| Belamızı Bulduk. | |
|
|
Yazar | Mesaj |
---|
Andrea Grace Harvey Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 609 Kayıt tarihi : 18/01/11
| Konu: Belamızı Bulduk. Cuma Mart 04, 2011 10:32 pm | |
| Kamptan birkaç haftalığına izin alıp annemin yanına gitmiştim.Manhattan'daki mütevazi ama güzel evimizde annemle beraber huzurlu vakit geçiriyordum.Ta ki annem alışverişe çıkma önerisini bana zorla kabul ettirene kadar.Güzel giyinmeyi ve alışverişi severdim aslında.Annemle alışverişe gitmek istemememin tek nedeni onun bunu çok büyük bir olay haline getirerek abartmasıydı.Vitrinde gördüğü her elbiseyi bana denettiriyordu ve mutlaka asla ama asla giymeyeceğim çiçekli bir etek aldırırdı.Her ne kadar oflasamda poflasamda annemi ikna edemeyeceğimi biliyordum.Beni kolumdan sürükleyerek götürdüğü alışveriş merkezine gitmek zorunda kalmıştım.Birçok mağaza dolaştıktan sonra poşetlerde severek aldığım birkaç parça şey vardı sadece.Geri kalanlar ise annemin hatırı için almak zorunda kaldığım kıyafetlerdi.Son bir vitrine daha girdiğimizde annem bana elbise bakarken ben de mağazadaki bir koltuğa oturmuş onu bekliyordum.Dikkatimi içeri giren bir kadın çekmişti.Kadın bana bakıp sinsi sinsi gülümsüyordu.Birkaç kıyafet bakıyor gibi yapan kadın beni izlemeye devam ediyordu.Kadının bakışlarından rahatsız olarak yerimden kalktım ve annemin yanına gittim.Geri dönüp arkama baktığımda kadının kırmızı gözleri bir alev misali parlıyordu.Bunun başıma geleceğini tahmin etmeliydim.Yaklaşık 10 gündür annemin yanındaydım ve daha bir canavara bile rastlamamıştım.Parmağımı kontrol ederek annem Athena'nın verdiği yüzük orada mı değil mi diye bakmıştım.Yüzüğüm her zamanki gibi parmağımdaydı ama onu her zaman kullanamazdım.Özellikle de canavardan zarar görebilecek bir sürü insanın olduğu bir alışveriş merkezinde kullanmazdım.Annemi ikna etmeye çalışarak ''Anne kendimi iyi hissetmiyorum, artık eve gitsek?'' dedim.Annem itiraz edecek gibiydi ama ''Başka bir gün yine geliriz, söz.'' diyerek onu ikna etmiştim.Annem denemem için elinde tuttuğu elbiseleri yerine koyarak ''Hadi gidelim o zaman.'' deyip mağazadan dışarı doğru yürümeye başladı.Arkasından onu takip ederken kırmızı gözlü kadına son bir kez daha baktım ama onu göremedim.Belki benim bir melez olduğumu anlamamıştır diye bir umut doğmuştu içime ama bunun hiçbir zaman böyle olmadığını biliyordum.Arabayla eve geldikten sonra apartmandan içeri giren annem ''Hadi gelmiyor musun?'' dediğinde onu atlatmam gerektiğini fark etmiştim.''Sen git anne.Ben bir arkadaşımla buluşacağım.'' demiştim bahane olarak.Annemin bunu nasıl yuttuğunu anlamamıştım ama yine de ''Tamam o zaman.'' diyerek içeri girmişti.Cadde üzerinde sakince yürümeye başladım.Etrafıma bakarken arkamdaki kırmızı gözlü kadını gördüm.Beni takip edeceğini biliyordum.Ara bir sokağa girdim ve yapabileceğim en aptalca şeyi daha yaptım.Telefonla Manhattan'da olduğunu bildiğim Roc'u aradım.Çünkü telefonda Roc'la konuşurken bana doğru yaklaşan bu kırmızı gözlü kadının basit bir furia ya da minator olmadığını biliyordum. | |
|
| |
Marcus L. Stanislaus Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 2117 Kayıt tarihi : 07/02/11
| Konu: Geri: Belamızı Bulduk. C.tesi Mart 05, 2011 12:48 am | |
| Manhattan'da benim için sıradan bir gündü. Tabii bir melezin normal gününün faciaya dönüşmesi çok normaldir. Evde oturmuş müzik dinlerken telefon çalmaya başladı. Aman tanrılarım ! Bir anda telaşa kapıldım. Telefonumun asla açık olmaması gerekiyordu ama açık bırakmıştım işte. Homurdanarak telefona doğru gittim ve arayana baktım. Bu Ace'ydi. Ace'yle uzun zamandır görüşmemiştik ve şimdi beni arıyordu. Muhtemelen başı beladaydı. Telefonu açıp "Ace , ne oldu , iyi misin ? " dedim. Telaşlanmıştım onun için. Uzun zamandır görüşmesek bile kamptaki en iyi arkadaşlarımdandı. "Roc başım belada , çabuk gel ! " dedi. Bana bulunduğu yeri tarif etti ve hemen telefonumu kapattım. Hazırlandım ve uçarcasına çıktım evden. Neyse ki yakın bir sokaktaydı Ace. Onun yanına vardığımdaysa başının gerçekten belada olduğunu anlamıştım. Gözleri korkuyla büyümüştü ve kireç gibiydi yüzü. Hemen koşup yanına yaklaştım. | |
|
| |
Andrea Grace Harvey Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 609 Kayıt tarihi : 18/01/11
| Konu: Geri: Belamızı Bulduk. C.tesi Mart 05, 2011 12:59 am | |
| Roc neyse ki açmıştı telefonu.Umarım o gelene kadar ölmem diye düşünürken kırmızı gözlü kadın bana iyice yaklaşmıştı.Ben de geri geri yürürken neden bir çıkmaz sokağa girdiğimi düşünüyordum.Roc nefes nefese bu uzun ve dar sokağın başlangıcında belirdi.''Ace!'' diye bağırdığında canavarın tüm dikkatini kendi üzerine çekmişti.Beni kurtarırken kendini öldürtecekti.Hemen bileğimdeki halkayı kılıcım Gafil Avlayan'a döndürdüm ve canavara doğru koşmaya başladım.Ben daha iki üç adım attıktan sonra kadın arkasını döndü çatallı dilini dışarı çıkararak tısladı.Bu da neydi böyle? İlerleyen zamanlarda onun ne tür bir şeye dönüşeceğini tahmin etmeye çalışırken kılıcımı ona doğru salladım.Bu hamlemi hemen savuşturmuştu canavar kadın.Yavaş yavaş dönüşmeye başlayarak pençelerini çıkardı ve üzerime doğru yürürken onu kendimden uzaklaştırmaya çalıştım.Roc benden bir işaret bekliyor gibiydi.Canavar kadının dikkatini iyice çekmişken elinde kılıcyla bekleyen Roc'a ''Hadi saldır!'' diye bağırdım. | |
|
| |
Marcus L. Stanislaus Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 2117 Kayıt tarihi : 07/02/11
| Konu: Geri: Belamızı Bulduk. Perş. Mart 10, 2011 2:23 am | |
| Ace'yi gördüğümde kadın ona doğru yürüyordu. Sanki paldır küldür derse dalan bir öğrenci gibi sokağa girdim ve "Ace ! " diye bağırdım. Kadın bana baktı. Şoka girmiştim resmen. Kadının kıpkırmızı gözleri ve yüz hatları bir kurdun yüzü gibiydi. Kadın her şeye benziyordu aslında. Bana doğru yöneldi. Ben ise hareket etmiyordum. Eğer saldırsaydım yanlış bir şey yapabilirdim. Kaçarsam da Andy'i parçalardı. Ben bunları düsünürken Andy canavara saldırmıştı bile. Fakat canavar onun saldırdığını sezmişti ve bir anda Andy'e döndü. Ben hala Andy'nin talimatını bekliyordum. Andy "Hadi saldır ! " dediği zaman yüksek sesle bir savaş narası attım ve kadının üzerine saldırdım. Kadının pençeleri ve kanatları çıktı. Aslında bedeninde sayısız değişiklik oluyordu ama hepsini göremiyordum. Canavarlarla savaş dersini hatırlamaya çalıştım. Evet , bu kadın bir empusaydı. Eldivenlerime kılıç olmalarını söyledim ve canavara saldırdım. Andy ile tek bakışta anlaşmıştık. Phobos ile savaşta yaptığımız gibi yapacaktık yine. Ama bu sefer ben empusanın dikkatini dağıtacaktım , o ise bitirici vuruşu yapacaktı. Bu yüzden bütün gücümle saldırdım empusaya. Ace'nin görünmeden ve tek parça halinde empusaya saldırması gerekiyordu. Ve benim de tek parça halinde kalmam için çabuk olması gerekiyordu. | |
|
| |
Andrea Grace Harvey Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 609 Kayıt tarihi : 18/01/11
| Konu: Geri: Belamızı Bulduk. Paz Mart 13, 2011 12:25 am | |
| Roc'a saldırması gerektiğini söylediğimde hiç tereddüt etmeden savurmuştu kılıcını.Gerçekten çok cesurdu.Kadının kanatları ve pençeleri çıkmaya başladığında şaşkına dönmüştüm.Bunun ne tür bir canavar olduğunu bulmaya çalışıyordum.Bu bir empusaydı ! Kendimi toparladım ve empusanın saldırılarına karşı kendini korumaya çalışan Roc'a bakmaya başladım.Roc empusanın saldırılarını daha fazla engelleyemeyebilirdi.Roc'la bakışıp ne yapacağımızı belirlemeye çalışıyorduk.Benim düşündüğüm şeyi düşünüp düşünmediğinden emin değildim ama benim stratejim belliydi.Roc empusayı oyalayacaktı ben ise saldıracaktım.Roc kılıçlarını savurmaya devam ederkenj arkadan sessizce empusaya doğru yaklaştım ve fevri bir hamle yaptım.Empusa ne yapacağımı önceden anlıyor gibiydi.Hemen arkasına dönmüştü ve kılıcımı fırlatmıştı.Arkamda yere düşmüş olan kılıcıma bakarken ne yapacağımı düşünüyordum.Empusa artık tüm dikkatini bana vermişti.Belki özel gücüm işe yarayabilirdi.Kırmızı gözleriyle beni yemek istercesine bakan empusaya ürkek bir şekilde baktım.Bir yandan geri geri yürüyerek kılıcıma yaklaşmaya çalışıyordum.Bir yandan da empusayla göz teması kuruyordum.Empusaya iyice odaklandığıma karar verdiğimde ''Dur ve benden uzaklaş !'' diye bağırmaya başladım.Bunu tekrarlayıp duruyordum.Roc özel gücümü keşfettiğimde kampta değildi.Yani ne yaptığımdan habersiz olmalıydı.Şaşkın bakışlarıyla beni ixzleyen Roc hareketsiz bir şekilde duruyordu.Empusayı etkim altına aldığımda geri geri yürüyordu.Gücümün etkisi bitmeden önce hızla kılıcımı aldım ve kendimden emin bir şekilde koşarak kılıcı empusanın göğsüne batırdım. | |
|
| |
Marcus L. Stanislaus Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 2117 Kayıt tarihi : 07/02/11
| Konu: Geri: Belamızı Bulduk. Salı Mart 15, 2011 6:52 am | |
| Bu empusayı Athena'nın yarattığını düşündüm bir an. Ben empusayla savaşırken Ace arkadan yaklaşıyordu. Fakat empusa Ace'nin yaklaştığını anladı ve bana bir şey yapıp arkasını döndü. Hareket edemiyorum , bağıramıyordum. İçimde dehşet bir enerji birikmişti. Empusa Ace'ye doğru yürüyordu fakat ben kımıldayamıyordum bile. Ace empusayla konuşmaya başladı. Onu geri gitmeye zorluyordu. O an benim bile içimden geri gitmek geliyordu. Ace sanki ... sanki empusanın beynine giriyordu. Empusa geri geri giderken Ace de kılıcını aldı ve empusanın kalbine sapladı. Empusa toza dönüşmeden önce bir çığlık attı. Kendime gelmiştim fakat Ace çok korkmuştu. Yüzlerimiz kireç gibiydi. Çünkü ikimiz de gerçekten çok korkmuştuk. Olanları anlamıyordum. Ace'yle birkaç aydır görüşmüyorduk ve şimdi görüştüğümüzdeyse peşimize bir empusa takılıyordu. Ace'ye dönüp "Daha normal bir buluşma ayarlayabilirdik. Ne bileyim , hamburger yerdik veya sinemaya gidebilirdik." dedim. "O zaman da melez olmamızın bir anlamı kalmazdı herhalde. Yardıma geldiğin için sağol ; fakat daha fazla konuşmadan buradan ayrılsak iyi olacak." Ace'yle beraber birkaç sokak ilerledik ve konuşmaya başladım. "Tanrılar aşkına Ace ! Manhattan'dasın ve bunu bana söylemedin ha ? Neyse , en azından şimdi bir şeyler düşünebiliriz." dedim ve bir kafeye girdik. İki tane espresso sipariş edip beklemeye başladık. Başımızın yine derde gireceği belliydi. | |
|
| |
Andrea Grace Harvey Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 609 Kayıt tarihi : 18/01/11
| Konu: Geri: Belamızı Bulduk. Salı Mart 15, 2011 8:23 am | |
| Empusa sorununu halletmiştik.Manhattan sokaklarında endişeli bir şekilde ilerliyorduk.Roc onu daha önce aramadığım için bana sitem ediyordu.Haklı sayılabilirdi.Sonuçta birkaç haftadır Manhattan'daydım ve onu sadece başım derde girdiği için aramıştım.Gözlerimi ondan kaçırarak yürümeye devam ediyordum.Sonunda bir kafeye girdik.Ne içeceğimizi Roc'un tercihine bırakırken kendimi sandalyelerden birine atmıştım.Oturunca ne kadar yorulduğumu daha çok anlamıştım.Kendimi toparlayarak Roc'un elindeki espressoyu aldım.Masaya koyduğum bardağa bakarken Roc sessizliği bozdu ve ''Ee neler yapıyorsun beni aramayalı ?'' dedi.'Beni aramayalı' lafını öyle vurgulamıştı ki bana alındığı her halinden belliydi.Yine de hayatımı kurtarmıştı.Ona bir özür ve teşekkür borçluydum.Lafı kıvıra kıvıra ''Özür dilerim.Biliyorum hiç aramadım.'' dedim.Roc sinsice güldü ve ''Athena çocukları özür dilemekten nefret ediyor değil mi ?'' dedi.Beni güldürmeyi başarmıştı yine.Yüzümdeki gülümsemeye engel olamadım bile ''Ne alakası var yahu ?'' dedim.Roc gülmeye devam ediyordu.Uzun süre konuşmuştuk.Roc Manhattan'da bulunduğu sürede neler yaptığını, hayatındaki son gelişmeleri, kısacası her şeyi anlatmıştı bana.Ben de zevkle onu dinliyordum.Kolumdaki saate bakıp gözlerimi fal taşı açtım ve ''Artık gitsek iyi olur.'' dedim.Roc yüzünü buruşturarak ''Bu kadar erken mi ?'' dedi.Hayır anlamında başımı iki yana salladım ve ''Sadece kafeden çıkalım anlamında söylemiştim.'' dedim.Roc tekrar gülümsedi ve ''Ben hesabı ödeyip geleyim.'' dedi.Aslında itiraz edecektim ama böylesi daha iyiydi.Kafeden çıkarken hala konuşuyorduk.
| |
|
| |
Marcus L. Stanislaus Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 2117 Kayıt tarihi : 07/02/11
| Konu: Geri: Belamızı Bulduk. Salı Mart 15, 2011 8:39 am | |
| Kafede espressolarımızı içerken biraz sohbet etmiştik. Benden özür dilemişti mağdur bir şekilde. Her zamanki şakacı - tamam , belki biraz da gıcık - halimle "Athena çocukları özür dilemekten nefret ediyor değil mi ?" diye sordum. Beraber gülüyorduk tekrar. Yine eski Ace ve Roc olmuştuk bir anda. Ace saatina baktığında gözleri büyümüştü. İçimden "Umarım yine bir şey olmamıştır." diye geçirirken "Artık gitsek iyi olur." dedi. Şaşırmıştım biraz. Saat daha erkendi. Fakat kafeden çıkmak istediğini söyledi. Beraberce çıktık kafeden. Birkaç sokak ilerledik ki Ace'ye "Sinemaya gidelim istersen , güzel filmler varmış." dedim. "Tamam o zaman , buralarda sinema vardır herhalde." "Hemen şurada bir tane var aslında." dedim ve karşımızdaki sinemayı gösterdim. Asıl amacım sinemaya girince canavarları gözetlemekti. Dışarıda güvende değildik. Ace'yi tek başına bırakamazdım ve eğer ailelerimizin yanına gidersek onlar da tehlikede olurdu. Sinemaya girip rastgele bir komedi filmine bilet aldık. Salona girip oturduk ve film başladı. Ace sinemayı izlerken ben gizlice etrafı gözetliyordum. Çok garipti fakat görünürde hiçbir şey yoktu. Ne kırmızı renkli empusalar ; ne de onların dönüştüğü çılgın öğretmen veya avukat tipli kadınlar. Ben de kendimi filmin akışına bırakmıştım. Gayet komik bir filmdi aslında. Ama Ace'yle daha komiklerini yaşamıştık. Mesela kendi bulduğumuz mağarada abur cubur savaşı yapmıştık. Veya Gateway Kemeri'nden atlamışlığımız da vardı. Bunlar aklımdan geçiyordu ama hiç istemediğim bir şey oldu. Ace ile dehşete kapılmamıza neden olacak bir şey.. Ace'nin cep telefonu çalıyordu. Bu sınırsız canavar ve üstümüze "Hey , bizler meleziz. Hadi gelip bizi akşam yemeği yapın !" yazan bir t-shirt giymek gibiydi... | |
|
| |
Andrea Grace Harvey Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 609 Kayıt tarihi : 18/01/11
| Konu: Geri: Belamızı Bulduk. Salı Mart 15, 2011 8:59 am | |
| Roc'un sinemaya gitme önerisi gerçekten iyi olabilirdi.Kampta geçirdiğim o kadar zamandan sonra bir anlık olsa bile Manhattan'da kendimi normal bir insan gibi hissetmek iyi gelmişti bana.Hemen kafenin karşısındaki sinemaya girerek yine Roc'un seçtiği bir filme girdik.O an aklımda hiçbir şey yoktu.Ne bir sorun, ne bir endişe, ne bir korku...Roc'la eskisi gibi takılmak onun ne kadar eğlenceli birisi olduğunu tekrar hatırlatmıştı bana.Arada bir Roc'a baktığımda onun etrafı gözledğini fark etmiştim.Sanırım peşimizde hiçbir canavar olmadığından emin olmak istiyordu.Onun ne yaptığına bakmayı bırakıp tekrar filmi izlemeye başlamıştım.Klasik bir komediydi.Her ne kadar biraz salakça olsa da yine de izlenebilecek dereceydi.Roc da sonunda etrafa bakmayı kesip kendini rahat bırakmıştı.Onun da biraz normal olmaya ihtiyacı vardı.
Yaklaşık yarım saattir yüzümdeki tebessümle filmi izliyordum.O an asla ama asla olmaması gereken bir şey oldu.Telefonum son ses çalmaya başlamıştı.Elim ayağım birbirine karışmıştı.Roc da ayağa kalkıp bağırmamak için kendini zor tutuyor gibiydi.Herkesin bize bakması ve rezil olmamız bir yana bu resmen canavarlara bir akşam yemeği çağrısıydı.Hemen büyük bir telaşe içinde çantamdaki onca şey arasından telefonumu bulup kapatmaya çalıştım.Telefonumu kapatır kapatmaz derin bir iç çektim ve bize yargılayıcı gözlerle bakan insanlara 'ne var' bakışımla bakmaya başladım.Roc beni kolumdan sıkıca tutarak ''Gitsek iyi olur.'' dedi.Haklıydı.Böyle bir hatayı nasıl yapabilmiştim ki ? Sanırım Roc'u aradığım zaman açık bırakmış olmalıydım.Kendimle beraber onun da başını derde soktuğum için sinirliydim.Çantamı kaparak sinemadan koşar adımlarla çıktım.Roc sinemanın önüne kadar benden on adım önde yürümüştü.Kollarını bağdaştırıp bana gözlerini devirerek baktı.Kızdığını anlayabiliyordum.''Ne ? Seni aradığımda unutmuşum işte.Bir empusa üzerime doğru yürürken telefonu kapatmak aklıma gelmedi.'' dedim hafif sinirli bir sesle.Hala kendimi haklı çıkarmaya çalışıyordum.Athena'nın çocuğu olmamdan kaynaklanan bir refleksti bu.Roc dudağını ısırıp bana bakıyordu.''Tamam şu anda bunu tartışmaya gerek yok.Herhangi bir yaratığa yem olmadan önce gitsek iyi olur.'' dedi ve yürümeye başladı.Kendimi toparlayarak arkasından koşmaya başladım.Manhattan'da sağ kalabilmenin o an aslında ne kadar da zor olduğunu fark ettim. | |
|
| |
Marcus L. Stanislaus Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 2117 Kayıt tarihi : 07/02/11
| Konu: Geri: Belamızı Bulduk. Cuma Mart 18, 2011 4:31 am | |
| Ace'nin telefonu çaldığında işimizin bittiğini anladım. İnsanlar bize kızgın gözlerle bakıyorlardı. Hiçbiri umrumda değildi. Başımız büyük bir beladaydı. "Gitsek iyi olur." dedim Ace'ye. Cevap bile vermeden hemen toplanmaya başladı. Bense suçlayıcı gözlerle ona bakıyordum. Aslında unutmuş olabilirdi ve bende canımı seve seve Ace için tehlikeye atabilirdim. Yaptığın yanlıştı ama yine de suçlayıcı bakışlar atmakta kararlıydım. O an göz göze geldik ve Ace 'Ne ? Seni aradığımda unutmuşum işte.Bir empusa üzerime doğru yürürken telefonu kapatmak aklıma gelmedi.'' dedi. Athena çocuğu yine savunmaya geçmişti işte , çok güzel. Fakat bu konuyu burada tartışamazdık çünkü başımız beladaydı. .''Tamam şu anda bunu tartışmaya gerek yok.Herhangi bir yaratığa yem olmadan önce gitsek iyi olur.'' Sinemadan çıkıp sokaklarda koşmaya başladık. Nereye gidecektik ki ? Evlerimize gidemezdik. Bu ailelerimiz için de tehlike demekti çünkü. Kampa gitmeye çalışırsakta varamadan canavarlara yem olurduk. Biraz koştuktan sonra durdum ve sakin olmaya çalıştım. "Tamam , şimdi şöyle yapacağız ; buralarda bir yerde bir çeşit çete olması gerekiyor. Bir melez çetesi. Bunu bir Nyks oğlundan duymuştum. Eğer buradalarsa canımızı kurtarabiliriz. Belirli bir zaman geçtikten ve bir taşıt bulduktan sonra da kampa geri döneriz." "Roc , bu yaptığımız çok tehlikeli. Hem bizim hem de o çocuklar için. Bir çetenin içine mi gideceğiz yani ? Biz öldürebilirler. Hem de sen bir Zeus ve ben de bir Athena çocuğuyum. Çok büyük bir koku yayıyoruz etrafa. Onların da canlarını tehlikeye atabiliriz." "Bunu göze almam gerekiyor Ace. Senin için... Ben yüzüklerim sayesinde havaya karışıp kampa varabilirim. Ama sen varamazsın. Çocuklarıysa tabii ki umursuyorum ama sen onların hepsinden daha önemlisin benim için. Sen benim dostumsun." dedim ve Ace'yi kolundan tutup koşmaya başladım. Tenha Manhattan sokaklarına doğru koşuyorduk. | |
|
| |
Andrea Grace Harvey Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 609 Kayıt tarihi : 18/01/11
| Konu: Geri: Belamızı Bulduk. Cuma Mart 18, 2011 4:54 am | |
| Aptal bir telefonu kapatmadığım için başımıza neler geliyordu ? Kendimi her ne kadar suçlu hissetsem de şu an bunu için zamanımızın olmadığını biliyordum.Nereye gittiğimizi bilmeden rastgele koşturuyorduk sokakta.Roc yavaşladı ve bana aklından geçenleri anlattı.Bir çeteye katılmak mı ? Bu herkes için çok tehlikeliydi.Özellikle benim telefonumun yaydığı sinyaller yüzünden boş yere zarar görebilecek insanlar ve melezler için.Ayrıca Leo'yu tehlikeye atmak istemiyordum.O ise benim hatam yüzünden canını bile tehlikeye atmaya hazırdı.O gerçek bir dosttu.Kararsız ve çaresiz bir şekilde kafamı salladım. ''Sanırım başka çaremiz yok ha ?'' dediğimde Leo'nun ne kadar endişeli olduğunu anlayabiliyordum.''Sanırım yok.'' dedi.
Uzun süre koşmuştuk.Leo'nun beni nereye götürdüğü hakkında bir fikrim yoktu.O ise ne yaptığını gayet iyi biliyor gibiydi.Önümde hızla koşan Leo'yu durdurarak ''Artık dinlenelim.Daha fazla koşamayacağım.'' dedim derin bir nefes alırken.Leo'nun buna ihtiyacı yok gibiydi ama gerçekten kötü görünüyor olmalıydım ki önerimi kabul etti.Yere oturdum ve kendimi toparlamaya çalıştım.Leo hala endişeliydi.Durmadan etrafını kontrol ediyor, bizi akşam yemeği yapmak isteyen bir canavar olup olmadığından emin olmak istiyordu.Yavaş yavaş doğrularak ayağa kalkan Leo ''Artık gidelim.'' dedi.Gerçekten çok paranoyak bir yapısı vardı.Beni korumak isteyişini anlıyordum ama kampa ondan önce gelmiştim.Uzun süredir de eğitim alıyordum.Yani bir canavara karşı kendimi savunabilecek kadar tecrübem vardı.Ona içten içten sinirlensem de ona kızmaya hakkım yoktu.Sıkıntılı bir şekilde iç çektikten sonra bir ileri bir geri giderek volta atan Leo'ya sakin bir şekilde ''Seni takip ediyorum o zaman.'' dedim.Benden on adım önde olan Leo'nun arkasından yürürken bir melez çetesini bulmak için çok fazla koştuğumuzu düşünüyordum. | |
|
| |
Marcus L. Stanislaus Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 2117 Kayıt tarihi : 07/02/11
| Konu: Geri: Belamızı Bulduk. Cuma Mart 18, 2011 6:05 am | |
| Çetenin olduğu yeri arıyordum fakat şansım yaver gitmemişti. Bayağı gezmiştik ve hep hareket halinde olduğumuz için canavarlar bizi bulamıyordu. Fakat bunu devam ettiremezdik. Ace çok yorulmuştu ve durmak istedi. Bir yere oturduk ve dinlenmeye başladık. Gözlerim dört dönüyor ve canavar arıyordu. Beni bir canavarın öldürmesi zordu ama Ace için endişeleniyordum. Bir an için onun benden daha tecrübeli olduğu gelmişti aklıma. Ama yine de onun için endişeleniyordum. Gitmemiz gerektiğini söyledim. O çeteyi mutlaka bulmalıydık , yoksa ölüm fermanımızı imzalardık. Ace bana sinirli bir bakış atıp ayağa kalktı. Bu sefer koşmuyorduk fakat yine de hızlı tempo yürüyorduk. Arka sokaklardan birine daldığımızda yer simsiyah bir toz gördüm. Elimle dokunduğumda korktuğum şey başımıza gelmişti. Bu canavar tozuydu. Bir canavar buraya gelmişti. Ace'ye dönüp "Hadi , bu taraftan. Çabuk !" dedim ve koşmaya başladık. Ace artık soru sormayı bile unutmuştu. İçinden "Bu dedektifçilik nereden çıktı ki şimdi ?" dediğini hayal edebiliyordum. Ama bunu onun iyiliği için yapıyordum. Dakikalar boyunca koştuk ve bir çocukla karşılaştık. Tahminen 13 yaşlarındaydı. Yanına tam yaklaşıyordum ki kılıcını çekip bana savurdu. Çok ani bir hamleydi ve muhtemelen karnıma doğru geliyordu. Havaya dönüştüm ve - babamın verdiği yüzük sayesinde havaya dönüşebiliyorum - çocuğun arkasına geçtim ve diz kapağının arkasına sert bir tekme attım. Çocuk yere düştü. "Saldırmaya gelmedik seni geri zekalı ! Bizi çetene götür , yardımınıza ihtiyacımız var." | |
|
| |
Andrea Grace Harvey Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 609 Kayıt tarihi : 18/01/11
| Konu: Geri: Belamızı Bulduk. Cuma Mart 18, 2011 11:36 pm | |
| Leo'nun nereye gittiğini bildiğini zannediyordum ama o da afallamış gibiydi.Farklı yollara saparken tereddüt ediyordu.Ben ise arkasından hiçbir şey demeden onu takip ediyordum.Leo yine yol değiştirerek farklı bir yere girdi.Yaklaşık iki üç adım ilerledikten sonra Leo tereddütle yere eğildi ve parmağını yere sürdü.Ne yaptığını anlamamıştım.Biraz daha yaklaştığımda ise yerdeki siyah tozu gördüm.Canavar tozu.Bu iş git gide daha da tehlikeli hale geliyordu.Leo çömeldiği yerden hızla kalkarak "Hadi , bu taraftan. Çabuk !" diye bağırıp tekrar koşmaya başladı.İyice sinirlenmeye başlamıştım.Uzun zamandır koşuyorduk ve ne bir yere ulaşabilmiştik ne de bir çete falan görmüştük.Yine de metanetimi koruyarak derin bir nefes aldım ve hızlı bir şekilde koşan Leo'nun arkasından gitmeye başladım.Yaklaşık yirmi dakikaya yakın koşmuştuk.Bacaklarımdaki her kas alev alev yanıyor gibi hissediyordum.Kısa bir süre sonra karşımıza bir çocuk çıktı.13-14 yaşlarında bir erkek çocuğu.Leo koşmayı bırakıp çocuğa doğru yaklaşmaya başladı.Çocuk fevri bir hareketle kılıcını çıkardı ve Leo'ya doğru savurdu.O an nefesim kesilmişti sanki.Korkudan kapattığım gözlerimi açarak Leo'ya bir şey olmaması için dua ediyordum.Leo ise babası Tanrı Zeus'un verdiği yüzük sayesinde olacak ki havaya karışıp çocuğun arkasına geçmişti bile.Basit bir hamleyle çocuğu yere devirdikten sonra kılıcını çocuğun boğazına dayayıp "Saldırmaya gelmedik seni geri zekalı ! Bizi çetene götür , yardımınıza ihtiyacımız var." diye bağırdı.Leo'nun yanına koşarak ''Sen iyi misin ?'' dedim.Leo çocuğun boğazına dayamış olduğu kılıcı çekti ve ''İyiyim.'' dedi.Daha sonra tekrar çocuğa döndü ve ''Kalk hadi !'' diye bağırdı.Leo artık çok sinirlenmiş görünüyordu.Bu durumdan da sıkılmış olmalıydı.Çocuk yere düşürmüş olduğu kılıcına uzanmaya çalışırken Leo tekrar kılıcını çocuğun boğazına yaklaştırdı ve ''Aklından bile geçirme.'' dedi beni bile korkutan ses tonuyla.Çocuk yavaş yavaş doğrulup ayağa kalkmıştı.Üzerindeki tozları temizlerken Leo çocuğu konuşturmaya çalışıyordu. ''Evet konuş bakalım, melez çeten nerede ?'' Çocuk gözlerini kaçırarak hala üzerini temizliyor gibi yapıyordu.''Neyden bahsettiğini bilmiyorum.'' dediğinde Leo'nun yüzünde şimşekler çakıyordu sanki.Leo tekrar kılıcına davranırken elimle onu engelledim ve ''Ben hallederim.'' diyerek çocuğa doğru yaklaştım.Göz teması kurmaktan kaçınan çocuğun başını kaldırdım ve gözlerinin tam içine bakmaya başladım.Henüz özel gücümü kullanmaya başlamamıştım, sadece çocukla iletişim kurmaya çalışıyordum.''Adın ne senin ?'' dedim tatlı bir ses tonuyla.Çocuk söyleyip söylememekte kararsızdı ama ''Matt.'' dedi sonunda.Yüzümdeki gülümsemeyle çocuğu yumuşatmaya çalışırken ''Peki ala Matt, senden bir şey istiyorum.Şu an çok zor bir durumdayız ve yardımın olmadan kurtulamayabiliriz.'' dedim çocuğu ikna etmeye çalışarak.Matt'ten cevap bekliyordum ama çocuk tekrar susunca ''Bizi melez çetesine götürmen gerekiyor.Ne istersen veririz, para, drahmi...'' dedim.Matt başını eğdi ve yine sustu.Anlaşılmıştı, bu iş böyle olmayacaktı.Matt'in çenesini tuttum ve başını yukarı kaldırdım.Yeterince iyi bir şekilde göz teması kurunca ''Bizi melez çetene götür.'' diye Matt'i etkilemeye çalıştım.Artık pratik kazanmıştım.Bunu bir kere söylediğimde Matt özel gücüm etkisinin altına girmişti bile.''Sizi melez çeteme götüreceğim.'' dedi robot gibi çıkan sesiyle.Önümüzde ilerlemeye başlayan Matt'i takip ediyorduk. | |
|
| |
Marcus L. Stanislaus Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 2117 Kayıt tarihi : 07/02/11
| Konu: Geri: Belamızı Bulduk. C.tesi Mart 19, 2011 12:03 am | |
| Kılıcımı çocuğun boğazına dayayıp onu konuşturacaktım. Ne yazık ki çocuk konuşmuyordu ve ben gerçekten çok sinirliydim. Eğer babamın verdiği yüzük olmasa şuan ölmüş olacaktım. Ben çocukla konuşurken çocuk tekrar kılıca davrandı ve artık sinirlerim patlama noktasına gelmişti. Kılıcımı çocuğun boğazına dayadım ve bağırmaya başladım. O kadar sinirliydim ki bedenimdeki ısı düştü ve kulaklarım uğuldamaya başladı. Böyle giderse büyük bir şimşek yaratacaktım ki bunun olmasını da istemiyordum. Ace "Bırak çocuğu , bunu ben hallederim." dedi ve çocuğa yaklaştı. Ben o sırada babamın şimşeğinden yapılma kılıcımla oyalanıyordum ve onlarla pek ilgilenmiyordum. Sadece Ace çocuğa para falan teklif ediyordu işte. Fakat sonra çocuk bizi çetesine götüreceğini söyledi. Çocuğu yakasından tutup kaldırdım."Haydi , düş önüme." dedim ve ilerlemeye başladık. Çocuk öyle yerlerden geçti ki "Eğer tek başıma arasaydım senelerce burayı bulamam." dedim içimden. Canavarlar bile burada yollarını şaşırıyorlardır. Acaba bu çocuklar neden kampa gelmemişlerdi ? Aslında bunlar önemli değildi. Sadece Ace ile bir süre burada kalıp sonra da kampa dönecektik. Çocuk önümüzden giderken bir anda durdu ve koşmaya başladı. İşte şimdi çok sinirlenmiştim. Ace "Leon dur , yapma !" diye bağırdı fakat yine de sinirimi bastıramadım. Yanıma şimşekler iniyordu çocuğu kovalamaya başladım. Ace de arkamdan koşuyordu. Çocuk hızlıydı gerçekten ama sinirden şimşekler çaktırmakta olan bir Zeus çocuğu kadar hızlı değildi. Çocuğu yakaladım ve yere düşürdüm. Çocuk yine kılıcına davrandı ama yeterince hızlı değildi. Havaya dönmeden önce suratına bütün gücümle bir tekme patlattım ve tam yumruklamaya başlayacakken Ace tuttu beni. "Leon , ona ihtiyacımız var. Muhtemelen yol da az kalmıştır." dedi ve biraz olsun sakinledim. Çocuğun ağzından kan geliyordu ve muhtemelen burnu kırılmıştı. Ama canavarlar da peşimizdeydi ve zamanımız azdı. Birkaç dakika yürüdük ve depo gibi bir yere geldik. İçeride yaklaşık otuz tane çocuk vardı. Lider görünümlü olan çocuğa bakıp "Biz Nyks çocuğu Allen'ın dostlarıyız. Sizden yardım istemeye geldik." dedim. | |
|
| |
Andrea Grace Harvey Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 609 Kayıt tarihi : 18/01/11
| Konu: Geri: Belamızı Bulduk. C.tesi Mart 19, 2011 1:00 am | |
| Çocuk özel gücüm altında ilerliyordu.Gücümün etkisi azalmadan önce ulaşmamız gerekiyordu.Yaklaşık 20 dakikadır yürüyorduk, artık dayanacak gücümün kalmadığını hissediyordum.Ayrıca o kadar karışık yerlerden geçiyorduk ki Deadelus'un Labirenti'ne girdiğimizi sanıyordum.Leo'yla arkada hiç konuşmadan yürürken Matt bir andan koşmaya başladı.İşte bunun olmaması gerekiyordu.Özel gücümün etkisinden çıkmıştı ve bizi hiç bilmediğimiz bir yerde ortada bırakmış koşuyordu.Leo o kadar sinirlenmişti ki resmen burnundan soluyordu.Koşmaya başladı ve ondan bayağı önde olan çocuğa yetişmişti neredeyse.O kadar hızlı koşuyordu ki neredeyse uçacaktı.O an yerimden zıplamama neden olacak bir şey oldu ve Leo şimşek indirmeye başladı.Gerçekten sinirlenmiş olmalıydı.'O şimşeklerden biri umarım benim kafama düşmez' diye düşünürken Leo'yla Matt'in arkasından koşmaya başladım.Artık iyice yorulmuştum.Bugün uzun zaman boyunca koşmuş ve özel gücümü iki kere kullanmıştım.Leo'ya iyice yaklaştığımda onun çocuğu yere düşürmüş olduğunu gördüm.Çocuk kendini savunmak için kılıcını almaya çalışıyordu ki o an Leo'nun tekmesiyle tanıştı.Öyle sert bir tekme atmıştı ki çocuğun suratı dağılmıştı.Çok salakça ve fevri bir şekilde hareket ediyordu.Böyle kabadayı gibi sinirlendiği herkese tekme atamazdı.O çocuğa ihtiyacımız olabilirdi.Bir tekme de ben yememek için olabildiğince sakin bir ses tonuyla "Leon , ona ihtiyacımız var. Muhtemelen yol da az kalmıştır." dedim.Leo bir şey demeden çocuğa saldırmayı kesti ve kolundan tutup onu ayağa kaldırdı.Çocuk bizi depo gibi bir yere getirmişti.Deponun sürgülü kapısını itekleyip açtığında içeride yaklaşık otuz tane çocuk olduğunu gördüm.Leo hiç zaman kaybetmeden "Biz Nyks çocuğu Allen'ın dostlarıyız. Sizden yardım istemeye geldik." dedi.Hepsi birden ayaklanmışlardı.Ne yapacaklarını kestiremiyordum.Üzerimize mi saldıracaklardı yoksa bize sarılacaklar mıydı ? İlk tahminim doğru çıkmıştı.Kimse bir şey demeden sessizce durdu ve kılıçlarını kaldırdılar.Depodaki kılıç şakırtısından başka hiçbir ses yoktu.Hemen araya girdim ve ''Hey hey ! Yavaş olun biraz, sadece yardıma ihtiyacımız var.'' dedim.Ben ellerimi havaya kaldırmış 'durun, yapmayın' diye bağırırken içlerinden biri kılıcını Leo'ya doğru savurmuştu bile.Leo hiçbir şey olmamış gibi kolundaki kesiğe baktı ve ''Bunu fena ödeyeceksin dostum.'' diyerek havaya karıştı.Belki on kişi olsalardı onları tek başına alt edebilirdi ama şu anki durumda bu imkansızdı.Özel gücümü kullanmayı düşünürken artık bunun için yeterince gücüm olmadığını fark ettim.Bunu yapmak beni tüketiyordu.Leo hepsinin aklını karıştırırken ben de Athena'nın verdiği yüzüğe baktım ve hafifçe ovuşturduktan sonra parlayan zümrüt taşlarını görüp harekete geçtim.Bir elimde sıkıca tuttuğum kılıcım vardı.Diğer elimle de düşmanlarıma dokunarak onların aklını karıştırmaya çalışacaktım.Bu kargaşada bunu yapmak daha da kolay olacak gibiydi.Leo onları oyalarken hepsine tek tek dokundum.Amacım onları öldürmek değildi sadece onları ikna etmeye çalışacaktım.Gerçi Leo benimle aynı düşüncede değil gibiydi.Kılıcını kullanmaktan hiç çekinmiyordu.Aralardan geçerek depodaki herkese dokunmayı başarabilmiştim.Hepsi yüzüğün gücünden etkilenerek bana bakıyorlardı.Yüzük kimdeyse ona bakarlardı çünkü.Leo hala onlara saldırıyordu.Artık sinirlenmiştim ve ''Aptalca davranmayı bırak artık ! Onları öldüremeyiz !'' diye bağırdım.Leo birden yanımda belirdi.Bana hırçın gözlerle bakıp ''Tamam o zaman.Bir dahakine bırakırım onlar bizi öldürsün.'' dedi.Savunmaya geçerek ''Ne yani yolumuza çıkan herkesi öldürmemiz mi gerekiyor ? Artık sakinleş ve şimşekler indirmeyi bırak.Biraz mantıklı davranmanın tam zamanı.'' dedim.Leo dişlerini sıkıyordu.Çok sinirlenmişti.''Tamam.'' dedi.Pür dikkat bana bakan melezlere bakarak ''Şimdi ne yapıyoruz ?'' dedim.Leo da benim gibi karşımızda duran melezlere bakıyordu.Bir planı olsa iyi olurdu çünkü ben resmen tü-ken-dim. | |
|
| |
Marcus L. Stanislaus Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 2117 Kayıt tarihi : 07/02/11
| Konu: Geri: Belamızı Bulduk. C.tesi Mart 19, 2011 9:46 am | |
| Melezlerin kaldığı yere girip Allen'ın dostları olduğumuzu söyledikten sonra çocuklar ayağa kalktılar ve kılıçlarını çektiler. Böyle bir şeyi beklemiyorduk. Çocuk kılıcı bana savurdu ve kolum kesildi. Fazla acımamıştı ve kılıçta ilahi bronzdan bile değildi. Fazla kesin bile değildi... "Bunu fena ödeyeceksin dostum." dedim ve havaya karıştım. Bir anda ortalık mahşer yerine döndü. Havaya karışıp çocuğun arkasında tekrar biçimlendim ve kılıcı ucundan kabzasına kadar çocuğun göğsüne sapladım. Bu çocuk liderleri olmalıydı. Fakat çocuklar liderlerinin öldüğünü göremeyecek kadar sinirliydiler. Ace çocuklara bir şey yapıyordu ve çocuklar durup Ace'ye bakıyorlardı. Bende hipnotize olmayan çocukları yaralıyordum. Öldürmek çok ağır bir cezaydı çünkü. Fakat en sonunda yüreğimi ağzıma getiren bir şey oldu. Yaraladığım bir çocuk kalktı ve kılıcına sarıldı. Fakat saldırdığı kişi ben değildim , Ace'ydi. Ace'nin arkası dönüktü ve çocukları hipnotize etmekle o kadar meşguldü ki çocuğu farketmedi bile. Gırtlağımı sökercesine bir savaş narası attım ve çocuğun üstüne saldırdım. Havaya dönüşüp çocuğun önüne geçtim ve bütün gücümle göğsüne tekme attım. Tekme Lit'in benim göğsüme attığı tekme kadar şiddetli olmasa da çocuk öksürükler içinde yere yığıldı. Aklımdaki tek düşünce o çocukları öldürmekti. Tam kılıcımı kaldırmıştım ki Ace onları öldürmemem gerektiğini söyledi. Sinirlenmiştim çünkü o çocuklar bizi öldürmeye çalışmıştı. Biraz düşündüm ve Ace'ye döndüm. "Bunlar Allen'ın çetesi değil..." | |
|
| |
Andrea Grace Harvey Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 609 Kayıt tarihi : 18/01/11
| Konu: Geri: Belamızı Bulduk. C.tesi Mart 19, 2011 10:14 am | |
| Ben bize saldırmakta olan melezleri etkilerken hiç ummadığım bir şey oldu.Arkamdan yaklaşan bir çift el beni bir anda sardı.Kolları o kadar güçlüydü ki bir anda olduğum yerde sabitlenmiştim.Çığlık bile atamamıştım.Zaten buna gerek de kalmamıştı.Melezin bana saldırdığını gören Leo gür bir sesle haykırıp fevri bir şekilde çocuğa öyle sert bir tekme atmıştı ki ben bile korkmuştum.Melezin beni sıkmasından dolayı kızaran kollarımı ovaladım ve nefretle melezlere karşı saldırıya geçen Leo'ya bunu yapmaması için bağırdım.Leo sakinleşip kısa bir süre bekledikten sonra "Bunlar Allen'ın çetesi değil.'' dedi.Buna gerçekten inanamıyordum.Onca zamanı ve onca enerjimizi boşuna harcamıştık yani.Bu gerçekten çok moral ve sinir bozucuydu.Bağırıp çağırmamak, bir şeyler kırmamak için kendimi zor tutuyordum.Derin bir iç çektim ve ''Şimdi ne yapacağız öyleyse ?'' diye sordum.Artık sabrım taşıyordu.Özel gücümü her kullanışımda daha fazla enerjim gitmişti ve ayakta durabilmekte bile zorlanıyordum.Leo karışan saçlarını düzeltti ve ''Sanırım yolu kendimizi bulmalıyız.'' dedi.Dişlerimi sıktım ve gözlerimi devirerek Leo'ya baktım.Ona kızmak istemiyordum.Tekrar sakinleşmeye çalıştım ve bütün bunların aslında benim yüzümden olduğunu tekrar fark ettim.Leo'nun kolunun üzerindeki kanı silerek ona sarıldım ve ''Sen çok iyi bir dostsun Leo.'' dedim.Her ne kadar artık sakinleşmiş olsak da bu peşimizde olabilecek canavarlar sürüsü ve resmen kaybolduğumuz gerçeğini değiştirmiyordu. | |
|
| |
Marcus L. Stanislaus Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 2117 Kayıt tarihi : 07/02/11
| Konu: Geri: Belamızı Bulduk. C.tesi Mart 19, 2011 10:46 am | |
| Çocukların Allen'ın çetesinden olmadığını söyledim Ace'ye. Bu beni de şaşırtmıştı. Demek ki başka çocuklar yeni bir çete kurmuştu. Ace derin derin iç çekti ve ''Şimdi ne yapacağız öyleyse ?'' dedi. Düşünmeye başladım ve şuan berbat göründüğümü düşündüm. Saçlarımı düzelttim ve Ace'ye yolu kendimiz bulmamız gerektiğini söyledim. Ace için bunca maceraya atılmak , ölüm tehlikesi geçirmek... Hiçbiri canımı sıkmıyordu. Ace arada bir bana öyle bir bakıyordu ki kesinlikle benden nefret ettiğini düşünüyordum. Ben sadece ona yardım etmek istiyordum oysa ki... Fakat Ace kısa bir süre içinde yine eski dostum Ace oldu ve bana sarıldı. Ben de ona sarıldım. Bir süre böyle kaldık ve yine eski günlerdeki gibi dosttuk işte. Bu durumda ölsem bile umrumda değildi. ''Sen çok iyi bir dostsun Leo.' "Sen de Ace. Sen de.." fakat mutluluğumuzu bozan bir şey oldu. Şeytani bir tıslama duymuştum. Ace'ye bakıp"Bu mutlu anı bozmak istemezdim ama sanırım artık gitmemiz gerek." dedim. Beni anladığını düşünüyordum ve kafa salladı. Oradan çıktık ve son sürat ilerlemeye başladık. Fakat dolaştıkça aynı yerlere geliyorduk. Ya da heryer aynıydı. En sonunda bunun böyle olmayacağını ikimizde anlamıştık. "Ace ben havaya dönüşüp buradan gidiş yolumuzu bulacağım. Lütfen burada kal ve kendini koru." dedim. Ace bana derin bir bakış attı ve havaya dönüşmemi izledi. Havaya dönüşmeyi size anlatamam. Hem kendinizi her şey gibi hissediyorsunuz. Hem de hiçbir şey gibi. Oldukça garip bir tanım aslında. Ama hava durumundayken bile aklım hep Ace'deydi. | |
|
| |
Andrea Grace Harvey Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 609 Kayıt tarihi : 18/01/11
| Konu: Geri: Belamızı Bulduk. C.tesi Mart 19, 2011 11:25 am | |
| Leo'nun planı benim açımdan tehlikeli olabilirdi.Ama kendi hatam yüzümden onu yeterince tehlikeye atmıştım.Artık ne olacaksa bana olsun diye düşünüyordum.Endişeli bir şekilde Leo'nun hava olmasını izlerken bir anda içim ürperdi.Korkutucu ve garip bir görüntüydü çünkü.Sanki moleküllere ayrılıyordu. Leo'nun kısa süre içerisinde dönmesi için dua ederken ben de canavarlara karşı önlem almaya başlamıştım.Kılıcımı sıkıca tutmaya başladım ve olduğum yerde durup etrafıma bakıyordum.Ortalık sakindi, şimdilik.İyice yorulduğumu hissederek temkinli bir şekilde olduğum yere çömeldim.Birazcık dinlensem benim için yeterdi.Sadece kendimi toparlamam gerekiyordu ayrıca sağ kalmam.Gözlerimin kapanmaması için kendimi zorluyordum.Uyumamak için tekrar ayağa kalktım ve etrafı kollamaya başladım.Tekrar yere oturup sessizliği dinlerken bir anda bu durum bozuldu.Uzaktan gelen nefes sesleri sanki geceyi deliyordu.Aniden yerimden doğruldum ve tereddütle etrafıma bakmaya başladım.Sesin geldiği yere doğru ilerlerken bu nefes sesinin bir insana ait olmadığını anlayabilmiştim.Kısa süren bir bekleyişten sonra karşıma çıkan cehennem tazısı tam da beklediğim bir canavardı.Hemen kılıcıma davrandım ve ona doğru saldırmaya başladım.Gücüm azalmıştı, bu nedenle hamlelerimi kolayca savuruyordu canavar.Bir pençe darbesiyle de kılıcımı düşürdükten sonra canavarın karşısında savunmasız olarak kalmıştım.Leo'nun beni kurtarma umuduyla beklerken bana doğru yaklaşan cehennem tazısından uzaklaşmaya çalıştım.Her ne kadar bitkin düşsem de özel gücümü kullanmaktan başka çare yoktu.Canavara odaklandım ve... | |
|
| |
Marcus L. Stanislaus Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 2117 Kayıt tarihi : 07/02/11
| Konu: Geri: Belamızı Bulduk. C.tesi Mart 19, 2011 11:51 am | |
| Yol çok basitmiş aslında. Sokaklar boyu dümdüz gittiğimizde çıkıyorduk buralardan. Yolu bulmuş olmanın sevinciyle çabucak Ace'nin yanına geri döndüm. Ace'yi gördüğümdeyse şoka uğramıştım. Ace yerde baygındı var bir cehennem tazısı onun üstüne geliyordu. Her şey üst üste geliyordu ve artık delirme noktasına gelmiştim. Yine de şok etkisinde kurtulup cehennem tazısına saldırdım. O kadar sinirliydim ki etrafımda şimşekler çakıyordu. Cehennem tazısı üstüme atladığında havaya dönüşmedim. Ace'yi yaralayan , belki de... Belki de öldüren bu canavarı kaçmadan haklamam gerekiyordu. Zaten o kadar sinirliydim ki hiç zor olmadı. Yaratığın ilk açığını yakaladığımda bütün gücümle kılıcı canavarın boynuna geçirdim. Ace'nin yanına gittiğimde hiçbir yarası yoktu. Vücudu çok fazla ısınmıştı ve çok fazla yorulduğunu düşünüyordum. O canavar iyi ki Ace'ye bir zarar vermemişti. Ace'yi iyileştirmem gerekiyordu fakat nasıl yapacağımı bilmiyordum. Hiç yapmak istemesem de açıp Ace'nin çantasını karıştırdım. Çantasında bir büyü kitabı vardı ve iyileştirme büyülerini aradım birkaç dakika. Bir de altin drahmi buldum çanta da ve bunu da aldım. Kampa nasıl gideceğimizi bulmuştum çünkü. İyileştirme büyülerinden telaşla en kolay gelenini söyledim ve Ace'nin alnına dokundum. Bu işe yaramış olacak ki Ace gözlerini açtı ve derin bir nefes aldı. Ace'yi kaldırdım ve kolunda tuta tuta Manhattan'ın içlerine kadar gittik. En sonunda kendimi tamamen hislerime bıraktım ve altın drahmiyi otoyola attım. Antik yunanca bir şeyler mırıldandıktan sonra beklemeye başladık. Önümüze tamamen dengesiz bir taksi belirdi. Taksiyi üç kadın kullanıyordu ve gördüğüme göre tek gözleri vardı. Onlara güvenmekten başka çaremiz yoktu ve Ace'yi kolundan tutarak arabaya bindirdim. Kadınlar arabayı o kadar dengesiz kullanıyorlardı ki az kalsın onlara benim kullanmamı teklif edecektim. Ace ise zaten yarı baygındı neredeyse. Stresli bir yarım saat sonunda kampa vardık. Ace benim omzumdan destek alarak yürüyordu ve kampa girdiğimizde yardımımıza hemen bir şifacı Apollon çocuğu geldi. Ace'yi onun ellerine ve kardeşlerine teslim edip kulübeme doğru yola çıktım. Yine bir maceramız da bitmişti işte... | |
|
| |
| Belamızı Bulduk. | |
|