Sallanan sandalyemden denize bakarak derin bir iç geçirdim. Gençliğimiz çok güzeldi. Yirmili yaşlarımı o kadar çok özlüyordum ki... Sanki asırlar geçmişti son partiye gidişimden. Torunum koşarak yanıma geldi ve çizdiği muhteşem resmi bana gösterdi. "Babaanne görüyor musun? Bu sensin ve bu da benim." Mutluluktan gözleri parlıyordu. Ona yaklaştım ve gözlüklerimi taktım. Bu yaşıma kadar zaten hiç doğru dürüst görememiştim. Harfler birbirine karışıp duruyordu ve bu da hiç hoş bir durum değildi. Gözlerimi kıstım ve resme dikkatlice baktım. Gri saçlarımla sandalyede oturuyordum. Torunum Kelly, kendini pembe saçlı olarak çizmişti. Daha 8 yaşında olmasına rağmen punk dinliyordu. Günümüzün gençleri... Bizim zamanımızdayken insanlar sıkı ve zarif bir topuz yapar, oldukça hoş görünürlerdi. Ama şimdiki gençler? Saçlarını parlak maviye boyatıp... İşte, kirpi gibi dikiyorlar. "Harika olmuş, hayatım." dedim. Gülümsedi ve sarı saçları arkada uçuşarak koridorda kayboldu. Elimdeki fotoğraf albümünü silkeledim ve açmak için hazırladım. Oldukça huzurlu bir sabahtı. Deniz masmavi, her yer huzurlu ve sessizdi. Kuşlar uçuyor, yanlarında kocaman, uçan çirkin bir yaratık, yemyeşil ağaçlar... Uçan çirkin bir yaratık mı? Gözlerim sonuna kadar açıldı. Yaratık doğruca bana bakıyordu. "Bu da ne böyle?" diye bağırdım korkuyla. Yaratık kulak tırmalayıcı bir çığlık atarak bana doğru dalışa geçti. Bastonumu tuttum ve kafasına bir darbe geçirdim. "Anne!" Oğlum James, koşarak balkona gelmişti. "Aman tanrım, bir harpya." diye bağırdı James. "Ne yani, onu tanıyor musun?" Bana sıkıntıyla baktı. "Tamam, anne. Sana her şeyi anlatacağıma söz veriyorum! Şimdi lütfen beni izle ve hızlı ol, tamam mı?" Sesindeki kararlılık beni etkilemişti. Başımı salladım ve ağırlığımı bastonuma vererek hızla yürümeye başladım. "Neler oluyor?" İnatla cevap beklemeye devam ediyordum. James dönüp bakmadı bile. Arabanın kapısını benim için açtı ama bana neler olduğunu açıklayana kadar arabaya binmeyecektim. "Anne, ne olur gir şu arabaya!" Omuz silktim. "Neler olduğunu söylemeden olmaz!" Derin bir nefes aldı ve beni hızla içeri itti. Tiz bir çığlık atarak kolumu oğuşturdum. "Yaşlı annene böyle davranamazsın! Seni ben büyüttüm!" Gaza öyle bir bastı ki, araba 1-2 dakika çalışamadı. "Yavaş sür, lütfen." Bu onu daha çok sinirlendirmişti. "Ama öyle değil, sağa kır ve-" Sinirle bana baktı. "Anne, sus. Lütfen." Kendimi koltuğuma bıraktım. Bu çocuğa laf geçmiyordu. Long Island Kıyısı'na gelmiştik. "Anne, arabadan in ve şu tepeyi tırman. Ben sana yardım edeceğim, merak etme." Tepeye baktım. Üstünde sadece tek bir ağaç duruyordu. "Buraya mı tırmanmamı istiyorsun? Ama romatizmam?" Başını ellerinin arasına aldı. "Anne, lütfen!" Oflayarak tepeye doğru yöneldim. Oğlum kolumdan bana destek oluyordu. Attığım her adım bana daha çok acı veriyor, her yerim sızlıyordu. "Off..." James beni çekmekten yorgun düşmüştü. "Biraz daha az inatçı olsaydın belki daha iyi anlaşacaktık. Ama seni çok özleyeceğim." dedi ve bana sarıldı. "Ne... Ne demek istiyorsun, James?" Korkuyla ona döndüm. "Burada yolumuz ayrılıyor. Görüşürüz, anne." Bana sıkıca sarıldı. Gözlerim dolmuştu. Beni huzurevine mi bırakmıştı? Arkamı döndüm ve eski yunan sütununun üzerindeki garip yazıya baktım. İlginç bir şekilde okuyabiliyordum. "Melez Kampı" Yazan yere doğru yöneldim ve tepeden aşağı baktım. Bu uzun bir yolculuk olacaktı... Yavaş yavaş inmeye başlamıştım ki yuvarlandım. "Ahh, bacağımm!" diyerek sızlandım. Biraz sonra yanıma iki tane toynak yaklaştı. Yukarı doğru baktığımda at-adam bana gülümseyerek bakıyordu. "Vay, canına. Sen biraz yaşlı değil misin?" Bastonumu kaldırarak onu dürttüm. "Ben senin annen olacak yaştayım! Tabii, bu durumda pek mümkün değil ama doğru konuş!" Adam -ya da her ne ise- ellerini beline koydu ve başını iki yana salladı. "Hep genç göstermişimdir." Kendi kendime doğrulmaya çalıştım ama tekrar yere kapaklandım. "Yardım edeyim?" dedi at-adam. "İstemez! Siz gençler hep aynısınız!" Bir keçi-adam, at-adama yaklaştı. Rüya mı görüyordum? "Yardıma ihtiyacın var mı, Kheiron?" Adam başını salladı. "Sanırım daha çok yardıma ihtiyacım olacak."