım.Trinky ise duvara karşı iyice gerildi.Ona ters ters baktım.Duvarı kırmaya çalışmayacaktı heralde -umarım-.
Canavar yaklaşırken Trinky harekete geçti.Duvara doğru koştu ve...Duvara toslayıp sırt üstü yere düştü.Herkes ona bakıyordu.Gülümsemeye çalışarak "İddiaya girmiştik de." dedim.Canavarı nasıl farketmediler merak ettim doğrusu.
Garip olaylar dizisi üç;Trinky'nin düştüğünde tek ayakkabısı fırlamıştı.Gördüğüm toynağa bakıp ürperdim.Canavar ise içeri girmişti.Dövüşmeye hazır olarak yumruklarımı hazırladım.Eh,okulda çok kavgam vardır da.Sanki canavarı yenecektim.
Canavar çirkin dişleriyle gülümsedi sandım bir an.Ardından elinden bir kıvılcımla beraber alevler çıktı.Kafede onu farkeden yoktu.Sadece Trinky ve ben farketmiştik.Ama şimdi bunu düşünecek zaman yoktu.Canavar elinde alevlerle üstüme geliyordu.Ardından küçülmeye başladı.Siyah,kıllı ve büyük canavar küçülmeye başladı,evet.Birden karşımda duran canavar artık bir kadın olmuştu.Zorlukla sordum.
-Şey,siz kimsiniz?
-Dışarıda konuşalım.Toynaklı arkadaşını da al.
Dediğini yaparak Trinky'yi tutup kaldırdım.Ardından geri geri yürümeye çalışarak Trinky'yi çektim.Biraz sonra bomboş bir sokaktaydık.Hemen Trinky'yi bırakıp konuşmaya giriştim:
-Siz kimsi...
-Ben Hestia.Ocak tanrıçası.
Garip olaylar dizisi dört;karşımdaki canavar bir anda bir kadına dönüşmüştü ve şimdi kendisinin ocak tanrıçası olduğunu söylüyordu.Konuştum:
-Saçmalıyorsun,mitolojik tanrılar gerçek değildir.
-Üzgünüm ki yanılıyorsun.Her neyse konuya geçeyim.Trinky,kalk.Timmy'nin kampa gitme zamanı geldi.
Trinky neden bilmem ama kalkmıştı.Yanıt verdi:"Tamam."
Soru sormaya devam ettim.Sanırım baya sormuştum.
-Neden canavar olarak giriş yaptın?Neden bu haberi haberci tanrı Hermes değil de sen verdin?Ne kampı?Ben kimim?
Hestia bir süre düşündü ve yanıt verdi:
-Canavar olarak girdim,çünkü melezleri korkutmaktan hoşlanmaya başladım.Hermes getiremedi,işi vardı ve bu görevi bana verdi.Sen bir melezsin.Yarı tanrı,yarı ölümlü.Yani bir tanrının çocuğusun.Bütün melezler arkadaşın Trinky gibi satirler tarafından takip edilir ve kampa getirilir,orada savaş eğitimi alırlar.
Duyulabilecek bir şekilde yutkundum.Sadece "Hoşçakal" diyebildim.Gözümü kırpıp açtım iyi ki,bir baktım Hestia yok.
Trinky elime bir şey tutuşturdu.Elinde şimşek tutan minyatür bir Zeus heykeli."Bu ne işe yarayacak?" diye sordum.Yanıtı "görürsün" oldu.
Neyse buraları fazla anlatmaya gerek yok.Evime gittik ve annemle vedalaştım.Üstelik böyle olacağını o da biliyormuş.Böyle şeyler hala kafamı karıştırıyordu.
Bir taksi tuttuk ve duyduğuma göre Long Island'a doğru yola çıktık.Orada bir kamp olduğunu bilmiyordum.Akşama doğru kampın olması gereken yere geldik.Ben sadece bir ağaç görüyordum.Tabi önünde de dev gibi bir ejderha!Trinky sanki olabilirmişim gibi sakin olmamı söyledi.Kampı koruyormuş heralde.Tabi öyle olduğuna inansam da yine de korkuyordum.Korktuğum başıma geldi.Ejderha uyandı.Bana hırladı.Neredeyse uçuyordum.Trinky "Hey,Peleus,ne yapıyorsun kanka?" dedi ama ejderha delirmişti.Yavaşça yükseldi ve tekrar hırladı.Trinky "Dur oğlum,dur!" diye bağırdı ama Peleus ona dirsek atınca yere düştü ve bayıldı.Korkmam için mantıklı bir neden olabilirdi.Sonra Trinky'nin verdiği heykel aklıma geldi.Peleus'un koca yumruğunu eğilerek atlattım ve cebimden heykeli çıkarttım.Sonra biraz baktıktan sonra sıktım.Birden ellerimde iki hançer belirdi.Masmavi neonlarla parlayan gittiğimiz kafenin tabelasındaki adı gibi parlıyorlardı.Hançerleri sıkıca tuttum ve ne yapabiliyorsam yapmaya çalıştım.İlk önce artistik hareketlerle hançeri çevirip Peleus'un üstüme gelen yumruğunu savurdum.Peleus daha çok kızdı ve ağzından ateşler çıkmaya başladı.Sonra göbek deliğinden ateşler fışkırmaya başladı.Ağzından çıkacağını düşünürdüm hep.Öyle ki bu ölümcül ateşe gülmemek elde değildi.
Birden gerçek dünyaya döndüm ve sağ atlayarak ateşten kurtuldum.Ardından Peleus'a saldırmaya hazırlandım.Hançerleri sıkıca tuttum ve tam saldıracakken Peleus beni elinin tersiyle itti.Yere yapıştığım an görülmeye değerdi.Tabi sirkte bir palyaçoysanız.
Peleus üstüme doğru geldi ve ejderha dilinde bir şeyler söyledi (Belki de beni barbeküde yiyeceğinden bahsediyordu.).Ölüme hazırlanırken içime büyük bir güven doldu.Hem de ne feci.Peleus beni eline almadan önce arkamdan bir rüzgar beni itti ve ejderhaya iyice yaklaştırdı.Hançerleri saplamadan biraz önce tam ejderhanın kafasına doğrulttum ve hançerlerden çıkan büyük enerjiyi izledim.Bir anda ejderha elektrik çarpmasıyla yere yığıldı ve tam hançerimi ona saplayacakken bir ses beni durdurdu:
-Hey,onu öldürme!
Bu gür bir sesti.Birden kulübeleri,büyük ormanı ve yükselen ateşi sezebildim.Burası gerçekten bir kamptı.Kulübelerin arasından gelen bir at arkası gördüm.Ardından at dışarı çıktı.Sonra farkettim ki;bu atın gövdeden itibaren üst kısmı insandı!Sonra kendini tanıttı:
-Ben Kherion.Kampın etkinlik yöneticisi.
Sormadan edemedim:
-Neden böyle bir giriş seçtiniz Bay Kheiron?
Güldü ve yanıt verdi:
-Bize sentor derler ama kendi içimizde parti midillileriyiz.Bu arada,Peleus kampın koruyucusu.Neden taşkınlık çıkarttı bilmem ama,genelde uysaldır Zeus'un oğlu.
Şaşırmıştım.Ağzımı çok açmadığımı umdum.
-Be...Ben...Zeus'un oğlu muyum?
-Sanırım öyle.Attığın yıldırım bunu kanıtlıyor.Bu arada Trinky'yi kaldır.Bir anda bayılır ama tek dokunuşla uyanır.O garip bir satir.Bu arada satir ne demek biliyor musun?
-Evet.Keçi-insan gibi bir şey.
-Doğru bildin.Kampa hoşgeldin Timmy Walton!Zeus kulübesinde iki üç arkadaşın var.
O kadar garip şey gördükten sonra ben söylemeden adımı bilmesi normal bir şey sayılırdı.
"İçeri buyur."
Trinky kalktı mı bilmem ama ben kampa girmiştim.Kheiron beni ateşin başına götürdü.Birçok masa toplanmıştı.Kheiron beni üç kişinin bulunduğu bir masaya götürdü.Zeus masasıymış.Üçü de aynı anda "Selam!" dediler.Sanırım benden hoşlanmamışlardı.Öyle açtım ki neredeyse tüm mangal etlerini yeyip yutacaktım.O sırada adının Jenny olduğunu öğrendiğim kız bana yapmam gerekeni anlattı:Adak.Tanrılara adak vermek gerekmiş.Öff,ne güzel yemekti...
Ateşin başına gittim ve adağımı ateşin içine attım."Seni özleyeceğim et" demekten kendimi alamadım.Sonra adak sözlerini mırıldandım."Ey Zeus!Beni,oğlunu tehlikelerden koru!"Sonra o berbat kokuyu duydum.Yemekten sonra Trinky'yi buldum.Uyanmıştı.Altında pantolonu veya ayakkabısı olmayınca keçi toynakları ve keçi bacakları görünüyordu ve hayatta görmek istemediğim birkaç şeyden biriydi.Zorlukla "Selam" diyebildim.O da gülümsedi konuştu:
-Buraya alışman zaman alabilir.Ama daha ilk günün.Burada güvenliyiz.O ağacı ve Peleus geçilmez asla.O yüzden rahat ol ve keyfine bak kanka!Yarın sana burayı gezdiririm.Şimdi Zeus kulübesine git ve rahat ol.Ha bu arada,yarın teftiş var,bu geldiğin ilk gün olabilir ama kulübeyi düzenlemeye yardım etmessen bulaşıkçılık öğrenmek zorunda kalırsın.
Ardından bana göz kırptı ve ayrıldı.Ben de kulübeme doğru yürüdüm.Zeus'un oğlu olmak doğrusu harika bir şey diyebilirim.Sonra atabileceğim havaları düşündüm ama inanacak hiçbir ölümlü olmadığından bir "öf" çektim ve yürümeye devam ettim.Benim için birçok macera olacaktı,ve ilki bir hafta sonra bile başlayabilirdi.


Not:Zeus'un oğlu olmadığımı biliyorum.Sadece öyle olmasını isterdim o kadar.Eğer kabul edilmezse yeniden yazarım,sorun olmaz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://cizgikolik.yetkinforum.net
Athena
Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Athena


Mesaj Sayısı : 5210
Kayıt tarihi : 16/08/10

Timmy Walton Empty
MesajKonu: Geri: Timmy Walton   Timmy Walton Icon_minitimeCuma Mart 18, 2011 7:30 am

Rp puanı: 85, tebrikler.


/Admin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://olimpos.my-rpg.com
 
Timmy Walton
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Timmy Walton Görevler
» Hermes Oğlu Timmy Walton

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Karakter :: Karakter Oluşturma :: Rp Puanı Belirleme-
Buraya geçin: