Sabah kamp meydanında arkadaşlarla dolaşıyorduk. Sonra arkalardan Rob’un sesini duydum. Yanımıza geldi ve bana “Sana bir sürprizim var” dedi. Beni çekiştirerek bir yere doğru götürmeye başladı. Bu arada elime biraz da küp şeker verdi. Küp şekerle ne yapacaktık ki? Rob’a sorduğumda bana cevap vermiyordu. Bu arada bana yeni sevgilisi bir ağaç nemfini anlatıyordu. Başımın etini yemişti. Beni oldukça da sinir etmişti ama olsun o benim en iyi arkadaşımdı. Sonra ahırların yanına geldik ve ahırlar çok pis kokuyordu. Burnumu kapatıp “Sürprizin bu muydu?” dedim. Bana içeri girmemi söyledi. İçeride muhteşem kanatlı atlar duruyordu. Bunlara “Pegasus” deniliyordu. Rob bana “İstediğini seç, bunlardan biri senin pegasusun olacak” dedi. Bu harika bir şeydi. Bir atım olacaktı ve onunla birlikte havada uçacaktık. İçeride oldukça güzel pegasuslar vardı. Hepsine şeker uzatıyordum.Arkamdan kişneme sesleri ve Rob'un sesi geliyordu. Arkamı döndüğümde Rob ve Bir pegasus didişiyordu. Rob'u çekip kurtardım. Rob bana "Sen arama girmeseydin bu pegasusu bir güzel haklıyordum" dedi ama görünüşe göre at Rob'u iyice hırpalamıştı. Rob hep komiklik yapardı bana ama bence o beni eğlendirmek içn değilde onun karakterinde olan bir özellikti. Ama oldukça zekidir de arkadaşım. Arkamı döndüm. Sonra arka taraflarda muhteşem bir pegasus dikkatimi çekti. Yanına yaklaştım. Maviyle beyaz karışımı bir rengi vardı. Üzerinde 2 tane gri şerit vardı. Bu benim pegasusum olmalıydı. Ona şeker uzattım. Ama o geri çekilip kızarmışçasına şahlandı. Arkadan Rob “Şeker sevmiyor olmalı” dedi. Şekerleri Rob’a fırlatarak “Bunları diğer pegasuslara ver” dedim. Gözleri parlıyordu ve yanıma yaklaştı. Sonra Pegasusumun kafasın okşadım. Ona “Bundan sonra adın Blue Heron olacak.” dedim. Adından hoşlanmış gibi gözüküyordu. Çok mutlu olmuştum. Pegasusumun kulağına yaklaşıp şunu dedim: “Maceralar bizi bekliyor”