Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Nicole Avery Johnson

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Terra M. Winchester
Hestia Rahibesi/Kılıç Eğitmeni
Hestia Rahibesi/Kılıç Eğitmeni
Terra M. Winchester


Mesaj Sayısı : 749
Kayıt tarihi : 18/02/11

Nicole Avery Johnson Empty
MesajKonu: Nicole Avery Johnson   Nicole Avery Johnson Icon_minitimeC.tesi Mart 12, 2011 7:47 am

Şu yeni açılan dersliğe gitmek istiyordum ama can sıkıcı olacağını düşünerek sürekli erteliyordum. Çünkü dersliğin adı Zeka ve Strateji Geliştirme dersliğiydi. Oraya en çok Athena çocuklarının gittiğine dair neyine isterseniz bahse girebilirdim. Büyük olasılıkla bir sürü sıkıcı bulmaca çözdüreceklerdi. Athena çocukları da böyle şeylere balıklama atlardı zaten. Aslında oraya gitmenin bana büyük faydası olurdu. Athena çocuklarının nasıl düşündüğünü öğrenip ona göre önlem alabilirdim. Çünkü Athena çocuklarıyla iyi anlaşamıyordum. Yani çoğusuyla iyi anlaşamıyordum. En sonunda yarın giderim diyen iç sesimi susturup ayağa kalktım ve dersliğe doğru yola koyuldum.

Dersliği bulmam uzun sürmüştü. Daha önce ayaklarımı oynatıp oraya gitmemiştim. Etrafta tahmin ettiğim gibi bir sürü bulmaca ve zeka oyunları vardı. Çoğusu da çözülmüşe benziyordu. Tahminen eğitmen Athena çocuklarından biriydi. Belki de Fackrell'dı. Çünkü her ne kadar kabul etmek istemesem de Fackrell da benim kadar zekiydi.

Biraz sonra dış kapıdan içeriye bana tanıdık gelen bir kzı girdi. Bu Fackrell değildi. Bunu farkedince rahatladım. Bana kılıç derslerinde bir türlü rahat ettirmemişdi zaten. Gelen Summer Katherine Ramsey'di. Onunla rekabet içindeydik ama her şeye rağmen onu severdim.

"Sen de mi geldin Nikki? Senin geleceğini beklemiyordum doğrusu. Bulmacalardan ve zeka oyunlarından nefret ediyorsun sanıyordum?" Yine beni iğneliyordu işte.

"Yok gelmedim. Gelen benim ruhum. Tabii ki geldim Summ. Gelmesem beni burada görüyor olmazdın değil mi? Tabii halüsinasyonlar görmüyorsan." dedim alaycı bir sesle. Bu arada Summ çekmecelerden birinden bir bulmaca gibi bir şey çıkardı ve "Bırak alay etmeyi de şunu çöz. O zaman görürüm seni." dedi.

Kıyamet gününün geldiğini düşünerek bana uzattığı bulmacayı aldım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
William Maxwell
Athena'nın Çocuğu
Athena'nın Çocuğu
William Maxwell


Mesaj Sayısı : 294
Kayıt tarihi : 20/01/11

Nicole Avery Johnson Empty
MesajKonu: Geri: Nicole Avery Johnson   Nicole Avery Johnson Icon_minitimeC.tesi Mart 12, 2011 9:41 am

Dersliğin öğretmen için ayrılmış küçük bölmesinde otururken kardeşimin sesini duydum. "Will buraya gelebilir misin?" Hemen yanına gittim içeride kulübemde tanıştığım. Ares kulübesinden Nicole vardı. "Benim diğer üst düzey öğrencilere bakmam gerekiyor benim için Nikki ile ilgilenir misin? Kendisi dersimize yeni başladı. Şu anda orta seviye sudoku çözüyor." Hemen kafamı salladım. ilk öğrencim olacaktı bu. Summer rahatlamış bir şekilde dersiliğin diğer köşelerinde bekleyen öğrencilerin yanına gitti. Sesime eğitmen havası vererek konuştum. "Standart orta seviye sudoku bulmacası için 25 dakikan var. Süreni başlatıyorum." Kronometreme bastıktan sonra onu izlemeye koyuldum. Yüzünde yaptıklarından tiksinirmiş gibi bir ifade vardı. her ne kadar yaptığı işi sevmesede oldukça iyi gidiyordu. Bir süre sonra sıkıntılı bir sesle konuştu. "Sanırım bitirdim." Kronometreyi durdurdum. "23 dakika 36 saniye. Hiç fena değil." Bulmacayı alıp hızla göz gezdirdim. Cevaplar doğruydu. Hafifçe kafamı sallayıp masama gittim. Çekmecemden çıkardığım dosyadan rastgele bir kağıt parçası çıkararak tekrar Nicole'nin yanına gittim. Otoriter bir ses tonuyla konuşuyordum. "Bu bir kelime avı ancak sandığın kadar kolay değil. 35 tane kelimeyi bulmalısın. Süren 15 dakika."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Terra M. Winchester
Hestia Rahibesi/Kılıç Eğitmeni
Hestia Rahibesi/Kılıç Eğitmeni
Terra M. Winchester


Mesaj Sayısı : 749
Kayıt tarihi : 18/02/11

Nicole Avery Johnson Empty
MesajKonu: Geri: Nicole Avery Johnson   Nicole Avery Johnson Icon_minitimeC.tesi Mart 12, 2011 11:19 am

Summ beni bulmacayla başbaşa bıraka dursun "Will buraya gelebilir misin?" diye seslendi Will'e. Ne yani, o da mı buradaydı? Bir yandan bulmacayı çözerken bir yandan da onları dinlemeye çalışıyordum.

"Benim diğer üst düzey öğrencilere bakmam gerekiyor benim için Nikki ile ilgilenir misin? Kendisi dersimize yeni başladı. Şu anda orta seviye sudoku çözüyor." Cevabı sesli söylemedi Will. Ne yaptığını da görememiştim çünkü bu bulmaca bayağı zordu. Kafamı kaldıramıyordum. Bu orta seviye sudoku muydu? Öyleyse zorları düşünmek bile istemiyordum. Bu arada Summ uzaklaşmıştı galiba.

"Standart orta seviye sudoku bulmacası için 25 dakikan var. Süreni başlatıyorum." diye konuştu Will bir öğretmeninkine benzeyen bir sesle. Galiba dersi o verecekti. Üff, ne demeye buraya geldim ki? Sanat ve Zaanat'e gitseydim keşke. Ama Sanat ve Zanaat'in Fackrell ve diğer Athena çocuklarının taktikleri konusunda yardımcı olacağını zannetmiyordum. Bu arada galiba sonuna yaklaşmıştım. En sonunda bittiğinde -ya da ben öyle sandığımda- "Sanırım bitirdim." dedim Will'e. Acaba nasıl çözmüştüm?

"23 dakika 36 saniye. Hiç fena değil." Eh, fena olmamasına sevinmiştim ama gevşememeliydim. Daha iyi olmalıydım, niyetim hem buaradn mezun olmak hem de taktikler hakkında daha sıkı bilgi edinmekti. Bu arada Will çekmeden rastgele alınmış bir kağıt ve kalemi elime tutuşturdu.

"Bu bir kelime avı ancak sandığın kadar kolay değil. 35 tane kelimeyi bulmalısın. Süren 15 dakika." Kelime avlarını severdim. Bunda sudokudan daha fazla şansım olacağını hissediyordum. Kelimeler her zamanki gibi yukarıdan-aşağı,sağdan-sola ve çaprazlamaydı.

"Bitirdim." diye seslendim bu sefer daha özgüvenli bir şekilde. Gerçi ben her zaman özgüvenliydim ama sudokuyu bitirdiğimi söylerken o kadar da emin değildim.

Will yaptıklarımı gözden geçirdi. Sonra sayfayı bir kenara koyup "Güzel," dedi. "Yine hepsi doğru." Will yine çekmeceyi açıp başka bir kağıt çıkardı. "Bu sefer kelime yerleştirmece. Bakalımkarışıklık çıkmadan yerleştirebilecek misin? Gerçi hoş, karışıklık çıksa bulmacayı bitiremezsin ya. Süren 30 dk." Kelime bulmacaya bir göz attım. Tam bir A-4 boyutundaydı resmen. Bu sefer işim bitmişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
William Maxwell
Athena'nın Çocuğu
Athena'nın Çocuğu
William Maxwell


Mesaj Sayısı : 294
Kayıt tarihi : 20/01/11

Nicole Avery Johnson Empty
MesajKonu: Geri: Nicole Avery Johnson   Nicole Avery Johnson Icon_minitimeC.tesi Mart 12, 2011 11:33 am

Nicole'nin terlediğini görebiliyordum. Ayrıca burada olmak istemediği de belliydi. Eğitmen olarak benim görevim herkese yardım etmekti. Nicole telaşla kağıda birşeyler yazıyor sonra bakınıyor ve hızla siliyordu. Zaman gittikçe ilerliyordu. Sonunda saçını başını dağıtmış olarak kafasını kaldırdı. Bitkin bir sele konuştu. "Sanırım bitirdim." Süreyi durdurdum. Tam olarak 26 dakikaydı. Burada olmak istemeyen birisi için hiç fena sayılmazdı. Kağıdı incelediğimde gördüğüm silgi izleri ne kadar çok çabalamış olduğunu gösteriyordu. Gülümseyerek konuştum. "Harika artık bu tür alıştırmalarla işimiz bitti. Gerçek strateji alıştırmalarına başlayacağız. Ancak önce biraz dinlenmen için 5 dakika ara." Minnettar bir şekilde bana bakara derin bir nefes aldı. Gözlerini kapatıp şakaklarını ovdu. Beş dakika sürenin yeterli olacağını umuyordum. Süre dolduğunda konuşmaya başladım. "Şimdi analitik düşünmeyi geliştirecek bir soru soracağım. Bunun için süre vermiyorum. Yanında iki tane adam duruyor birisi sürekli yalan söylüyor diğeri sürekli doğru. Karşında ise iki yol var. Adamlara toplamda 1 soru sorma hakkın var. Doğru yolu nasıl öğrenirsin?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Terra M. Winchester
Hestia Rahibesi/Kılıç Eğitmeni
Hestia Rahibesi/Kılıç Eğitmeni
Terra M. Winchester


Mesaj Sayısı : 749
Kayıt tarihi : 18/02/11

Nicole Avery Johnson Empty
MesajKonu: Geri: Nicole Avery Johnson   Nicole Avery Johnson Icon_minitimeC.tesi Mart 12, 2011 11:26 pm

Üff. Bu ne zor kelime yerleştirmeceydi böyle. Şimdiden kan ter içinde kalmıştım bile. Bir yazıp bir siliyordum. En sonunda bittiğinde "Sanırım bitirdim." dedim. Will kağıdı alıp kontrol ettikten sonra gülümsedi. "Harika artık bu tür alıştırmalarla işimiz bitti. Gerçek strateji alıştırmalarına başlayacağız. Ancak önce biraz dinlenmen için 5 dakika ara."

Oh be! Biraz daha kelime yerleştirmece çözersem delirebilirdim. Ben stratejimi geliştirmek istiyordum. Gözlerimi kapatıp şakaklarımı ovuşturdum.

Will süre dolunca konuşmaya başladı. "Şimdi analitik düşünmeyi geliştirecek bir soru soracağım. Bunun için süre vermiyorum. Yanında iki tane adam duruyor birisi sürekli yalan söylüyor diğeri sürekli doğru. Karşında ise iki yol var. Adamlara toplamda 1 soru sorma hakkın var. Doğru yolu nasıl öğrenirsin?"

Eyvahlar! Bu nasıl bir soruydu böyle? Tabii ki doğru yol hangisi diye sorardım ama adamlardan biri yalan söylediğine göre cevap bu değildi. O zaman yanlış yol hangisi diye sorardım ama diğer adam da sürekli doğru söylüyordu. Lanet olsun! Kapana kısılmıştım. Ama şimdi pes edemezdim. Strateji alıştırmalarına gelmiştik. Aslında bir tahminim var dı ama...

"Doğru mu bilmiyorum ama şu soruyu sorardım. 'Siz olsanız hangi yoldan gidersiniz?' Doğru söyleyen adam hemen doğru yolu söyleyecektir. Yalan söyleyen adam ise bu sefer de bir istisna yapıp doğruyu söyleyecektir çünkü kendisi olsa diyorum. İkisi de aynı yolu göstereceklerinden doğru yolu bulurdum. Diyelim ki yalan söyleyen adam bu sefer de yalan söylemeyi denedi ama yalanı anlaşılır olur. Çünkü konuşurken titrer, zar zor konuşur."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
William Maxwell
Athena'nın Çocuğu
Athena'nın Çocuğu
William Maxwell


Mesaj Sayısı : 294
Kayıt tarihi : 20/01/11

Nicole Avery Johnson Empty
MesajKonu: Geri: Nicole Avery Johnson   Nicole Avery Johnson Icon_minitimePaz Mart 13, 2011 12:42 pm

"Zekice ama doğru cevap bu değil. Yalancı hala sana yalan söyleyebilir. Kesinlikle emin olabileceğin bir yol olmalı. Doğru cevap; herhangi birisine "Arkadaşına hangisi doğru yol diye sorsam ne cevap verirdi?" diye sormaktır. Eğer sorduğun kişi yalancıysa doğrucunun söyleyeceği doğru cevabı değil yanlış cevabı söylecektir. Eğer sorduğun kişi doprucu ise yalancının söyleyeceği yanlış cevabı sana verecektir. Yani her durumda verilecek cevap yanlış yol olacağı için diğer yolu seçeceksin."

Bu soru her zaman en zor kısmı olmuştu dersin. Analitik düşünmek bazen zordur. Şimdi gerçek stratejilere başlamak üzere beyaz bir tahtayı sürükleyerek önümüze getirdim. Siyah gazlı kalemle garip üç tane şekil çizdim. Ne olduğunu anlamamış gibi gözüküyordu. Gülümseyerek açıklamaya koyuldum. ortadaki şekli göstererek "Bu Nicole-land yani senin ülken.", sağında hemen yanındaki diğer ülkeyi gösterip, "Bu komşu ülkene saldırmak üzeresin. Ancak aynı zamanda sol tarafında daha uzakta olan bir ülke sana saldırmaya hazırlanıyor. Savaşdan kaçamazsın. İki ülke ile de aynı anda savaşacak kadar güçlü değilsin. Ne gibi bir yol izlersin?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Terra M. Winchester
Hestia Rahibesi/Kılıç Eğitmeni
Hestia Rahibesi/Kılıç Eğitmeni
Terra M. Winchester


Mesaj Sayısı : 749
Kayıt tarihi : 18/02/11

Nicole Avery Johnson Empty
MesajKonu: Geri: Nicole Avery Johnson   Nicole Avery Johnson Icon_minitimeC.tesi Mart 19, 2011 6:02 am

"Bu Nicole-land yani senin ülken. Bu komşu ülkene saldırmak üzeresin. Ancak aynı zamanda sol tarafında daha uzakta olan bir ülke sana saldırmaya hazırlanıyor. Savaşdan kaçamazsın. İki ülke ile de aynı anda savaşacak kadar güçlü değilsin. Ne gibi bir yol izlersin?"

Ah, işte bu tam bana göre bir soruydu. Bir önceki soruyu bilemedikten sonra moralim yerine gelmişti. Savaş, bende bundan bahsediyordum işte!

"Her iki ülkeye de ayrı ayrı casuslar yollardım önce. Sonra bana saldıracak olan ülkenin hazırlıklarını elimden geldiği kadar yavaşlatırdım. Casus derken birden fazla casus demek istiyorum bu arada. Bana saldıracak olan ülkeye yolladığım casusu geriye çağırırdım ve ona hazırlıklarını mahvetme görevini verirdim ona. Atıyorum benim ülkemin topraklarını harap etmek için top mu atacaklar, top atma makinesini mahvettirirdim. Silahları yok olursa bana saldıramazlar değil mi? Bu arada saldıracağım ülkeye yolladığım casuslardan birini çağırır ve ben ülkedeki durumlardan haberdar etmesini isterim. Bana karşılık ne gibi önlemler alıyorlar falan. Tabii casusumu gizlice sokardım aralarına. Ya da gazeteci kılığında falan. Yani her şeyden anında haberdar olmasını sağlayacak kılıklarda. Bana saldıracak olan ülke silahlarını tamir etmeye çalışıyorken -tabii silahları harap olmadan önce aban karşı ülkenin bana karşı nasıl bir savunma hazırladığı haberi gelmiştir ve o savunmaları çökertecek silahlar yaptırıyorumdur- ben saldıracağım ülkeye saldırırım. Bu arada casuslarımı da geri çekmemişimdir tabii. Ben saldırırken ülke içten yok oluyordur. Bana saldıracak ülkenin de toparlanması uzun zaman alacağından..." Sözümü bitirmek yerine sinsice gülümsedim. Sanki gerçekten anlattığım olayı yaşıyormuşum gibi hissediyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
William Maxwell
Athena'nın Çocuğu
Athena'nın Çocuğu
William Maxwell


Mesaj Sayısı : 294
Kayıt tarihi : 20/01/11

Nicole Avery Johnson Empty
MesajKonu: Geri: Nicole Avery Johnson   Nicole Avery Johnson Icon_minitimeSalı Mart 22, 2011 8:40 am

Güzel bir cevap vermişti. Alıştırmaları bitirmiştik. Artık sınıftan mezün olmak için tek bir aşama kalmıştı. Sınav... Bu sınıf diğerlerinden farklı olduğu için mezun olmanın tek yolu sınavı vermekti. Büyük tarih kitabını getirdim ve Nicole'ün önüne koydum. "Artık sınavının birinci aşamasına başlayabiliriz. Bu aşama genel notunun yüzde otuzunu oluşturacak. Sayfa 256 daki Truva savaşı bölümünü okuyup hakkında 300 kelimelik bir kompozisyon yazmanı istiyorum. Savaş taktiklerini, Truva'nın güçlü olmasına ramen neden kaybettiğini." Nicole bu durumdan hiç hoşlanmamış gibi duruyordu. Uzattığım kitabın sayfalarını karıştırıp 256'yı bulmuştu. Okumaya başladı. Okumayı sevmeyen birisi ise durup pek hoş değildi. Zira 4 sayfa küçük yazı okumak zorunda kalacaktı. Ben de başka öğrencilerle ilgilenmek üzere gitmeden önce son birkez konuştum. "Birşeye ihtiyacın olursa seslenmen yeter."


Not: Kompozisyonu yazman gerekmiyor ancak yazacağın rp'yi notlayacağım 30 üzerinden uzunluk, betimleme, kalite ve imla olarak. Bu sınavın ilk parçası.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Terra M. Winchester
Hestia Rahibesi/Kılıç Eğitmeni
Hestia Rahibesi/Kılıç Eğitmeni
Terra M. Winchester


Mesaj Sayısı : 749
Kayıt tarihi : 18/02/11

Nicole Avery Johnson Empty
MesajKonu: Geri: Nicole Avery Johnson   Nicole Avery Johnson Icon_minitimePerş. Mart 24, 2011 2:39 am

Sınav mı? Bu da neyin nesiydi? Kendimi edebiyat dersinde gibi hissetmeye başlamıştım birden. Tek fark kitaptaki yazının Anik Yunanca olmasıydı. O yüzden ne yazdığını anlayabiliyordum. Gerçi Truva savaşını zaten biliyordum ama okumaktan da zarar gelmezdi hani. Küstah Truvalılar savaşı kazandılar diye havalanmış ama savaş daha bitmemiştir. Hediye olarak gelen büyük at sayesinde düşman ülke savaşı kazanmış, burnu havada truvalıların havasını indirmişlerdi. Düşman ülkenin taktiğini çok beğenmiştim şahsen. Aslında bu biraz da birkaç yıl önce Kronos'un, ordusunu Labirent'in içinden geçirip Melez Kampı'nın sınırları içine sokmasına benziyordu. Tek fark Turuvalıların atın içindeki askerleri fark etmemesiydi.

Bu düşünceye dayanarak kompozisyonumu yazmaya başladım. Her zaman güç önemli olmuyordu işte Truvada görüldüğü gibi. Zeka, kurnazlık ve sinsilik en önemlisiydi benim kitabıma göre. Ve truvada bunların hiçbiri yoktu. Oysa düşman ülkede bu faktörler vardı. Ne yapalım, son gülen iyi gülerdi. Truva savaş bitmeden kutlamaya başlamış ama son gülen de düşman ülke olmuştu. Bu benim hayat felsemdi. Son gülen, iyi güler. Ya da, Erken başlarsan kutlamaya sonra sevincin de iner yarıya.* Böyle bir kuple uydurmuştum işte iki dakikada. Aslında şair falan olmalıymışım.

Kompozisyonum bittiğinde bir göz attım. Kesinlikle 300 kelimeden fazla olmuştu. Kendimi savaşın akışına bırakmıştım gerisi de gelmişti işte. Kompozisyonumdan tatmin olmuş bir şekilde kağıdı Will'e uzattım. Will düşünceli bir ifadeyle kompozisyonumu inceliyordu.



*Kuple adını hatırlamadığım bir kitaptan alıntıdır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
William Maxwell
Athena'nın Çocuğu
Athena'nın Çocuğu
William Maxwell


Mesaj Sayısı : 294
Kayıt tarihi : 20/01/11

Nicole Avery Johnson Empty
MesajKonu: Geri: Nicole Avery Johnson   Nicole Avery Johnson Icon_minitimePerş. Mart 24, 2011 6:50 am

Harika bir kompozisyondu. Toplam sonucu ona en sonunda söyleyecektim. Eğitim alıştırmalarında en hızlı gelişme gösteren öğrencilerden birisiydi Nicole. Mezun olması için önğnde tek bir engel kalmıştı 70 puanlık ikinci kısım. Bu kısım hem zeka hem strateji bilgisi hem de çabuk karar verebilme yeteneği gerektiriyordu. Nicole'ün bunları yapabileceğinden emindim. Ayrıca bu benim dersin en sevdiğim kısımlarından birisiydi. Simülasyon odası dersliğin kilitli kapılarından birisiydi. Beni takip etmesi için işaret ettim. Nicole meraklı bakışlarla peşimden geliyordu. Cebimden çıkardığım anahtarla odanın kilidini açtım. Nicole etrafa baktı bembeyaz geniş bir odaydı. Açıklamak için ağzımı açtım. "Burası dersliğin en sevdiğim kısmı simülasyon odası." Nicole şaşkınca bakmaya devam etti. Birkaç saniye sonra devam ettim. "Bu odada öğrencilerin savaş stratejilerini ve ve hızlı düşünebilme yeteneklerini ölçüyoruz. 1. seviye simülasyonu; ormanda geçiyor karşınna 11 farklı canavar çıkacak hepsi birlikte değil bu canavarların çoğunu direk saldırarak öldüremezsin. Stratejilerine güvenmek zorundasın. Senin amacın ise Afroditin kolyesini bulmak." Tam çıkacakken aklıma geldi ve ekledim. "Bu arada özel yetenek ve silah kullanmak yok sadece bu hançeri kullanabilirsin" Basit antreman hançerini ona uzattım.

Not: Bu sınavın ikinci kısmıdır. 70 puan değerindedir. Sadece içeride yaşadıklarını yazmanı istiyorum öncesini değil. Kurallar;

*(Tam puan 30)Kurgun güzel ve mantıklı olmalıdır.(Canavarların hepsini direk öldürdüğünü yazarsan puan kaybedersin.)
*(Tam puan 10) İmla noktalama ve -de bağlacının ayrı yazımına dikkat et.
*(Tam puan 15)Uzunluk en az 15 en fazla 25 satır olmasını istiyorum, eksik yazarsan puan kıracağım ama fazla yazarsan kırmayacağım kurgunu kısıtlamak istemiyorum.
*(Tam puan 15) Betimleme canavarları, etrafı, duygularını ve stratejilerini anlaşılır bir biçimde aktarman gerek.

Başarılar!

Edit: Eklemeyi unutmuşum toplamda 100 üzerinden 60 alabilirsen mezun olursun.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Terra M. Winchester
Hestia Rahibesi/Kılıç Eğitmeni
Hestia Rahibesi/Kılıç Eğitmeni
Terra M. Winchester


Mesaj Sayısı : 749
Kayıt tarihi : 18/02/11

Nicole Avery Johnson Empty
MesajKonu: Geri: Nicole Avery Johnson   Nicole Avery Johnson Icon_minitimePerş. Mart 24, 2011 8:49 am

Bana uzatılan hançere tiksintiyle baktım. Bu basit hançeri mi kullanacaktım yani? Kendi hançerimi kullansam olmuyor muydu?

Yalvaran bir şekilde Will'e baktım. "Kendi hançerimi kullansam olmaz mı?" diye sordum cebimden hançerimi çıkararak. Hançerin kırmızı tutma kabzası ve parlaklığı göreni ilk bakışta etkiliyordu ve ben bir tek bu hançerle savaşırdım.

Will hançere gülümseyerek baktı. "Hayır. Sadece bu hançeri kullanabilirsin. Hem sen bana onu versene bakayım." deyip elimden hançeri kaptı. Bir an her şeyi unuttup bu iğrenç hançerle onu bıçaklamak istedim ama sadece ona öldürücü bir bakış atmakla yetindim. Oysa Will etkilenmemiş gibi güldü.

"Güzel hançermiş. Ama korkarım ki onunla gitmen gerekiyor. Hadi."

Ona tekrar öldürücü bir bakış atıp içeriye girdim.

* * *

Odaya girer grmez manzara değişti. Şimdi bir ormandaydım. Ağaçlar yüksek ve dallıydı. Güzel. Bu ağaçlara tırmanabileceğim anlamına geliyordu. Ama şimdi tırmanmayı düşünmemeliydim. Her an bir yerden canavar fırlayabilirdi.

Nitekim öyle de oldu. Daha on adım ya gitmiş ya gitmemişken ağaçtan bir drakon çıkıp az önce olduğum yere atladı. Ben drakonu farkedip hızla karşısına geçmeseydim beni kafaüstü yere çakacaktı.

Daha drakonu halledememişken arkamdan ikinci bir canavar fırlayıp benim üstüme atladı. Ben yine kenara kaçtım. Ama ne yapmam gerektiğini çözemiyordum. Buy ikisini çabucak halledemezsem en kısa zamanda başkaları da gelecekti.

Koşmaya başladım. Görüşüm yanılıyorsa biraz ileride bir nehir vardı. Peşimden gelen ikinci yaratık suya dayanamayan bir canavardı galiba ve ben adını hatırlayamıyordum. O yaratığı suya itersem drakonu da halledebilirdim zaten.

Tabii canavarlar anında peşime düştü. Güzel, gelin kuçu kuçular diye içimden geçirdim. Canavarlar beni yakalamaya çalışıyordu ama bana küçükken boşuna kovalamaca üstadı demiyorlardı. Bir sağa bir sola atılarak beni yakalamalarını engelliyordum. Eğer dümdüz bir şekilde koşarsam yaratıklar beni yakalardı. En sonunda nehrin kenarına geldiğimde durdum ve canavarların üstüme atlamasını bekledim. Canavarlar çok zeki olmadıkları için derhal üstüme atlarlardı. Nitekim öyle de oldu. Drakon son anda durmayı akıl edebilmişken diğer yaratık benim ortadan çekilmemle birlikte dengesini kaybedip sulara gömüldü. O canavarın suyun içinde yok olacağını biliyordum. Şimdi drakona konsantre olmalıydım. Hançeri çıkarıp sağdan yanıltıcı bir hamle yaptım. Drakon sola kaçtı ama bu sefer de nehrin kenarına geldi. Ya benim üstüme atlayacaktı ya da nehre düşecekti. Ve drakonun hangisini tercih edeceğini biliyordum. Doğruca üstüme atladı. Bu intihardan farksızdı. Üstüme atlayınca pençeleri bana değmeden hançerimi drakonun göğsüne sapladım. Drakon anında toza dönüştü.

Ama ben daha bir dakika bile ayaklarımı uzatıp dinlenemeden üstüme başka bir canavar ortaya çıktı. Bir Minotor. Minotorlar da en zeki canavarlar arasına girmezlerdi. Bu yaratığın kafası boğaydı. fakat nasıl başa çıkılacağını bilirsen Minotorlar hiç de zor yaratıklar sayılmazlardı. Ben melez olduğumu öğrendiğim gece bunlardan birini öldürmüştüm yani. Canavara yaklaşmam gerekiyordu. Bu hiç zor değildi, o zaten bana gerektiği kadar yaklaşıyordu. Bana da sadece gerekli hamleleri yapmak kalıyordu.

O gece yaptığım gibi en yakındaki ağaca çıktım ve Minotor'un üstüne bindim. Minotor beni üstünden atmaya çalışıyordu ama ben yaratığa sımsıkı tutunuyordum. Yaratığım kafasına binip hançerini sıkıca göğsüne sapladım. Yani ulaşabildiğim kadarıyla. Ama bu yeterliydi. Canavar toza dönüşünce elimde boynuzu kaldı -yaratığın boynuzuna tutunuyordum- ve k*çüstü yere çakıldım.

Kalçamı ovarak ayağa kalkıp bir ağaca çıktım ve orada hançerden başka kullanabileceğim bir silah arandım. Bir yandan da etrafıma bakınıyordum canavar geliyor mu diye. İyiki de bakıyormuşum yoksa ortalıkta gezinen altı telekineyi göremeyecektim. İkisi benim olduğum ağaca baktı ve "İşte orada!" diye hırladılar. "Yiyelim onu!"

O anda aklıma bir tuzak geldi. İki tane nehire bakan kalın dalı alıp birbirine sıkıca bağladım ve "Gelsenize!" diye bağırdım. Bağırmama da gerek yoktu gerçi. Zaten buraya geliyorlardı. İki tanesi bağladığım dallara gelince dalı bıraktım ve iki telekine nehriden uzağa uçtular. Geriye dört telekine kalmıştı. Bunlarla hayatta başa çıkamazdım. Ya da çıkabilir miydim?

Üstüme gelen telekinelerden ikisine öyle hızlaca hançer vurdum ki kaçmaya zamanları olmadan ikisi de toza döndü. Diğer ikisi de yok olan kardeşlerinin adına bana saldırıyorlardı ama canavarları nehre yaklaştırıştım. Bir tanesini bir tekmeyle dosdoğru nehre gönderdim ve diğerine de hançeri sapladım. O nehir bana çok yardımcı olmuştu doğrusu. Ama telekine nehirden çıkıyordu. Nehirden çıkmasına fırsat vermeden ona da hançeri sapladım ve yok oldu. Yakında başka canavarların da geleceğine emindim.

Tekrar ormana girdim. Ormandan mutlaka işe yarar bir şeyler çıkardı. Ve çıktı da. Bir bitkiyi herhangi bir yere sürersen o şeyi yapıştırdığı bitkiyi buldum. O bitkiyi en yakındaki ağaçlara sürdüm. Bir canavar gelirse onu ağaçlara itip hareketsiz bırakabilirdim. Ve emindim ki gelecekti.

Tahminim bir kez daha doğru çıkmıştı. Çok geçmeden iki drakon ağaçların arasından fırlayıp bana saldırdılar. Aralarından çekilince de birbirlerine çarptılar. Çünkü iki ayrı yönden saldırıyorlardı. Bir tanesini dosdoğry o bitkiyi sürdüğüm ağaçlardan birine ittim ve hareketsiz hale geldi. Diğer drakon üstüme atladı ama çevik bir hareketle arkasına geçip onu hançerledim. Sonra ağaçta kısılan diğer drakona döndüm. Birşey yapamadığından onu da hançerlemek çok kolay oldu. Ama yaratığı hançerleyince başka bir şey daha olmuştu. Önğmde bir kapı oluşmuştu. Nasıl 11 canavar öldürmüştüm ya? Parmaklarımla saydım. İlk başta bir drakon, sonra bir Minotor, sonra o suda ölen canavar, 6 telekine ve 2 drakon. Evet, 11 oluyordu. Görevimi başarmış olmanın verdiği sevinçle kapıdan geçtim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
William Maxwell
Athena'nın Çocuğu
Athena'nın Çocuğu
William Maxwell


Mesaj Sayısı : 294
Kayıt tarihi : 20/01/11

Nicole Avery Johnson Empty
MesajKonu: Geri: Nicole Avery Johnson   Nicole Avery Johnson Icon_minitimePerş. Mart 24, 2011 9:17 am

Yarım saat boyunca onu izlediğimi bilmeyen Nicole kapıdan çıktı. Yorgun gözüküyordu. Hançerini ona geri uzattım. Biraz dinlenmesi için sandalyeye oturmasını işaret ettim. Ben de bu sırada not verme işlemini yapacaktım. Bir kağıt üzerine önceden yazmış olduğum puanlama ölçülerini dikkate alarak puanının verdim. Mezun olabilecekk kadar puan almıştı. İlk mezun ettiğim öğrencim olmuştu. Kağıt parçasını ona uzattım. Ve konuşmaya başladım. "Tebrik ederim artık birinci seviye mezunusun. Devam etmek istersen yine bu sınıfa gelirsin." İçimden bir ses onu bu derslikde bir daha görmeyeceğimi söylüyordu. Daha sonra başka bir kağıt parçası çıkararak birşeyler yazıp imzaladım. Kağıdı Nicole'e verip konuşmayı sürdürdüm. "Bu kağıdı Athena'ya götürürsen rozetini alabilirsin." Strateji konusunda kaydettiği büyük gelişmelerden dolayı hem onunla hem de kendimle gurur duyuyordum.

Not:

İşte notların;

Kompozisyon: 26/30

Simülasyon

Kurgu: 24/30
İmla: 8/10
Uzunluk: 15/15
Betimleme: 8/15

TOPLAM : 81/100


Tebrikler! İlk mezunumsun.

~Ders Bitmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Nicole Avery Johnson
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Nicole Avery Johnson
» Nicole Avery Johnson
» Nicole Avery Johnson
» Nicole Avery Johnson
» Nicole Avery Johnson

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Genel :: Olimpos Mekanizması :: Arşiv-
Buraya geçin: