Sıradan bir gündü.Her taraf bunaltıcı derece sıcaktı ve aşağıdan abuk subuk sesler geliyordu.Yoksa lanet annem eve yine bir erkek mi atmıştı?Aşağıya indim,annem beni gördü ve
"Logan!!Odana çık ve ben çağırana kadar inme!"Bense
"Pekala ,bana bak her seferinde bana böyle davranmandan bıktım,biraz anlayışlı ol" dedim.Yukarı çıktım, üstüme bir şeyler geçirip dışarı çıkıyordum ki annem
"Logaaaaan!Sana odana çık dedim".Onu dinlemedim,dışarı çıktım.Oysa ki basketbol kursuma daha çok vardı ama ben evden çıktım,canım biraz yürümek istiyordu.(Zaten annem beni bir baş belası gibi görmekteydi,o biçim yani).Salondan içeri girerken,kapıdaki güvenlik Sammy
"Selam dostum!Hey... saat daha çok erken!"diye bağırdı ,fakat ona öyle bir baktım ki sanki
"Oraya gelirsem kendini hastanede bulursun." diyecekmiş gibi bir halim vardı.Fakat pek öyle gözükmüyor.Derken 3 serseri bana doğru yürümeye başladılar ve içlerinden Justin
"Hey dostum!Yoksa annen eve yine bir adam mı attı,ha?"dedi ve hep beraber gülüştüler.Utancımdan yerin dibine girecektim fakat o anda içimdeki öfke her şeyi bastırdı ve elimde kıvılcımlar belirdi .Hava günlük gülistanlıkken birden hava kapandı.(Spor salonunun üstünde cam gibi bir şey var.)Justin'e bir vurmuşum ki (farkında değildim bile)oracıkta yere yığıldı.O anda koç Matt gelip bizi ayırdı.Ve
"Kesin didişmeyi!" dedi.
O anda bir olay oldu.Öbür ikili öyle bir şeye dönüştüler ki bir daha görmemek için her şeyimi vereceğime yemin edebilirim.Tarif edersek;her yerinden yeşil bir sıvı akan iğrenç şeylere dönüştüler.(Gördüğüm kadarıyla)Canavar tek kaşını havaya kaldırdı ve bana gülümsedi.Elimdeki basketbol topunu canavara fırlattım.Fakat canavara yastık savaşında atılan sıradan bir darbe gibi gelmişti göründüğü kadarıyla.Koç Matt köşede duran yıpranmış beysbol sopasını aldı ve canavarlara doğru koşmaya başladı.İşler sarpa sarmıştı.Şaşkınlıktan dilim tutulmuştu.Ve Koç bana dönüp
"Bilekliğe dokun!!!"dedi.
"N...Ne haaa!!!"hemen bilekliğe dokundum.Bileklik 1,5 metrelik bir mızrağa dönüştü,hiç bir şey anlamamıştım.Zaten 15 yaşında bir çocuğun bunu anlaması mümkün değildi.
"Mızrağı bana yolla" dedi koç. Ama gecikmişti.Ben şaşkınlık ve heyecandan mızrağı canavara savurdum.Canavarın göbeğini delip geçmiştim.Canavar oracıkta tuzla buz oldu.Diğerini tamamen unutmuştum.Tam benim suratıma hayatımın tokadını atacaktı ki Matt kafasına sopayı indirdi ve canavar buharlaştı.Ben kekeleyerek
"S...sen bunu nasıl..."derken
"BOŞ VER ÇABUK GEL!"dedi.
Beraber taksiye bindik.Matt şaşkınlıktan olmalı
"Melez Kampı'na"dedi.Sonradan aksaklığı düzelterek yolu tarif etti taksici ise
"Siz oraya gitmek istediğinizden emi..."fakat Matt lafını kesti ve
"EVET" dedi.
"Bir dakika,beni nereye götürüyorsun ?!"dedim.
"Melez Kampına"dedi.Ben de şaşkınlıktan boş boş ona bakarak
"Ne lez???"dedim.Gülümseyerek cevap verdi
"ME-LEZ.yani yarı tanrı-yarı insan"deyince ben ukala bir ifadeyle
"Hop orada dur bakalım!Ne yani benim babam bir tanrı mı?Sen şaka mı yapıyorsun,hiç komik DEĞİL!! "dedim.Biraz sustu ve"
Bak Logan,Anlaması senin için zor fakat artık 15 yaşındasın ve canavarlar senin varlığından haberdar.Zaten şu ana kadar yaşaman bile bir mucize,yani artık senin için güvenli olan tek yer burası, burada senin gibi yüzlerce çocuk var" dedi ve taksiden inene kadar hiç konuşmadı.
Taksinin ücretini verip ormana daldık.Biraz ilerledikten sonra Disleksi hastalığıma karşı
ANTİK YUNANCA bir yazıyı okuyabiliyordum.Demek meşhur Melez Kampı burasıydı.Matt birisiyle konuşuyordu.Konuştuklarını yarım yamalak anlıyordum
"Hemen buraya gelmelisin" gibisinden şeyler diyordu.Ardından bana dönüp
"10 dakika bekle" dedi.
Ardından ormanın içinden çıka gelen annemi gördüm.Annem yaklaştı ve"
Logan,anlaman zor fakat burası senin yeni evin olacak oğlum,hayatın boyunca babanı aradın ve babanı bulma fırsatı eline geçti."dedi.Bende
"P...peki bu zamana kadar nerede olduğunu neden söylemedin? "dedim.Hayatım boyunca hep tereddüt etmiştim fakat o sefer...anneme sarıldım ve
"Hoşçakal anne,seni ziyarete gelirim merak etme."Ve annem dolu gözlerle
"Hoşçakal" dedi. ardından annem gitti.Ben ise kampa girdim.
Matt kampla ilgili her şeyi anlattı.Kamp aslında o kadarda kötü bir yer değildi.Ama şaşkındım.Yani benim babam bir tanrı mıydı?,Hangi tanrıydı acaba?Zeus ,Poseidon,Hermes...Matt yanıma gelip
"Bu akşam baban belli olacak."dedi.(Matt bana bir sentor olduğunu söylemişti.)
Akşam olmuştu.Hermes kulübesine doğru ilerliyordum.(Babası ve ya Annesi belli olmayanlar için.)Tam içeri girecektim ki kafamda bir işaret belirdi.Herkes bana bakıyordu.Kalabalık beni ortasına aldı.Matt kalabalığı yardı.Diğer melezler ve Matt şaşırmışlardı.Mattin söylediği şey ise şuydu:"
Senin baban...Zeus."