Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Vasiliisa.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Vasilissia Erin Quesyn




Mesaj Sayısı : 8
Kayıt tarihi : 11/03/11

Vasiliisa. Empty
MesajKonu: Vasiliisa.   Vasiliisa. Icon_minitimeCuma Mart 11, 2011 11:07 pm

Metruk sokaklardan hızla süzülen güneşin son ışıkları, güzergahında peyda olan çöp tenekelerine tosluyor; ıssız yol boyu sürati artarken, her bir kaldırımı aşmak için hafiften duraksıyordu. Böyle devam eden metrelerin sonunda artık rüzgarla şahlanmış şua dizileri, üstünkörü yapılmış bir şosede dikili konağa yaklaşıyor; apansız ortaya çıkan bir zifir canavarının hışmından yılarak geri dönüyordu adeta. Taşıdığı kirden farıyla azamet yüklü nazarları andıran pencereler, serkeş tavırlarıyla, asla ışığı içeri kabul etmiyordu. Sımsıkı kapalı dudakların simgesi olan dev kapı, çok nadiren gacırdayarak, bir kimsenin kapı eşiğinden içeri ya da dışarı süzülüp çoktan gözden kaybolduğuna işaret ederdi. Herkes bilirdi ki bu konak; büsbütün viran halete bürülü, köklerinden başlayıp bulutlarla dost sere değin boyası çatlamış, ahşaplığından ödün verdiği yerlerin insafsızca tuğlaya dönüştürüldüğü bir muzdarip mekandı. Alabildiğine uzak köşelere serpiştirilmiş büyük, küçük her evin aleminde yatan dehşet bir perva vardı bu konağa atfen.

"Günışığından herkes korkar mı?"

Konağın dışındaki hiçbir canlı kulağınca tutulup irdelenemeyecek bir sesle konuştu minik kız. Parmakları kulağa tıkama içgüdüsüyle, yer ve mekana yayılan tanımlanamaz gizemin gerisini görebilme arzusu arasında yanıp tutuşmaya neden olacak bir tonu vardı titreşimlerin. Oysa bu yaptığı fevkaladelik uğrunda herhangi bir işçiliğe lüzum görmemişti, tabiatında yer alan bir efsunla harekete geçiyor gibiydi gerekli eş güdüm.

"Sen korkmuyorsun, Little."

Buyurganlık, kelimelerine nadide bir itinayla yerleşmiş genç adam, minik kızın saçlarını okşadı. Katmanlarını neredeyse ayırt edilir düzeye gelmiş kirli pencerelerin dışını gösterdi, boştaki eliyle.

"Orada ne bilinmezlik vardır, ki korkunun katıksız besini budur, ne de bizler için sevgi, ki bu da varlığında yaşamaya değecek tek şeydir."

Minik kızın alevden gözlerinde gölgeler sahnelendi. Bembeyaz teni üzerinde kavruk bir görünüm kazanmış dudakları basitçe oynadı, fakat bu edasına apaçık bir acı kazanmıştı. Sanki beyni, sevgilisi olan bu bedene son bir dur emri vermekten önceki saniyeleri yaşıyordu. Bir çehreden yansıyan maskesiz ifadeler ancak bu derece berrak ve insanın yüreğine işleyen türden olabilirdi. Acının tadına bakan her bir yüz kıvrımına rastgelmek, cehennemin derinliklerine giden soluksuz yola ezkaza düşüşten farksızdı. İçi burkulan genç adam parmaklarını hiddetle şıklattı. Fakat alev gözler boşlukta süzülürken, kızın çehresini kaplayan azap, dokularına çoktan nüfuz etmiş gibiydi. Genç adam yılmadan parmaklarını şıklatmaya devam etti. Birkaç saniye sonrasında, ağır uykusunu henüz sonlandırmış görünen kız çocuğunun gözleri, adeta şirinlikle tebessüm ederek odağını buldu. Yeniden canlanmış bir ruhun hissiyatı dağılmaktaydı odaya.

"Little, sevgi insana bunu yapmaz. Sevgi ancak çılgın aşıklar arasında tehlikeye giden bir köprü kuruyorsa dengesizleşmiş olabilir. Fakat bu kelimenin kulaklarında çınlamasıyla yeniden nöbete giriyor olman çok yazık. Annem bunu da fark ederse, alacağı önlemler hayatımızın gidişatını kuru bir ağaç dalına bağlayacaktır. Yalvarırım, kast ettiklerimi zihnine oturt -ki bu Bilmez'lerin yanından ayrılalım. Yıllardır hayal olana kavuşalım."

Little denen, soğutucu etki yapan güzellik ve orantılı bir çekicilik sağlayan gizem yüklü çocuğu güldürmek amacıyla küçük bir reverans yapan oğlan kapıyı hafifçe kapatarak tavan arasının rutubetli havasından sıyrıldı. Şimdi minik kız ziyadesiyle büyük ve ağır bir tahta sandığın üzerine oturup eliyle cebini yokladı. Nadiren bu odadan çıkmasına izin verilen bir saatte, anneciğinin siyahlarla kaplı çirkin odasından yürüttüğü kırık aynaya uzandı parmakları. Birkaç tırnağının dibini feci şekilde çizdiğine aldırmayarak sıkı sıkı yapıştığı ayna parçacığına dikti bakışlarını. Alev alev gözlerinde aynayı eritip gümüş renkli bir sıvı oluştursun isterdi. Fakat ne kadar odaklandıysa da başaramadı, demek kendi türleri için de vardı, Bilmez'lerin dediği gibi, imkansızlık. Tırnak diplerine dolmuş siyah renkli sıvıyı önlüğüne silerek odağını yeniden aynaya çevirdi. Önlüğünden buram buram yükselmekteki kan kokusu buna engel oluyordu lakin. Keşke üstüme silmemeyi akıl edebilseydim, gibi laflarla yaşına göre ağır kaçan bir pişmanlık esintisi beraberinde, zihnine gelen kadın görüntüsüne anlam veremeyerek doğruldu. Ben özelim, diye mırıldandı. Ben özelim! Beyhude haykırışlarla, tuhaflık dolu ses tonu yılgınlık verecek raddeye gelene kadar içini boşaltmak istedi. Fakat annesinin ses çıkarmama kanunu dahilinde ansızın kesiverdi sesini. Belki de asıl sebep hiçbir açık bırakılmamış bu kanunların delinemeyecek gibi görünmesi değil, arkasından mırıltılar koyveren kendininki gibi tiz ve uğultu sızdıran kadın sesiydi.

Aklı karışık halde arkaya dönünce, kendisininkine çevrili puslu gözler gördü. Saydam bir beden, ucu aynaya takılı halde, ona sesleniyor ve kollarıyla onu sarmalamak istercesine öne savuruyordu kendini. Little adı kadar minicik adımlarla, dört bir yana huzur dağıtan, yoktan var olmuş kadına yaklaşmaya başladı. O uzun ince ve saydamlığın altındaki morlukları hafiften belli olan işaret parmağını uzatırken, küçük kız soluğu kesilerek olduğu yere çivilendi. Parıl parıl parlayan, gökkuşağından bir kesit olan yüzüğe takıldı gözleri. Artık hayaletin kimliği hakkında zerrece şüphesi kalmamıştı. Yeniden bakışlarıyla buluşan puslu gözler ardındaki kahvereng irisler, hayalet sisinden kurtulmaya başlıyordu. O halde, dünyaları birleşmeye mi başlamıştı? Kadın dirilemeyeceğine göre, kendisi mi... Birkaç saniyeden ibaret olduğunu bildiği o süre zarfında düşünmeye gerek görmedi. Ne olduğu besbelli değil miydi zaten? Ayakları altındaki tozlu tahta hissi yerini hiçliğe adım adım teslim ederken, ten rengine dönmekteki işaret parmak alnına dokundu. Dalga dalga kaynar bir sıcaklık yayıldı bedeninde, kavurdu tüm cahilliğini ve günışığını yeniden doğurdu dünyaya. Bilinmezlik son bulurken, içinden sevgi akan atar damarlar, yeniden mekana taşınan vücudu içerisinde bir ağ kuruyor gibiydi. Sonunda damla damla ter suretinde vuku bulan bir sevgi seliyle kıpırdandı yatağında. Gözleri alev rengini yitiren, iyi karıştırılmış bir çikolata kahvesi renginde karanlığa doğru kapılarını araladı. Yetimhanenin soğuk şafak vaktinde tüm dokularını kaplayan bu sıcaklık tek bir gerçeği simgeliyordu. Hiçbir zaman rüyalarından hiç eksik olmamış ve belki de bu hiçliğin çok gerisindeki bir zamanda gençliği, ölüm denen dalavereci hayat bekçisi tarafından elinden alınmış ablası, bir şekilde gelmiş ve onu yeniden kucaklamıştı. Umuyordu ki, her gece yattığında gördüğü o absürt ve gizem dolu hülyalarına kapılıp uyuyakalmış olmasın. Az önceki rüyasının izleri olmasın, bedeninde cisimlenmiş bu hararet. Yüzündeki tebessüm bozulmadan öylece donsun onun da çocukluğu, tıpkı ablasının gençliğinin olduğu gibi.

Düşünceler, yerküreyi yerle bir eden bir zelzele benzeri vururken zihnine, o vücudundaki yıkımın farkında değildi. O, ablası şeker bir hayalet kılığında onu okşuyor diye umarken, etrafına toplanmış ve telaştan nefessiz kalmış, bir kurbağa gibi patlamak üzere olan hizmetlilerin haykırışlarını ya da ince parmaklarından taş zemine doğru fırlayan, gökkuşağı renkli yüzüğün kırılış titreşimlerini duyamıyordu, etrafındakilerin hiddetle parmaklarını şıklattıkları sesi beyninde yankılanabilmekten çok uzaktaydı artık. Bekçinin kolunda çikolata dolu sepetiyle almaya geldiği kimbilir kaçıncı çocuktu. Ateşten yanan minik kızı ferahlatmaya, şifalandırmaya çalışan tüm yetimhane görevleri, o hayali bekçinin gelişini ve beraberinde getirdiği azami miktardaki huysuz soğuğu hissetmişti. Ortalık acılı feryatlar dışında az çok durulur gibi oldu. Durmadan, kendine Little diyen bir aileyi rüyalarına konuk eden çocuk sonunda asıl amacına kavuşuyordu oysa, ablasının gittiği yuvaya minik ve şirin adımlarıyla yaklaşıyordu.


Not:Rpmi baska bi Rp sitesinde daha kardesim kullandı ama benim yazımımdır.

#Bilgisayarımda kodlarla ilgili ciddi bir sıkıntı var,renklendirme o nedenle yapılmamıştır.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Athena
Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Athena


Mesaj Sayısı : 5210
Kayıt tarihi : 16/08/10

Vasiliisa. Empty
MesajKonu: Geri: Vasiliisa.   Vasiliisa. Icon_minitimeC.tesi Mart 12, 2011 4:39 am

Üzgünüm Vasilissia, Olimpos'ta yalnızca site kurgusuyla alakalı olan giriş rp'leri puanlanır. Senden yeni bir giriş rp'si ile tekrar başvuru yapmanı isteyeceğim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://olimpos.my-rpg.com
 
Vasiliisa.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Karakter :: Karakter Oluşturma :: Rp Puanı Belirleme-
Buraya geçin: