William Maxwell

Summer'ın Zeka ve strateji geliştirme sınıfından ders vverdiğini öğrendiğimde hiç şaşırmamıştım. Ne de olsa Athena kızıydı. Ayrıca bayrak kapmacadan da bildiğim kadarıyla gerçekten harika stratejiler geliştiriyordu. Sınıfına gidip bir kaç ufak ipucu almanın iyi bir fikir olduğuna karar vermiştim. Hem bir Athena çocuğunun zeka ve strateji konusunda yetersiz olması söz konusu bile olamazdı. Sabah kahvaltısından sonra ilk işi hızla dersliklere yürüdüm. Yolu artık ezberlemiştim. Son zamanlarda kendimi birsürü alanda geliştirmek için buranın kapısını aşındırmıştım. Kapıyı tıklattıktan sonra içeriye girdim ve gülümseyerek konuşmaya başladım. "Kardeşimin burada ders vermeye başladığını öğrendim ve hemen geldim. Belki bana da yardım edersin diye." Summer sıcak bir gülümseme ile cevap verdi. "Hoşgeldin Will. Tabiki de sana yardım ederim." Sınıf diğer sınıflarla hemen hemen aynı büyüklükteydi. Etrafıma bakındım. haritalar kuklalar ve benezeri ile doluydu. Kocaman bir kütüphane dolusu strateji ve zihin geliştirme kitapları doluydu. Sınıf yeni açılmasına ramen birsürü öğrencisi olduğu belliydi. Konuşmaya devam ettim. "Ben strateji konusunda kendimi geliştirmek istiyorum Summer."

Bir kardeşim daha gelmişti dersliğime. Sevinçle onu karşıladım. Will bir süre sınıfı inceledikten sonra "Ben strateji konusunda kendimi geliştirmek istiyorum Summer." dedi. Ben de "Peki öyleyse, bunun için önce biraz dikkat ölçme alıştırması yapacağız." dedim ve onu kolundan tutup masaya götürdüm. "Savaşta iyi ve hızlı bir strateji kurabilmen için öncelikle çok dikkatli olman gerekiyor. Bu nedenle önce sana şimdi birkaç dikkat ölçücü bulmaca vereceğim. Dikkat ölçücü dediğime bakma, normal bulmacalar gibi." dedim. Sonra da "Yalnızca biraz daha zor ve karmaşığı." diye ekledim gülümseyerek. Will ise başını sallayarak "Bana her şey uyar." dedi. Bunun üzerine dolaba gittim, bulmacaların olduğu kitabı çıkardım. Sayfayı açıp kitabı Will'in önüne koydum. "İlk olarak karışık olarak verilen sayıların içinden yandaki kutucuklardaki sayıları bulmanı istiyorum. Sonra da biraz sudoku alıştırması yapabiliriz." dedim. Will başını salladı ve ona verdiğim kalemi eline alarak önündeki bulmacaya odaklandı. "Bu arada." diye ekledim. "Bulmacayı çözmek için on beş dakikan var." Bunu söylemeden önce oldukça rahat olan Will bu sözümü duyunca biraz paniklemiş gibiydi. "Hazırsan süreyi başlatıyorum." dedim Will'e ve o kafasını tamam anlamında sallayınca da süreyi başlattım. Bakalım kardeşim William bulmacayı zamanında çözebilecek miydi?

Süre başladığı anda hızla kafamı çevirip numaralara bakmaya başladım. İlk bakışta sayılar çok karışık gibi gözüküyordu. Ancak yeteri kadar dikkatli bakıldığında aradığın numaralar görülüyordu. Hemen elime aldığım kalemle tek tek bulmaya başladım numaraları. 18473784 gözlerimle sayfayı tarayıp 1 den sonra 8 in geldiği yerleri dikkatlice incelemeye başladım. Zaman üzerimde baskı yaratıyor olsa da konsantre olamayı beceriyordum. Birkaç dakika sonra hızla son numarayı da işaretledim. Hemen kalemi bırakıp kafamı kaldırdım ve Summer'a bakıp, "Bitirdim." dedim. O anda heyecandan nefesimi tuttuğumu fark ettim. Summer kronometresini durdurup. Bana doğru konuştu. "13 dakika 11 saniye hiç fena değil." zamanında yetiştirdiğime çok sevinmiştim. Kalbim heyecandan küt küt atıyordu. Summer konuşmaya devam etti. " Tamam o zaman şimdi sıra sudoku'da" biran ne kadar cahil olduğumu hissettim. Sudoku'nun ne olduğunu bilmiyordum. Getirdiği bulmacamsı şeyi bana açıklayan Summer'ı dinledikten sonra kafamda az çok fikir oluşmuştu. "Bu orta zorlukta bir sudoku sana bunun için 20 dakika veriyorum. Süren baş-la-dı." Hemen önümdeki kağıda bakarak sıkıca düşünmeye başladım. Gözlerim heryeri tarıyordu. Sistemli olarak geçmem gerekiyordu. İlk 3x3lük karede 1-4-6-7-8 rakamları vardı. Bu demek oluyordu ki 2-3-5 ve 9 numaralarının yerini bulmam gerekiyordu. 2 öncelikle ilk boşluğa 2 yazmak istedim aynı hizada, bir alttaki karede 2 olduğu için yazamadım. Daha sonra 3 aynı şekilde o da sağdaki karede aynı hizadaydı. Sonra 5 o de en alttaki karedeydi. Demek ki 9 buraya geliyormuş diye hemen yazdım. Aynı yöntemle bütün bulmacayı bitirmem 18 dakika 54 saniye almıştı.

Kardeşim William ile, bu derslikte oldukça fazla zaman geçirmiştik. Türlü bulmacalar, testler, sorular vs. ne varsa hepsini çözmüştük. Will, bu işe gerçekten ilgi duyuyordu doğrusu. Daha yaklaşık iki ay öncesine kadar sudoku oynamasını bilmeyen kardeşim şimdi bu işte usta olmuştu. Zeka ve Strateji'de 3. seviyeye gelmişti. Ne yalan söyleyeyim, bu seviyeye erişmek gerçekten de zordu ve kardeşim zoru başarmıştı. Onunla gurur duyuyordum. Ama son olarak onunla öğrettiğim stratejilerden faydalanarak satranç oynamak istiyordum. Ona bunu söylediğimde teklifimi geri çevirmeyip heyecanla kabul etti. Bunun üzerine ben de satranç takımını çıkardım dolaptan. Sonra da yavaşça dizmeye başladım. Bu sırada Will de bana yardım ediyordu. Sonunda taşların hepsini dizdik ve oyuna başladık. Ortamı büyük bir sessizlik kaplamıştı. Çıt bile çıkmıyordu. İkimiz de hamlelerimizi yavaş ama düşünerek yapıyorduk. Uzun bir süre sonunda artık ikimizin de çok az taşı kalmıştı ama oyun hala oldukça çekişmeliydi. Sıra bendeydi, bir süre düşündüm ve hamlemi yaptım. Ben hamlemi yapar yapmaz da Will bana şah çekti. Aceleyle kaçacak bir yer aradım ama yoktu maalesef. Yenilmiştim. Ayağa kalkarak kardeşimi tebrik ettim. "Will, kardeşim. Seni kutluyorum. Bu derste üstün başarılarını sergileyerek 3. seviyeden de mezun olarak yardımcı eğitmen olmaya hak kazandın! Bu işi hakkıyla yerine getireceğinden adım gibi eminim. Hayırlı olsun!"

Ders Rp'si Bitmiştir. ~