Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Josh Holloway

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Mark William Trully
Apollon'un Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Apollon'un Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Mark William Trully


Mesaj Sayısı : 348
Kayıt tarihi : 12/02/11

Josh Holloway Empty
MesajKonu: Josh Holloway   Josh Holloway Icon_minitimeÇarş. Şub. 16, 2011 2:30 am

Sabahın ilk ışıkları odamı henüz aydınlatmaya başlamıştı.Ben ise çoktan uyanmış bugünkü derslerime çalışıyordum.Derslere okula gitmeden hazırlanmam gerekiyordu , çünkü DEHB ve disleksi sorunlarım yüzünden okulda derslere adapte olamıyordum.Annem de bana gerekli yardımı ediyordu.Gerekli derken aşırı anlamında...O olmasa belki şu an 4. sınıfta olabilirdim.Ben babamı hiç tanımadım.Annem babamın ben küçükken gitmek zorunda olduğunu söyledi.Evde tek bir fotoğrafı bile yoktu.Babam gittikten sonra annem Jake adında biri ile evlenmiş.Jake çok iyi biri. Bana her zaman kendi çocuğu gibi davranıyor.En çok Latince dersini sewiyorum.Dersin öğretmeni Bay Leonard bize her zaman eğlenceli şeyler anlatıyor.Çenesinin hemen ucunda uzun bir keçi sakalı ve gür kıvırcık saçları var.Yüzünde öyle bir ifade var ki uzaktan görseniz keçi bile sanabilirsiniz.

Derslerimi gözden geçirdikten sonra kitaplarımı sırt çantama yerleştirdim.Bu saate kadar herkes kalkmış olmalıydı.Odamdan çıktım ve mutfağa gittim.Annem yine kahvaltıyı hazırlamakla meşguldü.Üstünde mavi pijamaları da olsa onu hep güzel buluyorum.Uzun kumral saçları ve zümrüt yeşili gözleriyle bana bir prensesi andırıyor.Beni farketmemişti.Arkasından gizlice yürüyüp gözlerini kapattım ve sesimi değiştirerek sordum:
-Kimim ben?
İlk önce kahkahayı bastı.Bu kahkahadan sonra hala evde uyuyan biri kaldıysa o kişiye saygım sonsuz.Kendinden emin bir şekilde cevap verdi:
-Hmm...Acaba sevgili kocam mı?Yoksa yaramaz oğlum mu ? Sanırım doğru cevap Jerry olacak değil mi ?
Gülümsedim ve ellerimi gözlerinden çektim.Arkasına döndü ve pestilimi çıkarırcasına beni kucakladı.Zar zor konuşabildim:
Evet , doğru tahmin ama ikinci adımı kullanmayı pek sevmiyorum.Tamam anne beni bırakabilirsin.ANNE!
Beni bıraktığında yeniden nefes alabiliyordum.Bana gülümsedi ve kahvaltıyı hazırlamaya devam etti.Bugün okul gezisi vardı.O yüzden kahvaltı yapamayacaktım.Okul otobüsü bizi erkenden alıp Eski Yunan Müzesi'ne götürecekti.Odama gidip üstü çıkartmalarla dolu sırt çantamı aldım.Ne ararsanız onun üzerinde vardı.Birkaç ünlü fotoğrafı , Superman , Batman , Spiderman ve tam ortada da en sevdiğim , KOM oyunundan alınmış Poseidon çıkartması vardı.Gerçekten denizi çok severim.Bu yüzden ailemle birlikte sürekli tekne gezisine çıkarız.Dışarıdan korna sesi duyuldu.Cama koştum.Otobüs gelmişti.Evdekilere veda ettikten sonra aşağı indim.Otobüse her zamanki gibi en son ben biniyordum.Çünkü evimiz New York'un dış kısmındaydı.Bu yüzden en sona ben kalıyordum.Bay Leonard eline bir kutu Cola almış hem içiyor hem dişliyordu.Nasıl bir insan içecek kutusunu dişler ki?Beni görünce göz kırptı.Otobüste eyr bulmak samanlıkta iğne aramaktan daha zordu.Bazen birbirimizin kucağına otururduk.En sonunda arkalarda boş bir koltuk bulabildim.Yanımdaki koltukta garip bir çocuk oturuyordu.O kocaman gözlerini bana çevirdi :
-Merhaba ben Micheal.Nasılsın?
Çocuğun kısa kızıl saçları vardı.Gözleri aynı iki zeytini andırıyordu.Üzerinde siyah deri bir ceket ve kot pantolon vardı.Kanım bu çocuğa pek ısınmamıştı.Yinede cevap verdim :
-Merhaba , bende Josh.Tanıştığımıza memnun oldum.
Micheal birşey olmamış gibi yüzüme kuzu kuzu bakıyordu.Onu boşverdim.Otobüs New York'un içine daldı.Binalar , insanlar , ağaçlar yani her şey gözümün önünden şimşek gibi geçmeye başlamıştı.Bir otobüs bu kadar hızlı gidemezdi.Birden otobüs tamamen durdu.Gözlerime inanamamıştım.Karşımda aslana benzer bir yaratık vardı.Kaçmaya çalıştım ama yaratık buna izin vermedi.Tüm gücüyle üzerime atladı.Gözlerim kararmıştı.

Kendime geldiğimde başımda inanılmaz şiddetli bir ağrı , altımda da kumlu toprak yatıyordu.Kendimi zorlayarak kalkmaya çalıştım.Başaramadım.Gücüm tükenmiş gibiydi.Zar zor etrafıma bakındım.Otobüs yana devrilmiş , herkes etrafa saçılmıştı.Sanırım kaza yapmıştık.Ama bayılmadan önce gördüğüm yaratık aklımdan çıkmıyordu. Biraz sonra gücüm yerine gelmişti. Yattığım yerde biraz doğruldum. Birden karşımda Micheal'ın durduğunu gördüm. Kızıl saçları toz toprak içinde kalmıştı. Yüzünde pis bir sırıtma ifadesi vardı. Ukala bir ses tonuyla konuştu:
-Hey! Bakın kim uyanmış? Küçük melez çocuk.
-Ne diyorsun sen deli herif! Bana yardım ette ayağa kalkayım.
-Küstahlığının bedelini ağır ödeyeceksin!
Bunları dedikten sonra değişmeye başladı ve yaratığımsı bir şeye dönüştü. Başı bir aslana benziyordu. Gövdesi bir kartalınki gibi tüylerle kaplıydı. Kuyruğu ise pullarla kaplı dev bir akrep kuyruğuydu. Ayrıca bir kartalın kantlarına sahipti. Gözlerinde alev fışkırıyordu. Yaratık tüm gücüyle kükredi ve üzerime saldırıya geçti. Tam o anda Bay Leonard elinde bronz bir kılıçla önüme geçerek beni kurtardı. Fakat şöyle bir gariplik vardı. Bay Leonard'ın kafasından iki büyük keçi boynuzu boy göstermişti. Bacaklarının yerinde ise kıllı keçi ayakları vardı. Toynakları bile vardı! Yaratık ve Bay Leonard savaşırken gücümü toplamaya çalışıyordum. Ama bir türlü konsantre olamıyordum. Bay Leonard usta kılıç hareketleriyle yaratığa zor anlar yaşatıyordu. Ben ise kenarda oturmuş onları izliyordum. Sanki HD bir film gibiydi. Tek farkı BU GERÇEKTİ! Dehşete düşmüş durumdaydım. Bay Leonard isabetli bir darbeyle kılıcını tam yaratığın başına indirmeyi başarmıştı. Yaratık acı bir feryat kopardı ve altın bir toz haline dönüşerek yok oldu. Bay Leonard kırış kırış alnında biriken teri silerek, keçi koşuşuyla yanıma geldi. Endişeli gözlerle beni süzdü. En sonunda konuştu:
-İyisin ya evlat?
-İyiyim Bay Leonard. Demin bize saldıran şey neydi öyle? Yoksa bu bir kamera şakası mı?
-O bir mantikor'du evlat. Emin olabilirsin, bu bir kamera şakası değil.
-Güldürmeyin beni. Mantikorlar Yunan Mitolojisindeki yaratıklar. Onlar gerçek olmaz. Değil mi?
-Evet o gerçekti evlat. Tüm Yunan Tanrıları gerçekte var. Yaratıklarda öyle. Bende bir satirim gördüğün gibi.
-Ama bu biraz garip. Peki niye bana melez dedi o yaratık?
-Çünkü sen Yunan Tanrılarında birinin oğlusun. Seni hemen Melez Kampına götürmeleyim.
Birşey dememe izin vermeden beni kaldırıp sırtına aldı. Keçi koşuşuyla Long Island'ın bulunduğu kısma son sürat gidiyorduk. Hayatım tamamen değişmişti. Melez Kampı neresiydi bilmiyorum ama seveceğimden emin olabilirdim galiba.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Athena
Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Athena


Mesaj Sayısı : 5210
Kayıt tarihi : 16/08/10

Josh Holloway Empty
MesajKonu: Geri: Josh Holloway   Josh Holloway Icon_minitimeÇarş. Şub. 16, 2011 3:37 am

Rp puanı: 80.


/Admin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://olimpos.my-rpg.com
 
Josh Holloway
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Karakter :: Karakter Oluşturma :: Rp Puanı Belirleme-
Buraya geçin: