'Sakin ol Summ, derin derin nefes al.' Tamamen zırhlarla kuşanmış bir halde, bir elimde kılıcım, diğer elimde kalkanım kendi kendime bu sözleri tekrarlayıp duruyordum. Evet, ilk kez bir Bayrak Kapmaca Yarışı'na katılacaktım. Önceden bu yarışın yapıldığına şahit olmuştum ancak o sıralar bir çaylak olduğum için yarışa katılmamıştım. Gözüm korkmuştu yani. Gerçi şimdi korkmadığını söyleyemezdim. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi hızla atıyordu. Ben böyle fazlasıyla gergin bir şekilde ormanda sessizce ilerlerken birden arkamdaki çalılıkların hışırdadığını duydum. Hemen arkamı döndüm. Önce kimse olmadığını sandım ama sonra çalılıkların arasından bir kız çıkarak yanıma doğru gelmeye başladı. Vakit kaybetmeden kılıcımla kalkanımı hazır konuma getirdim. Ancak kız bana yaklaşınca bunu yapmama gerek olmadığını anladım çünkü gelen Lucy'ydi. Yüzünde sinsi bir ifade vardı. Yanıma iyice yaklaştıktan sonra fısıltıyla konuşmaya başladı. "Summ, karşı takımı alt etmek için ne yapmamız gerektiğini buldum kardeşim." dedi sevinçle ve ben henüz bir şey soramadan kolumdan tutup beni sürüklemeye başladı. "Neymiş o plan Lucy ? Ayrıca beni böyle nereye götürüyorsun ?" Lucy kısa ve öz bir cevapla iki sorumu da yanıtlamış olmuştu. "Gidince görürsün." Lucy'ye daha fazla ısrar edemeyeceğimi bildiğim için başka soru sormadım ve Lucy'nin beni sürüklemesine izin verdim. Bir süre sonra durduk. Mavi takımın bayrağının arkasında durmuş, çalılıkların arasından mavi takımı gözetliyorduk. Gerçekten mavi takımın bayrakları en az beş iri melez tarafından sıkı bir şekilde korunuyordu. Bizim göremediklerimizin olma ihtimali de oldukça yüksekti. Lucy sinirle "Kahretsin !" diye mırıldandıktan sonra bana döndü ve "Summer, özel gücün ne kadar işe yarıyor ?" diye sordu. Ona "Doğrusu Lucy, bunu ben de bilmiyorum." dedim. Lucy ise "Denemeye değer." dedi ve sonra tekrar bana dönerek "Summer, şimdi senden onların zihnine yardıma ihtiyacın olduğunu söylemeni istiyorum." dedi. Anlaşılan Lucy bayrağın çevresini tenhalaştırmak istiyordu. Haklıydı da. Lucy ve ben iyi dövüşüyor olabilirdik ama şu anda bu iri yarı beş ya da daha fazla melezle baş edemeyeceğimizi düşünüyordum. Lucy'ye başımı tamam anlamında salladıktan sonra oradaki bir meleze odaklanarak yardım çağrısında bulundum. Melez önce afalladı, sonra yanındaki iki kişiye bir şeyler söyledi ve birlikte bayrağın yanından ayrıldılar. Aslında bu yaptığım kötü bir şeydi ama vicdan azabı çekme işini sonraya bırakarak sevinçle Lucy'ye baktım. Özel gücüm işe yaramıştı. Şimdi bayrağın yanında yalnızca iki melez duruyordu ve onlara kolayca halledebileceğimizi düşünüyordum. Plan basitti: Lucy önden giderek iki melezin dikkati çekince melezler ona saldıracak, ben de arkadan dolaşarak bayrağı kapacaktım. Bu planı hemen icraata geçirdik. Lucy melezlerin önüne çıktığında tam da tahmin ettiğimiz gibi melezler kılıçlarını kaldırarak ona doğru yöneldiler. Birkaç saniye sonra aralarında bir mücadele başlayacağı kesindi. Her ne kadar Lucy çok iyi bir kılıç kullanıcısı olsa da iki melezle ne kadar süre başa çıkabilirdi; bilmiyordum. Bu yüzden elimden geldiğince çabuk olmalıydım. Arkadan sessizce bayrağa yaklaştım. Tam elimi uzatmıştım ki arkadan gelen bir ses donup kalmama neden oldu. "Bu kadar kolay mı sandın, Athena kızı ?" Ani bir hareketle arkama döndüm ve kılıcımla arkamdaki meleze saldırmaya başladım. Birkaç hareketimle onu yere devirmeyi başarmıştım. Hey, ben ne zamandan beri bu kadar iyi kılıç kullanıyordum ? Göz ucuyla Lucy'ye baktığımda onun da bir melezi devirmiş olduğunu gördüm. Lucy, tahmin ettiğimden de iyi dövüşüyordu. Ama şimdi ona bakarak zaman kaybedemezdim. Arkadan demin buradan ayrılan melezler geliyordu. Hemen bayrağın yanına gittim ve coşkuyla bayrağı kaldırdım. Bu yarışı biz kazanmıştık ! Hem de kendi stratejimizle. Bayrağı havaya kaldırdığım zamanki yaşadığım mutluluk paha biçilemezdi.
Rp Bitmiştir.