Sabah her zamanki gibi uyandım. Büyük olmasından hiç memnun olmadığım kocaman yataklı ve zengin döşenmiş odamdan çıkıp aynı zenginlikteki koridorlardan bıkkınca geçtim. Annem çok zengin bir kadındı ve bütün ev böyle gösterişliydi. Disleksim olduğum için özel bir öğretmenim vardı, eve gelip bana öğretmenlik yapıyordu. Zengin olma kısmının tek sevdiğim yanı buydu. Merdivenlerden inip kocaman yemek odasına girdim. Annem ve hizmetçimiz Lisa, beraber oturmuş kahvaltı ediyorlardı. Annem gösterişi severdi ama çok iyiy kalpliydi. O yüzden memnundum.
Bal rengi saçlarını toplamak için yaptığı topuza dokunup:
''Günaydın hayatım.'' diye karşıladı beni. Ben de ona selam verdim. İyi ki birde reverans yaptırmıyor dedim içimden. Annem İngiliz kültürüne çok düşkündü. Zaten beni de buna göre yetiştirmişti.
''Günaydın anne, günaydın Bayan Swan.'' dedim ve masaya oturdum. Kahvaltımı ederken Lisa bana gülümsüyordu. Çok tatlı bir kızdı. Sarı saçları ve mavi gözleri vardı. Hizmetçi kıyafetini giymiş, sakince yemek yiyiyordu.
Yemekten kalktım ve öğretmenim gelmeden önce hazırlandım. Nedense evde bir huzursuzluk var gibiydi. Neden bilmiyordum, bu gün farklıydı. Buna emindim.
Deniz kenarındaydım, bunu anlamıştım. Dalgaların sesi rahatlatıcıydı. Siyah saçlarım rüzgarın etkisiyle dalgalanıyordu. Karşımda bir adam duruyordu. Simsiyah saçları ve donuk mavi gözleri vardı. Bembeyaz bir giysi giymişti.
''Adyali.'' dedi bana bakıp. ''Kızım.'' Şaşırmıştım. Ben onun kızı olamazdım. Başka birine bakıyor olmalıydı. Ben değildim, buna emindim.
''Yanlış kişiyle konuşuyor olmalısınız, benim babam öldü.'' dedim kısık bir sesle. İngiliz aksanım ve eğitimimin verdiği kibarlıkla konuşmaya dikkat ettim. Bu bir yabancıydı.
İstemsiz olarak ona doğru hareket ettiğimi fark ettim.
''Sen benim kızımsın, hissetmiyor musun? Bunu sen de biliyorsun.'' Evet haklıydı, bunu ben de biliyordum. Sadece inkar ediyordum.
''Buraya sana yardım için geldim. Rüyana bunun için girdim. Bu benim gündelik işim olsa bile bana hala garip geliyor.''
Gündelik iş mi? Neden bahsediyor bu adam?
''Senin korktuğunu ve kafanın karıştığını biliyorum Adyali, ama beni dinlemelsin. Büyük bir tehlikedesin. Canavarlar sana doğru çekiliyor. Sen özel birisin. Annen bunu hep reddetti. Bana inanmadı. Canavarları ve Tanrılar'ı reddetti. Seni hep evde hapis tuttu - bunu sen de biliyorsundur- ve seni kampa gödermeyi reddetti.''
''Kamp mı? Ne kampı?'' ilk defa soru sorma cesaretinde bulunmuştum. Endişeliydim, annem benden ne saklıyorsa önemli bir şeydi, emindim.
''Senin gibi olanlar için.'' dedi ve sesi biraz daha hafifledi. ''Az zamanım var, gitmeliyim. Bak kızım, annen seni bırakmayacak, o yüzden güvenli bir yere gitmelisin. Melez kampı İngiltere'den çok uzakta. Bu yüzden seni korumanın daha iyi bir yolu var. Artemis'in avcılarına katıl ve onlarla avlan. Onlarla güvende olacaksın. Melez kampında da bir kulübeleri var. Oradaki avcılar seni korur.''
Kafam karışmıştı.
''Baba! Baba! Peki nasıl gidiceğim? Avcılar kim? Melez kampı neresi?''
Babamın görüntüsü silikleşiyordu. En çok bilmek istediğim soruyu sordum.
''Peki sen kimsin?''
''Morfeus. Baban.'' dedi ve birden uyandım.
Odamda, parkelerin üzerinde uyuyakalmıştım. Buz gibi yerden kalktım.
''Adyali, hayatım, neredesin? Öğretmenin geldi.'' diye seslendi annem. Ne yapacağımı bilemiyordum. Pencereme baktım. Gitmeliydim. Avcıların yanına, melez kampına. Orada güvende olacaktım. Kampa, avcılara.
Bunu tekrar edip duruyordum. Rüyama inanmayı deniyordum.
''Adya!'' ses daha yakından geliyordu. Hızla pencereye doğru koştum. Umarım sağ kalırım dedim içimden ve aşağı atladım. Birisinin beni tuttuğunu hissetmiştim.
''Samon, senin burada ne işin var?'' dedim. Samon bizim seyisimizdi. Atlarımıza bakardı ve ahırda olmalıydı.
''Efendi Adyali, gitmemiz gerek.'' Komik aksanı bu sefer beni güldürmemişti.
''Babanı duydun değil mi? Seni avcıların yanına götürüyorum. Onlar dünyayı gezerler. Oradan da kampa gidersin.'' dedi. Şimdi herşey açıklığa kavuşmuştu. Hemen annemin arabasına bindik. Samon hızla sürüyordu. Bu günden ve maceramızdan o kadar yorgun düşmüştüm ki, hemen uyuyakaldım. Bu sefer iyi bir uyku uyumuştum ve Samon beni gereken yere götürene kadar uyumaya devam ettim.
Renklendirme sorunum var zaten.