Doğanın tadını çıkarıyoruz :)

Nefes nefeseydim kev de öyle yere yığıldık.

''EE sen ne yapıyordun orada '' dedim.

-Hiçç kampı gözetliyordum çatınıza tırmanmam sorun çıkarmaz değilmi.dedim
Bana birşey anlamamış gibi baktı
-Bende öyle düşünmüştüm.dedim

''Niye bizim çatı peki Zeus çatısı daha uzun '' dedim kuşku ile ona baktım.

''Crist 'i takip ettin dimi ?'' gözlerinin içine baktım.

-Hayır kız kardeşlerimden başka kişileri takip edemezmiyim? deyip muzip bir gülümseeyle ona baktım

''Beni mi?'' dedim bir an utandım ona bakamadım ellerim terliyordu. Yüzüm alev gibi yanıyordu.

''Şiir oku sana '' dedim

ağır ca batan babama baktım ve şöyle dedim

Senin güzelliğin yanında şu güneş bile önemsiz
Benim varlığım senin yanında yetersiz
Bildiğim herşey senden değersiz
Ama birşey biliyorsam sensiz
Bu dünyada bulunmak gereksiz

Beklenti içinde ona baktım

O şiiri okurken içim gıdıklandı. Sonra ona bakıp boynuna sarıldım. Hafif bir esinti esti. Sesizlik oldu. Çıt dahi çıkmıyordu. Kulağına

''Şuan Afrodit çıkması gerekiyor'' dedim gülüştük.Ayrıldım.

''Şiirlerin ya git gide güzelleşiyor yada ....... bir yerden okuyorsun ama olsun
SENİ SEVİYORUM'' dedim.

(rpout: böldüğüm için üzgünüm ama rp sitesinde postların tek cümleden oluşmaması gerek)

(Ama konuşacak bişi bulana kadar böyle sürecek azıcık )

(sürmesin. gerekirse önceden planlayın.)

(Tamam )

-Çıkmaz merak etme , aşkı sever bozmayı asla! deyip yüzüne baktım
-Ve kesinlikle alıntı yapmıyorum alıntılar benim içimdeki sevgiyi yansıtamaz. dedim ve gülümsedim sanırım bana inanmıştıki oda gülümsedi
-Suratın kıpkırmızı oldu dedi benle eğleniyordu vereceğim cevabı zaten biliyordu
-Şu uzun kano gölünde kimse yokken bana sarılırsan yüzümün hangi renk olmasını beklersin? dedim.
Evet bu cevabı bekliyordu yine bana gülümsedi bende ona gülümsedim onun gülümsemesi paha biçilemezdi aslında şu anda öyle savunmasızdım ki yandan bir canavar çıkıp üstüme koşsa ruhum bile duymazdı

Ayağa kalktım. Suya doğru geri geri yürümeye başladım.Su ayaklarıma gelince

''Hadi gel!'' dedim ama o hala şaşkın şaşkın bana bakıyordu.Sonra ayağa kalktı yanıma geldi.Bende bu sırada suyun dizime kadar geldiği yere gelmiştim.Hala dalmış bana bakıyordu. Ellerimi geriye götürüp Suya elledim. ve suratına doğru su attım. Kendine gelmişti.

''Uyandın demek''

-Bunu yapman gerekmezdi ama sağol dedim

Suya baktım aklıma bir şey gelmişti daha sonra sinsice gülümseyip ona baktım.Ne yapacağımı anladı

-Sakın sakın bunu yapma Kev.

Elimi suya batırdım

-Hayır Kev elini o sudan çek bu giysiyi daha yeni aldım,lütfen?

İşte o son sözcük ona su atmamı engelledi lütfen dediği anda dondum kaldım.Ama o derin bir nefes alıp gülümsedi bana karşı kullanacağı bir silahı olduğunu anlamıştı

Tam o anda Bir hırlama geldi. Arkama döndüm.Bu bir harpya sürüsüydü.Karanlık bastığını anlamamıştım.

''İşte şimdi ayvayı yedik'' dedim ama iş işten geçmişti.Geliyorlardı.Kev silahını bende elime kılıcımı ve ceba yı aldım. Sudan çıkıp Önüme gelenini kestim.Ceba ya dokunanalara elektrik çarpıyordu. Kev ne yapıyor diye bakamadım ama mükemmel olamazdı.

Benim pek bir şey yapmama gerek kalmamıştı önüme geleni öldürüyordum ama harpy ler Mia yı daha büyük bir tehdit olarak görüyorlardı sanırım daha çok ona saldırıyorlardı

-Birazını daha hallet daha sonra kulebene KOŞ
-Ya sen?
-Hemen arkanda olacağım!

Yalan söylemek içimi acıtmıştı ama bende belli bir zaman sonra koşacaktım onun önce gitmesi benim önceliğimdi onu sevdiğimden değil mantıklı olan bu olduğu için söylüyordum ben koşmada ve tırmanmada daha iyiydim ona çabuk yetişebilirdim

''Hayır ya berabe gideriz yada ...'' İki harpyayıda öldürdüm.

''Bir ışık topu yap yolu aç ışıktan hoşlanmazlar.'' dediğimi yaptı. o konsantre olurken bende gelen harpyaları biçiyordum.Topu oluşturunca yürümeye başladık. Işığa yaklaşmıyorlardı.Koşmaya başladık. Kulübelerin önüne gelince nefes nefese kalmıştık.Güldüm.

''Harika bir gündü değil mi?'' dedi

''Ya nedemessin'' sonra kulübeme girdim.Stev bana bakıp

''Niye sırılsıklamsın?'' Güldüm banyoya girdim.