Sıradan bir okul günüydü. Yani annem öyle olacağını sanıyordu okul bitince eve geleceğimi. Ama öyle olmayacaktı artık şu Melez Kampı'nı bulup babamın kim olduğunu öğrenmem gerekiyordu. Dönüp annemle belkide son kez konuştum :
---- Ben çıkıyorum anne
---- Tammam tatlım dikatli ol
Annem'in balkondan beni seyrettiğini anlamıştım. Okul bahçesine kadar gelip annem hala beni seyrediyormu diye baktım. Beni izlemeği bırakmıştı hemen bir taksi çağrıp ona yolu tarif ettim :
---- 25 A kuzey kıyısı ormanına gir ( kitaptan alıntıdır )
---- Oraya gitmek istediğnizden emin misiniz ? yani siz -
---- Evet eminim
Oraya vardığımızda taksiciye parasını verip ormaın içine daldım . Etrafta sanki biri beni izliyormuş gibi bir hisse kapıldım . İlk önce aklıma annem geldi ama sonra melez olduğumu bilen çoğrafya öğretmenim bay Trevor'ın bana gösterdiği kötü kokan birkaç çocuk geldi aklıma . Bay Trevor onların canavar olduklarını ama sis diye bir kalkanın onları sakladığını söylemişti bana ve açıkçası o canavarların neye benzediklerini görmeyi hiç mi hiç istemezdim . İleride bir giriş gördüm grişin üzerinde Melez Kampı yazısını okudum ve birden etrafımı büyük bir gölge kapladı arkamı döndüğümde ise ikibuçuk üç metre boyunda bir minator bana gülümsedi ve miskete vurur gibi parmağı ile beni bir ağaca fırlatı . Sonra yanımdan bikaç şey geçti ve gözlerim kapandı. Gözlerimi açtığımda ise büyük beyaz bir çadırın içinde sedyeye benzer birşeyin üstünde yatıyordum . Başımda duran bay Trevor bana cidi bir şekilde gülümseyerek :
---- Aferim Melez Kampına gelmeyi başardın . dedi