..Nefret ettiğim dünya , nefret ettiğim insanlar , nefret ettiğim hayaller... İnsanlar bana tiksintiyle bakıyordu , ben de onlara ... Kendimi hep farklı hissetmiştim , farklı büyümüştüm. Fakat bu farklılıkların hiçbiri olumlu değildi. Belalı mahallelerde büyümüştüm. Kimsenin istemeyeceği kişilerle tanışmıştım. Çetelere girdim. Babamı hiç tanımamıştım. En azından gerçek babamı. Annem başka bir adamla evlenmişti. Adam içki içiyordu ve bana hakaretler ediyordu. Tabii iyi günündeyse ... Eğer kötü gününe denk geldiysem dayak yiyordum. Ama artık büyümüştüm ve bunlara katlanamayacaktım. Evden kaçtığımda 12 yaşındaydım ve farklı biriydim. Garip rüyalar görüyordum ve ne zaman kötü birşey yapacak olsam kafamın içindeki bir ses "Hayır , sakın yapma !" diyordu. O benim babamdı. Bundan adım gibi emindim. Ama babamı hiç dinlemedim , dinlemeyi de düşünmüyordum. O beni terketmişti , annemi de terketmişti. Babamı sevmiyordum belki ama nefret de etmiyordum. Zaten hayatta nefret etmediğim tek kişiydi o. Evden kaçtığım hafta bir çeteye katılmıştım. Kendime yeni bir aile bulduğumu sanıyordum. Kendimi her zaman "kötü çocuk" sanıyordum ben. Bu çocuklarsa sigara içiyor ve poker oynuyorlardı. Vücudumdaki her hücre orayı terk etmemi söylüyordu. Yine de içimden gelen sesi dinlemedim. Onlar gibi değildim ben , bunu hissediyordum. Onlar da hissediyorlardı ve bana fazla baskı yapmıyorlardı. Yine de arada onlara katıldığım oluyordu. Gruptaki bir çocuk ise bana çok farklı bakıyordu. Benim için endişeleniyordu sanki. İlk günler bunu kafaya takmasam da sonraları sinirime gitmeye başlamıştı. Tamam , biz kocaman ve mutlu bir aileydik ama kimse bir diğeri için üzülmezdi. Çocuğun adı Jack'ti. Benim gibi o da poker oynamıyor , sigara içmiyordu. Fazla konuşmuyordu bile. Buraya sanki biri için gelmişti , birini gözetlemek için... Umarım o kişi ben değilimdir." dedim içimden...
**
..Çocukla arkadaşlığımız gün geçtikçe gelişiyordu. Hayattaki tek arkadaşımdı o. İki hafta sonra çeteden ayrılmıştık. Bildiğim kadarıyla Jack'in bir evi yoktu. Benim de kendi evime dönmeye niyetim yoktu fakat Jack çok ısrar ediyordu. Bunu onun için yapmalıydım. Bu yüzden evin yolunu tuttuk ve arka sokaklardan yürümeye gayret ediyorduk. O gün Jack'te gözle görülür değişiklikler oluyordu. Hiç korkmaz sandığım çocuk her saniye arkasına bakarak ilerliyordu. Öyle ki bir zaman sonra önüne bakmayı unuttu. Ona bu dalgınlığının sebebini soracakken bir ses duydum. Şeytani bir tıslamaydı. İkimizde önümüze döndüğümüzde bize bir yaratık bize saldırdı. Yani bu ancak bir yaratık olabilirdi çünkü iğrençti. Hatta bir oda dolusu brokoli bile - brokoliden iğrenirim ! - bu canavarın yanında çok çekici dururdu. Kanatları ve pençeleri vardı canavarın. Doğrudan üstüme gelirken yüzündeki acımasız ifadeyi ve kırmızı gözlerini gördüm. Beni öldüreceğini biliyordum. Tam arkamı dönüp kaçmayı düşündüğüm sırada Jack canavarın üstüne saldırdı. Elinde garip dalları olan bir sopa vardı ve Jack'in belinden altıysa ... OHA ! Jack ... Jack keçiydi yahu ! Ama canavarın bende yarattığı şokun etkisi o kadar büyüktü ki Jack'in keçi olması üzerinde pek duramadım. Cebimden çıkardığım bıçağımla canavara saldırdım. Ama onun yerine Jack elime bronzdan olduğunu düşündüğüm bir hançer tutuşturdu. Hançerin kabzasını tuttum ve sanki bir anda değiştim. Zihnim çok farklı işliyordu. Jack'in canavar karşısındaki savaşı pek iyi gitmiyordu fakat canavar tüm dikkatini Jack'e vermişti. Çıt çıkarmadan canavarın arkasına geçtim ve hançeri defalarca sırtına sapladım. Canavardan kanlar çıkmadı fakat her tarafım toz olmuştu. Jack telaşlı bir tavırla "Seni buldular Jason , çabuk buradan gitmeliyiz !" dedi ve kolumdan tuttuğu gibi beni eve doğru götürmeye başladı. Aklımda milyonlarca soru vardı ama dilimi tuttum. Bu işin sonu babama dayanıyordu. İçimden bir ses söylüyordu bunu. Ama babamın sesi değildi. Çok daha derinden bir sesti. Hatta ses olduğundan bile kararsızdım. Bu sanki bir his gibiydi. Eve vardığımızda üvey babam içki içiyordu ve annem de bulaşıkları yıkıyordu. Jack içeri girip anneme "Marry , Marlon'u buldular. Tek şansının ne olduğunu biliyorsun. Buna izin vermek zorundasın." dedi. Annemin yüzünde duygu yoktu. "Nasıl istiyorsan onu yap. Artık yeni bir hayatım var." dedi. O ana kadar susmuştum ama çok meraklıydım ve konuşmaya başladım. "Sorularımı cevaplar mısınız artık ? Ben kimim ve Jack , sen yaratık falan mısın ? Bunun sonunun babama , gerçek babama , gideceğini de biliyorum. Lütfen anlatın." dedim. Jack sanki her an saldırıya uğrayabilirmişiz gibi camdan dışarı bakıyordu fakat sonra bana dönüp konuşmaya başladı. "Bak dostum , sen bir yarı tanrısın. Yani baban bir tanrı. Hangi tanrı olduğunu bilmiyorum ama senin başın belada. Senin gibi yarı tanrıların , yani melezlerin , güvende olabileceği tek yer var. Orası da Melez Kampı." dedi. Kan beynime sıçramıştı resmen. Cebimdeki bıçağımı çıkarttım ve annemin üstüne doğru yürüdüm. Bunu yaptığıma ben bile inanamıyordum. "Beraber olacak milyonlarca kişi arasında bir tanrı mı seçtin ha ? Bu şişko domuz bile daha iyi bir tercih olurdu ! Bu herifi nereden buldun peki ? Kanalizasyonda mı buluşuyordunuz yoksa ?! ". Üvey babam üstüme yürümeye başladı ama elimdeki bıçağı görmemişti. İçimden "Artık bana vuramayacak. İzin vermeyeceğim artık." dedim ve bana yaklaştığı anda defalarca karnına sapladım bıçağı. Toz olmamıştı adam. Kollarımda ölmüştü üvey babam. Ama halletmem gereken bir iş daha vardı. Anneme doğru yürüdüm ve "Senin yüzünden sokaklarda büyüdüm ben. Lanet olsun anne ! Ve sen hiç beni uyarmadın. Sen bu domuzla yatıp kalkarken ben sokakta yatıyordum ! Ama herkes cezasını bulur değil mi anneciğim ? " dedim. Jack tam üstüme doğru koşuyordu ki annemi de bıçak darbeleriyle öldürdüm. Elimdeki bıçağı yere attım ve Jack'in yanına gittim. Jack boş gözlerle bana bakıyordu. Beni anladığını hissediyordum. Onla aramızda özel bir bağ vardı. O gün benim için çok zor geçmişti ve öz annemi öldürmüştüm. Bunu yaptığıma inanamıyordum. Kendimde bu gücü nasıl bulduğuma hala hayret ediyordum ama Jack'e "Gidelim dostum , ikimizin de hayatta kalması gerek sanırım." dedim. Jack'in az önce olanlarla ilgili konuşmayacağını umuyordum. Nereden bulduğunu bilmiyorum ama Jack bir araba bulmuştu. Arabaya bindiğimizde durumu ayrıntılı olarak açıklamaya başladı. "Bak dostum. Antik yunanlıları biliyorsundur herhalde. Tanrılar , satirler , kahramanlar gibi. İşte onların hepsi gerçek. Eh , ben de bir satirim. Senin koruyucunum aslında ama , senden korktuğumu söylemek zorundayım. ". Kendi koruyucum benden korkuyordu demek. Bu gerçekten komik bir durumdu ama hiçbir şey hissedemiyordum neredeyse. "Dostum , benim için artık herşey geride kaldı. Artık ailem yeni gideceğim yerde olacak. Tanrı ebeveynimi de şimdiden merak etmeye başladım doğrusu. dedim Jack'e. Jack bana son kez endişeli bir bakış attı. O kadar derin bakmıştı ki gözlerinden hissettiği herşeyi anlamıştım. Bela henüz bitmemişti. Birkaç saatlik bir yoldan sonra ormana geldik. Jack "Buradan sonrasını arabayla gidemeyiz. O yüzden çabuk ol da yem olmayalım ! " dedi. Beraber koşmaya başladık ama arkamızdan hayvani bir homurtu geldi. Pardon , hayvani homurtular demek istedim. İki veya üç tane çok büyük canavar arkamızdan koşuyorlardı. Eğer Jack "Yere yat ! " diye bağırmasaydı yarı tanrı yahnisi olmuştum şimdiye kadar. Kafamın üstünden onlarca kilo ağırlığında bir kaya geçti. Kaçmaya devam ediyorduk fakat canavarlar çok hızlıydı. Bütün umudumu kaybetmiştim ki canavarların birinden çok yüksek sesli bir inilti yayıldı. Arkamı döndüğümde karşımda iki tane tek gözlü canavar ve bir kum öbeği duruyordu. Bir canavarın ölmüş olabileceği geldi aklıma. Canavarlar tekrar saldırıya geçmişti. Şoka girmiştim ve düşünemiyordum. Bu durumumdan faydalanan canavar beni tutup bir ağaca fırlattı. Sonrasınıysa hatırlamıyordum. Gece gibi karanlıktı ...
**
..Gözlerimi açtığımda bir yatakta yatıyordum. Çevremdeyse onlarca çocuk koşuyordu ve yaralıları iyileştiriyordu. Etrafı izlerken yanıma geleni görmemiştim. Karşımda benden uzun boylu , tahminimce on beş yaşında bir çocuk duruyordu. "Uykucu çocuk uyandı demek. Dur , Kheiron'u çağırayım. " dedi. Kheiron da kimdi ? Birkaç dakika bekledim ve karşıma atlı bir adam geldi. Biraz daha dikkatli bakınca atlı bir adam göremiyordum. "Ben Kheiron , alt kısmıma bakma öyle. Bir sentorum ben. Belden aşağısı keçi yani." dedi ve gülümsedi. "Burası da senin yeni evin. Melez Kampı'na hoşgeldin evladım..."