Eduard'ın
üvey babası Mike ve annesi olan Arianna'nın malikanesi. Daha doğrusu tümü
üvey babasının olduğunu söylese daha iyi olurdu. Eduard, Paris'te doğdu fakat birkaç yıl sonra Kaliforniya'ya taşındılar. Böylece malikanenin yapımı başlamış oldu... Evet, zengindiler ve Eduard bunu söylemekten asla çekinmezdi. Malikanenin yapımı tamamlandığında Eduard beş yaşındaydı. Duvarlara kazınmış bir sürü simgeler dikkatini çekmişti tabii... ama üzerinde fazla durmamıştı. Oldukça büyük bir malikane olduğunu itiraf etmeliydi. Yeteri kadar kişi olmadığından birçok boş oda olurdu evde... Malikane, siyah ve sarı renkler üzerinde hakimiyet kurmuştur. Dıştan görünümü soluk sarı-beyaz içerisi ise sırf siyahtır. -Evet, ailesinin zevk anlayışı biraz(!) değişikti.- Eduard'ın malikanede daha keşfedemediği oldukça fazla yer vardır tabii. Melez kampına gittiği sıralar, kışları ailesinin yanına Kaliforniya'ya dönerdi. Bir görevde kaybolmasının ardından, ailesinin öldürüldüğünü öğrenince büyük bir şok yaşar. Artık mutlu olmak için bir sebebi yoktur. Lanet olası bir görevde kaybolmuş, geri döndüğünde ise sevgilisinden ayrıldığını ve ailesinin öldürüldüğünü öğrenmişti. Büyük bir ihtimalle içkiye başlama sebepleri ide bunlardı. Mutlu ve Neşeli Eduard'ın yerine daha çok karamsar Eduard gelmiştir. Malikaneye tekrar döndüğünde ise, yeni sahibinin o olduğunu öğrenir...
Elbette, fazlasıyla büyük bir malikanede tek başına yaşamak Eduard'ın tercihi değildi. Hatta bu düşünce bile onu korkutuyordu. Aslında tam olarak yalnız değildi. Yani, hizmetçileri saymazsak... Evet, Evin tarihini öğrendiniz. Daha yeni ama her neyse. İçine gelirsek... Dışı kadar muhteşem olan içerisi, labirent gibi. Eduard elinde harita olmadan malikanede dolaşması imkansız... Yemek Salonundan... odasına kadar gitmeyi nasıl başarıyor daha kendisi bile çözemedi. Söz açılmışken, odasına gelirsek... Ah, annesi ve
üvey babasının ölümünden sonra biraz değişiklik yaptı tabii... Odasını diğer boş odaları
yıktırarak dahada geliştirdi. Odasının fazlasıyla büyük olduğunu kabul ediyordu. Zaten fazla uğradığı yoktu artık bu malikaneye. Kışın artık kampta kalmaya başlamıştı ve kafasına estikçe malikaneye geliyordu ve büyük bir bölümünü odasında geçiriyordu. Evet, Eduard'ın aklına birilerini davet etmek dahi bir fikir gelmemişti. Zaten buna da fazla bir hevesi kalmamıştı. Odası bu kadar düzenli değildir. Yanlış anlaşılmasın...
x Eduard'ın diğer bir favorisi olan salon. Malikaneye ilk olarak girdiğinizde salonun bir bölümüne ulaşıyorsunuz. Aslında hala bu olayı tam olarak çözemedi, bu malikane labirent gibi! Üstelik yalnız yaşanınca inanın, daha felaket oluyor. Daha önce dediği gibi, Eduard'ın bu yer favorilerinden. Bir koltuğa oturup Sel ile yaşadıklarını ve ona ne kadar aşık olduğunu düşünmek içinde harika bir yer. Her ne kadar bu fikir saçma olsa da Eduard hala onu aklından çıkarmıyordu. Aslında, yalnızlık ona iyi geliyordu bile denebilir...
x Malikane'nin bahçesi fazlasıyla büyük. İlk fotoğrafta gördüğünüz gibi. Eduard'ın en sevdiği yer. Genelde düşünmek için çok güzel bir yerdir. Tam ortada bir süs çeşmesi vardır. Ailesinin tabiri ile, aşk çeşmesi. Adının çeşmenin ortasında ki kalp şeklinde bir taştan almıştır. Eduard, buraya gelmeyi gittikçe seyrekleştiriyor. Sanki ona diğer önceki sevgilisini hatırlatıyor gibi... Ee, burası çok sıcak mı oldu?
x Ve mutfak! Eduard'ın yavaş yavaş favorisi olmaya başlıyor. Buzdolabında, şarap ve biradan başka hiçbir şey yok. Evet, tuhaf bir durum ama Eduard şu sıralar içkiye kafayı takmış durumda. Mutfağı bara çevirdi resmen. Mutfağa ilk girdiğinizde dikkatinizi yerdeki içilmiş şarap şişeleri dikkatinizi çeker. Eğer bunları görürseniz, Eduard'ı da, bir sonra ki durağımız olan banyoda kusarken bulabilirsiniz.