Arutha ConDoin Dionysos'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 75 Kayıt tarihi : 12/02/11
| Konu: Sebastian Foire Salı Şub. 15, 2011 5:04 am | |
| Nefret. Her kişinin en az bir kez içinde bulunduğu durum. Bu yüzden alışılmış bir sözcüktür. Ne kadar söylenirken suratı buruşsa da insanın, aslında herkesin beslediği şeydir nefret. Kendine itiraf etmese bile insanın içindeki en normal duygularındandır “ Nefret ”. Nefret duygusu gelişmeden önce çıkan duygunun adı ise “ Korku ” dur. O duyguyu anlatmak ise öyle zordur ki, hayatından uzun gelir insan korkuyla dolduğu anlar. Sadece onu yaşarsınız. O duygudan önce de “ Adrenalin ” baş gösterir. Her şey birbirine bu kadar bağlıdır işte. Sakinliği yaşadığınız andaki huzurunuzdan eser kalmaz. Tıpkı dün gece Sebastian’ın başına geldiği gibi bela bir anda gelir. Neler yapacağımı bilemiyordum aklım karışmıştı yaşadıklarım beni huzursuz ediyordu ama yapacağım bir şey yoktu aklıma nedense yıllar önce ölmüş sevgilim aklıma geliyordu.Gözlerimde oluşan göz yaşlarını içime atmak için özel bir çaba harcamam gerekiyordu.İçimde bana hükmeden bir şey olduğunu hissediyordum ama ona karşı duramıyordum.Gözlerim bana yükmüş gibi ağrıyordu,söküp atmak için nelerimi vermezdim ama içimde oluşan duygulardan dolayı bu gözlerin bana gerekliliğini hatırlatıyorum.Bu gözler aydınlığın çöküşünü görmek istiyordu.Bir kaç aydınlığın kafasını koparmak istiyordu bu eller ve bu beyin öcünü aldıktan sonra durmak istiyordu.Ellerini kafasına koydu ve dirseklerini masaya koydu.Düşünmek…Sadece acılarını geri getiriyordu ve hiçbir işine yaramıyordu ama düşünmesi gerekirdi öcünü almak için ölene kadar düşünmesi gerekirdi.Ölene kadar bu ses kafasında yankılanıyordu.Ölümün bile daha kolay olduğunu düşünüyordu.Başının derdindeydi,korkmuyordu ailesinden kalan kimse yoktu küçüklüğünden beri karanlığın ortasında duruyordu,lanetliydi anlatılanlara göre ama kendisi inanmıyordu.Daha doğrusu inanmak hoşuna gitmiyordu.Herkesin yanıldığını düşünmek hoşuna gidiyordu.Başkaldırmak ruhuna işlenmişti sanki hiç bir şeyi çözememişti. İtiraf etmeliyim ki yavaş yavaş da olsa kampa alışmıştım,okuldan kaçıp buralara gelmek ve buralarda gen benzerliğim olanları görmek kendimi dünyadaki tek melez olarak görmemi engelliyordu.Bu beni rahatlatıyordu aslında.Yavaşça ilerlediğim "Kılıç Antrenmanları Sınıfı"na doğru attığım adımlar ile içimde büyüyen heyecan sanırım yeni kılıcımı deneme heyecanıydı.Yavaşça girdiğim sınıfta herkes bir şeyler ile ilgileniyordu.Bir anda gözüme ilişen Lucy'e el salladım.Sanırım o da beni fark etmişti.Yavaşça bana doğru yürümeye başladı... | |
|