Arutha ConDoin Dionysos'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 75 Kayıt tarihi : 12/02/11
| Konu: Anlamsızca... Paz Şub. 13, 2011 6:03 am | |
| Anlat hadi, gülümsemesiyle tepede duran o güneşle küçük çocuğun aşkını anlat. Yanıklarla dolu olan bir deriyi anlat, sadece anlat işte. Ay denize ulaşmadan, gökyüzümüz yağmurla buluşmadan anlat. Gözlerini anlat sadece hapsolduğum. Kilitli kapıların ardından bağırdığım yankımdaki duyguları anlat her ne kadar üzücü olsa bile. Ay doğmasın tepemden karanlık bulaşmasın hücrelerime sadece sen bulaş hücrelerime,yıka onları,istersen pis emellerin için kullan ama yeter ki sadece sen kullan…Sadece sen.Gözlerimiz buluşsun Ay ile Güneş gibi koşturalım birbirimizin peşinden,sadece bir gün aynı hizaya gelip sarılalım. İşte o gün, o gün, bugün olsun işte.Bilmeden ağlayalım birbirimize bakıp,gözlerimiz kaçsın hep birbirinden, ruh olarak sevişelim bedensel anlamları ortaya koymadan, ruhumuz bütün olsun ve o haz bize yetsin işte…İşte,işte biz böyle olalım hep.Korkmadan sarılalım birbirimize,bırakıp gitmeyelim benliğimizi, başka bedenlerde aramayalım ruhsal tadımızı.Biz hep böyle kalalım işte.Gittiğin günde çöküntüye uğrasın her hücrem.Sadece,sadece…Sadece seni üzmemek adına ayakta kalıp direneceğime yemin etmişim bir kere.Ölsem ne çıkar ki bu ölümlü hayattan karşı tarafta huri’m olarak karşıma çıkacağına göre.Beyninde parçalanan sözlerle “O”nu hatırladı,gözünün önünde ezilişini hatırladı,güneşin söndüğünü hatırladı.Aydınlığın,karanlığa boyun eğişini hatırladı.Yavaş yavaş alışıyordu yeni hayatına,daldığı uykudan uyanmak kadar Sebastian’ı zorlayan başka bir olay yoktur aslında,uykuda olduğunu bile hatırlamaz.Mesela az önce hatırladığı olaylar,aslında beyninin ona oyunuydu.Yavaşça kalktı yattığı yerden,gözlerindeki uykusuzluğu silmek için lavaboya doğru yol kat etti.İçinde oluşan duyguların karışıklığı ile yüzüne çarptığı soğuk suyla irkilme duygusu karıştı.Gözleri yavaş yavaş rahatlarken,aklındaki düşünceleri toplamak için ellerini kafasına bastırdı.Küçük bir damla ayrıldı sanki bedeninden.Dışarı baktığında dışarısı karanlıktı ve gün son buluyordu.Bu normal bir şeydi.Çünkü ; Dün sabahın köründe uyumuştu.Yutkundu ve yatağına yürüyüp,kendisini yatağının üstüne bıraktı.Kafasını kaldırdığında karşısında gördüğü varlığın ne melez ne de tanrı olmadığından emindi bu bedeninin üst kısmını tam seçemiyordu ama gözleri kan kırmızıydı ve bir bacağı kahverengi posttan diğer bacağı insan bacağına benziyordu ama pirinçten yapılmış gibiydi.Yavaşça yatağına geri çekildi.Yatağında bulundurduğu iki küçük hançeri yavaşça aldı ve yaratığa fırlattı böylece onun dengesini bozdu.Hızla yerinden kalkıp lavaboya koştu ve kapıyı kapatarak kilitledi.Arkasındaki duvara yaslanarak nefes alışverişini kontrol etmeyi denedi.Kısa süre sonra sesler kesilince yavaşça kapının kilidini açtı ve kafasını dışarı çıkararak ortalığı kontrol etti.Dışarıda kimse yoktu ama aklındaki sorular artmıştı o canavar kimdi? Ve burada ne işi vardı?... | |
|