Gözlerinden akan yaşlarla elini yanağına koydu.Burnu her ağladığı zaman olduğu gibi yine kıpkırmızı olmuştu.Hıçkırıklara boğulmamıştı.En azından henüz.Tokatla yanağında iz çıkmış mıydı merak etti.Yalvarır gözlerle annesine baktı.Öz babası olmayan bir adam ona tokat atmıştı ve annesi buna sessiz mi kalacaktı?Annesinin gözlerindeki nefreti görebiliyordu.Ne yani bunların hepsi yalnızca şarkı söylediği için miydi???Gözlerini yumdu.Masumca halıya ıraktığı göz yaşları kurumaya başlamıştı bile. "Sana diyorum!Bir daha şarkı söylenmeyecek!O berbat sesin evin her yerinde yankılanıyor!!!Okulda müzik derslerinden aldım.Evdeki piyanoyu gönderdim.Kurslarını iptal ettim.Yine de bıkmadın şu şarkı söyleme işinden!Ne biçim çocuksun sen?!Resim çiz bir şey yap....Şarkı söylemek de ne?!" Annesinin gözlerine bakarken işittiği bu sözleri çok da ciddiye almıyordu.Yalnızca annesinin karşı çıkmasını ve "Nasıl olur da sen benim kızıma tokat atarsın,ona bağırırsın" demesini bekliyordu.Titreyen dudakları ve çenesiyle kızaran yanağının acısını hissetmesi bir oluyordu.Dudakları her zamankinden daha pembe olmuştu.Büyük bir hayal kırıklığıyla annesinin sevgili kocasının omzunu tutuşunu izledi."Tamam hayatım.Çok haklısın.Artık ileri gitmeye başladı." Öz annesi bile ona bunları yapıyordu.Siyah mini eteğinin altındaki çıplak bacaklarını tamamlayan çıplak ayakları istemeyerek geriledi.Üzerindeki uzun dar mavi gömleği çekiştirdi. "Odama gidebilir miyim?" Gözleri ihanete uğramışça bakıyordu.Dudakları ise masumca titriyordu.Derin bir nefes aldı.Annesinin acıyarak ve küçümseyerek baktığı gözleri aklından çıkmıyordu."Odandan 2,5 ay boyunca çıkamayacaksın zaten.Ve herhangi bir şarkı duyarsam...İşte o zaman olacaklara kimse karışamaz." Zaten karışan yoktu ki.Ama bunu söylemeye cesaret bile edemiyordu.Yediği tokatın sızısı hala etkisini sürdüyordu.Kafasını salladı ve boylu boyunca cam olan pencerelerin bulunduğu villada merdivenlerden yukarı sürükledi kendini.Odasına girdi ve kapısını kilitledi.Çıplak ayaklarının parkelerde çıkardığı sesle cama yaklaştı.Ne kadar yüksekti?Atlarsa bir yerini kırabilirdi ama ölmezdi.Geriledi ve yatağına oturdu.Sonunda hıçkırıklara boğulmuştu.Babasını düşündü.Onu bırakıp giden babasını. "Şimdi yanımda olmalıydın baba.Kızıma vurmazsın demeliydin." Babasına söylediği sözlerle beyninde yankılanan müziğe kulak verdi.Huzur doluydu.Gözlerini yumdu.Kendini bıraktı.Yüzünde oluşan çarpık gülümsemeye aldırmıyordu.Kendini rüyaların içine atabilirdi.Kusursuz rüyalar.Üvey babanın olmadığı rüyalar.Annesinin ulaşamayacağı rüyalar.Babasının kollarına atılabileceği rüyalar.
"Hemen kalk yataktan.Gidiyorsun" Sesle irkildi ve kaybolan gülümsemesiyle yatağından kalktı.Az önce gördüğü rüya da neyin nesiydi.Bulutlar...Müzik.Şarkılar.Kafasını salladı. "Nereye?" Annesinin bavula eşyaları yerleştirdiğini gördü ve ayağa fırladı. "Hayır.Hayır beni nereye gönderiyorsanız göndermeyin.Anne lütfen.Senden başka kimsem yok.Söz veriyorum bir daha asla şarkı söylemeyeceğim söz veriyorum!" Annesi durmuştu.Başını geriye verdi ve derin bir nefes aldı. "Senden ayrılmak istediğimi mi sanıyorsun?Tatlım şarkı söylemenle gurur duyuyorum.Söylememeni istedim çünkü-Ah,lanet olsun devamını söyleyemem hayatım.Ama şunu bil.Şimdiye kadar ne yaptıysam zorunda olduğum için yaptım." Yere çökmüş kızın saçlarını okşadı ve alnına bir öpücük kondurdu.Ne demekti şimdi bu?Niye zorundaydı ki? "Anne ne demek şimdi bu.Lütfen bir açıklama yap..." Annesi zor durumda gibiydi.Bavulu bir süre bırakıp yatağa oturdu. "Bak-" Annesinin lafının kesilmesiyle kapıda beliren kalın sesin sahibinin gürlemesi bir olmuştu."Neden hala bavul toplanmadı.Artık bu kızı burada istemiyorum!" Kafasını kaldırmıştı.Biraz önce çöktüğü yerden kalktı.Annesinin gözlerinin içine baktı ve gülümsedi.Sanki her şey çok güzel olacak diyordu.Annesinin bu söyledikleri yine de içine kurt düşürmüştü.5 yıldır annesinden yardım bekliyordu ve bu ufacık açıklama kalbini yumuşatmayacaktı.Annesine istemediği bir öfke duyuyordu.
Taksiye bindirilmiş bütün binaları izlerken nereye gittiğini merak etmeden edemiyordu.Yanındaki bavula dönüp dönüp bakıyor,annesinin veda etmeye bile gelmeyişine gittikçe güceniyordu.Nereye gönderiyorlardı ki onu?Taksinin durduğu yerde şoföre baktı.Neydi bu şimdi?Bir ormanın önünde mi duracaklardı.Taksici kızın suratına baktı."Burası" dedi kızı ikna etmeye çalışırcasına.Ormana gönderip Hansel ve Gretel'cilik mi oynayacaklardı?Cadının evi neredeydi.Ve bir sorun vardı.Çaktırmadan yapılmış olması gerekmiyor muydu? "Şey benim hiç param-" "Merak etme küçük.Ailen ödedi bile.Şimdi in ve gözden kaybol.Daha çok işim var" Taksicinin sözleriyle taksiden inmişti.Bavulu yanındaydı.Ne yapacaktı.Bavulunu ters çevirdi ve üzerine oturdu.Geri dönemezdi.Nereye gidebilirdi ki?Nerede odluğunu bile bilmiyordu! "Hey.İçeri gelmen gerekiyor.Benden söylemesi.Burası biraz tehlikeli.Biz melezler-" Çocuğun yeşil gözlerine baktı.Göz göze gelmişlerdi.Ağlamaktan kızarmış olan mavi gözlerinin berbat göründüğüne emindi.Ama şu an bunun için endişelendiği için kendine tonlarca küfredebilirdi de. "Ben neredeyim?" Sesinin titrememesine çok çabalamıştı.Fakat pek başarılı değildi. "Şey..Sanırım uzun hikaye.Haydi.Takip et beni.Burada yeni bir melezi korumak için savaşırsam ölebilirim." Gülümsemesinin verdiği güvenle ayağa kalktı.Espriye gülemeyecek kadar şaşkındı.Bir kaç saat sonra öğrenecekleriyle hayatı tamamen değişebilirdi zaten.