Mark Hamill

Melez Kampı'na geleli 3-5 gün olmuştu ve derslikleri gördüğüm halde içeriye girmeye cesaret edememiştim.Ancak şimdi cesaretimi toplayıp girmeyi başarabilmiştim.Sınıfa kapıdan kafamı uzatıp gizlice baktım görünürde kimseler yoktu,o an merakıma yenik düşüp içeriye girdim etrafı dolaşmaya başladım o anda gözüme bir yay ilişti,yayın yanına gidip daha yakından inceledim çok beğenmiştim,yay sanki bana özel yapılmış gibi duruyordu.Yaya bakarken arkadan birisi:
-Çok mu sevdin? dedi.
Öyle bir irkildimki arkamda bulunan kitap yığınına çarpıp yere düştüm yanıma gelene bakmak için kafamı kaldırdığımda kardeşim Tiff'ikarşımda buldum.

Sabah sabah her zamanki gibi dersliklerin yolunu tuttum. Ok Atma Teknikleri Sınıfı'na varınca Yon'u ve Mark'ı konuşurken gördüm. Hemen içeri girdim ve konuşmalarına daldım. Mark okçuluk dersi alacaktı. Yon'a şirin gözükerek "Mark'a ben ders verebilir miyim?" diye sordum. Yon, Mark'a baktı. Mark "Evet, Tiff versin." dedi. Bunun üzerine Yon Mark'ı bana bırakarak gitti. Hemen kardeşimin koluna girerek onu antreman yerine götürerek "En iyi öğretmenle ders yapmaya hazır mısın?" dedim. İkimizinde kahkahaları tüm dersliklerde çınladı. Antreman yerine vardığımızda Mark bana "Ne yapacağız?" diye sordu. Onu hedef tahtasının 25 adım ilerisine götürerek "Buradan atışlara başlayacağız ama tabii ki önce tutuşu göstereceğim." dedim.

Kardeşimin bana bir şeyler öğretmesi biraz tuhaftı ama hıç takmadan duruş üzerinde çalışmaya başladık durmadan dik durmam gerektiğin söylüyordu.Bir şey anlamış değildim ama merakla ilk vuruşumla nereyi kıracağımı merak ediyordum.

Mark'a nasıl duracağını ve yay-ok takımını nasıl tutacağını gösterdim. Her şey tam gibiydi. Bunun için atışlara başlamaya karar verdim. Mark'a "Hadi kardeş. Hedef tahtasına işkence et." dedim. Mark hedef tahtasına baktı ve gülmeye başladı. Sanki söylediğim şey çok komikti. Tamam uzak bir nokta da olabilirdik ama o bir Apollon çocuğuydu. Mark sustu ve oku yayına gerdirdi. Sonra da atışını yaptı. Ok hedef tahtasına değmeden yanından geçti. Ona "Bu ilk atışın." dedim ve bir ok daha verdim. Mark bu okuda nişan alıp attı. Bu sefer hedef tahtasına gelmişti ama sadece ucundan. Yine de iyiydi.

Hedef tahtasını ucundan vurduğuma sevinmiştim daha yeni başladığım halde isabet ettirebilmiştim bir tane daha ok aldım yayımı gerdim atışımı tam yaparken arkadan birisi bir şey öttürünce okum diğer tarafa Tiff'in kafasına gitti Tiff son anda eğildi ve okum Büyük Ev'in camını kırdı ben Tiff'e masum masum bakarak Özür dilerim dedim.Ama arkamdan gülen kampçılar beni baya bir sinirlendirdiği için bunu masum bir halde söyleyemedim.

Mark'ın beni öldürmesine ramak kalmışltı. Eğer melez reflekslerim olmasaydı şimdiye ben ölmüştüm. Mark "Özür dilerim." dedi. Arkadan gülüş sesleri geliyordu. Bu halimize gülen melezlere döndüm ve "Ölmek istemiyorsanız kapayın çenenizi." diye bağırdım. Melezler hemen sustular ve işlerine geri döndüler. Ancak sürekli çaktırmadan bize bakıyorlardı. Mark özrünü tekrarladı. Ona sakin olmaya çalışarak "Önemli değil ama biraz daha dikkatli olmalısın. Ölebilirdim." dedim. Mark dikkatli olacağını söyledikten sonra Büyük Ev'in camına baktım. Cam kırılmıştı. Bu da ayrı bir sorundu. Büyük ihtimalle birazdan buraya Kheiron gelecekti.

Kheiron'un bize mutfak işi vermesinden korkuyordum ki bu korku elime bir ok alınca unutuldu yayı gerdim içimden kendi kendime Hadi Mark bunu yapabilirsin diyordum.Yayı bıraktım ok fırladı ve tahtanın üzerinde ortaya daha yakın bir yerde durdu Tiff bana Bu daha iyiydi dedi bir atış daha yapmak için okumu aldım yayı gerdim ve germeyi bırakıp oku attarak tam onikiye isabet etmesini sağladım.Tiff bana doğru baktı ve gülümseyerek Aferin Mark başarabileceğini biliyordum dedi.Bende ona gülümsedim acaba şimdi ne olacaktı.

Mark sadece birkaç atış sonrasında oku isabet ettirmeyi başarmıştı. Ee, o ne de olsa Apollon'un çocuğuydu. 25 adımı geçtik. Mark'ı hedef tahtasının 50 adım uzağına götürdüm. Yani bir öncekinin iki katı mesafesinden ok atmaya çalışacaktı. Mesafenin uzun olmasına rağmen Mark hiç aldırmıyordu. Atacağına o da ben de inanıyorduk. Mark okunu yayına gerdirdi ve atışını yaptı. Ok hedef tahtasına isabet etmemişti. Mark ofladıktan sonra bir ok daha aldı. Ona yapması gerekenleri söylemeye başladım. "Zihnini boşalt. Ok ve hedef tahtası dışında hiçbir şey dünşünme. Konsantre olmalısın." dedim. Mark dediklerimi uygulamaya başladı.

Zihnimi boşaltmak mı? Bir melezin yapacağı en zor şey aklım hala sorularla doluydu ama denemek lazım diye düşünürken konsantre olmaya çalıştım yayı gerdi Tiff arkamdan bana bakıyordu o an ne yapı ne edip atmam gerektiğini hissettim atışımı yaptım ve ok tahanın ortasıyla ucu arasında bir yerde durdu.2.atışım için hazırlandım attığım ok ilk attığım oka çarparak yere düştü 3.atışı yaparken buraya ilk geldiğimde kampa girmeden önce bana saldıran yartık gözümün önüne geldi ve oku nasıl attığımı bilmeden tahtanın ortasına bağırarak attım Tiff bana şaşkın bir halde bakarken bizi izleyen melezlerde bize bakmaya başladı herkes bize bakıyordu ne yapıcağımı bilmiyordum o sırada Tiff Herkes kendi işiyle uğraşşın yoksa burada bir kaç melez eksik olacak dedi.Herkes işlerine koyuldular ama yinede Tiff hala onlara sinirli bir şekilde bakıyordu.

Ay şu melezler beni öldürüyordu. Niye herkes başkaların işlerine burnunu sokup eğlence arıyorlardı. Kendilerine baksalar zaten gülmekten ölürlerdi. Onlara doğru sinirli bir şekilde bakarken kardeşimi unuttuğumu fark ettim. Hemen ona döndüm ve "İyi misin?" diye sordum. Bunu çok nazikçe sormuştum. Yani tüm sinirim geçmişti. Kardeşim "Evet, hadi devam edelim." diyerek konuyu geçiştirdi. Bende fazla üstünde durup onu sinirlendirmemeye karar verdim. "Bir kaç atış daha yap sonra bir sonraki aşamaya geçeceğiz." dedim. Mark tamam manasında başını salladı ve bir ok daha alıp atış yaptı. Bu hedef noktasının birazcık yanına düşmüştü. Bana baktığımda parmağımla güzel işareti yaptım. Mark da atışlarına devam etti.

Atışlarım hep orta noktanın dibinde bir yerlerde kalıyordu son atışım tam ortaya isabet ettirmiştim Tiff parmağını kaldırdı ve gülümsedi.Ve şimdi bir üst seviyeye yanı 100 adıma geçtik atışlarımı yaparken rüzgarıda hesaba katmam gerekiyordu atışlarımın hepsi başarısız oldu ama sonra zihnimde bir ses belirdi Hadi Mark bunu yapabilirsin diyordu.Ne olduğunu anlamadım ama güneşe baktığımda ısısını arttırmış gibi geldi artık içim ısınmıştı tüm enerjimi yoğunlaştırıp hedefe konsantre oldum ve ilk atışım orta noktayı biraz geçti bir iki atışımda öyle oldu ama sonra birden içimdeki ısı ok ta toplanır gibi oldu bıraktığımda ok tam ortadaydı.Tiff bir bana bir tahtaya bakıyordu birden kendimi güçsüz hissedip yere düştüm

Mark nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde hedef tahtasına tam isabet ettirmişti. Daha ilk atışlarıydı. Yani bunu yapmak imkansızdı. Şaşınkınlıkla bir Mark'a bir hedef tahtasına bakmaya başladım. Bu nasıl olabilirdi? Ben bunları düşünürken Mark birden yere yığıldı. Şok olmuştum. Hemen eğildim ve Mark'ı ayıltmaya çalıştım ama olmuyordu. Antreman alanındaki tüm melezlerde etrafımıza toplanmaya başladı. Bir melezin uzattığı su şişesini aldım ve Mark'ın başına döktüm. Sonra da şifa gücümü kullanmaya başladım.

Uyandığımda başıma bir sürü melez toplanmıştı kalktığımde Tiff elinde su şişesi ile Ne oldu sana diye sordu. Babam benimle konuştu dedimde çok mutlu olmuştu ve bana dediği şey benide mutlu etmişti.Artık sende bu sınıfta iyi bir seviyedesin bu sözler sonrası eskiden yaşadıklarım geldi çok sıkıcı bir hayatım vardı ama şimdi beni seven bir ailem olduğu için çok şanslıydım.Ama umarım kılıç eğitimi derslerimde arkadaşlarımı buharlaştırmam.

Mark ayıldı ve ne olduğunu sonunda anladım. Babam sağolsun. Kardeşime bir şey olacak diye yüreğime inmişti. Yine de sakinleşerek kardeşimi ayağa kaldırdım. Artık o iyi bir okçuydu. Süper değildi ama ilk seviyeyi geçmişti. Mark'a tam bir şey söyleyecekken o yay-ok takımını yerden aldı ve okunu yayına gerdirdi. Bir atış daha yapacaktı. Ona müsade verdim ama önce bir şeyler söylemeye gereksinimi duydum. "Rüzgarı kontrol et. Yönünü ve hzıını anlamalısın. Sonra ona göre oku fırlatmalısın." dedim. Mark beni dikkatlice dinledikten sonra atışını yaptı. Tam isabet etmişti. Bana gülümseyerek baktı. Bende gülümsedim ve "Artık birinci seviyeden mezunsun kardeşim." dedim. Sonra onun koluna girdim ve yanımızdaki melezlere bir şey demeden okçuluk alanında çıktık.

Ders Rp'si Bitmiştir!