Her şey çok güzel başlamıştı.Sınıfıma geldiğimde çok şaşırdım.Yeni biri gelmişti ama çok garipti.Suratı çok garipti yüz hatları çok sivriydi.Sanki bir kutu gibi.Ama çok güzeldi yeni geldi için okul kıyafeti değil de üzerinde Ağaç deseni olan bir tişört ve kahverengi bir keten bir pantolon giymişti.Çiçekler gibi kokuyordu.Okul çıkışı beni birden bir köşeye çekti ve”Çabuk elimi tut.Bir an önce buradan gitmemiz lazım sonunda senin olduğunu anladılar seni akşam yemeği olarak yemelerini istemiyorsan elimi tut ta hemen gidelim.” dedi.Elini uzatınca neye uğradığımı şaşırdım.El değil resmen ağaç dalıydı.”Ne bakıyorsun ne bekliyordun ben bir Dryad’ım. Olamaz oradalar.”.Başımı çevirdim ve neye uğradığımı şaşırdım.Yılan kadınlar elinde baltayla bize geliyorlardı.Neden yaptığımı bilmiyorum ama elini yani dalları tuttum ve kendimden geçtim uyandığımda bir deniz kenarındaydık.”Neredeyiz” dedi.”Güney Kore.Pasifik Okyanusu karşımızda ne uysal duruyor değil mi? Ben buradan fazlasına gidemem.Yaşam formumdan çok uzaktayım gücüm tükenmek üzere ve su var.Pasifikten seni arkadaşım Naiad geçirecek.Bu silindiri al.”dedi.Sonra Suyun içinden bir deniz kızı gibi bir şey çıktı ve “Ben bir Naiadım çabuk elimi tut hissediyorum yakınlarda kötü bir şeyler var.”.Neden yaptığımı yine anlamadım ama tuttum ve yine bayıldım.Uyandığımda bir kafedeydim ve karşımda dağ desenli tişört giymiş bir kız vardı ve hiç bir şey demeden elimi tuttu ve yine bayıldım ama bayılmadan önce duyduğum tek şey tıslamalardı.Uyandığımda suratıma tatlı bir rüzgar suratıma esti.”Merhaba ben Aura’yım.Rüzgar Nymphesi.Burası Chicago.Bizim gibi Aura’lar en güçlü buradadır.Sen bir melezsin ve biz dört nymphenin sana rastlamış olması önemli bir olay ne olursa olsun seni Melez kampına New York’a götürmeliyiz.Ama önce Florida’ya gidip nymphe çemberine kılıcı sokmalısın.” dedi.Ben de “Melez mi?Dört Nymphe mi?Kılıç mı?Ne kılıcı ben daha elime daha bıçak almadım.” dedim.O da”Bir melez demek yarı tanrı demek.Herkül gibi,Perseus gibi,İason gibi.Dört nymphe yani doğa perisi.Birincisi Dryad yani orman.İkincisi Naiad yani su.Üçüncüsü Oread yani Dağ ve sonuncu o da benim türüm Aura Rüzgar.Bu dört silindir ne hiç düşünmedin mi?Bunları birleştirmelisin bunu sen yapabilirsin ve yapınca silahın ortaya çıkacak.”.Parçaları birleştirdim ilk Dryad’ınkini sonra Naiad’ınkini sonra Oread’ınkini ve Aura’nınkini de taktıktan sonra bir parıltı oluştu ve elimde bir kılıç oluştu ve Aura elimi tuttu ve uyandığımda bir ormandaydım ve taş bir çember vardı ve ve içinde beş çember çizilmişti. Dört nymphe kenarlardaki çemberlerde durmuş.Birden içimden gelen sesle çembere koştum ve yerdeki kılıcı aldım ve deliğe soktum ve nympheler birleşti ve :”Genç melez sen artık yeni Nymphe muhafızısın.Gücümüz senindir.Bu kılıcın adı Draunaorea.Baş harflerimiz.Bu kılıç o kadar güçlüdür ki hem ölümlüler üzerinde hem de diğer varlıklar üzerinde de etkilidirler.Yolun buraya kadar seni artık melez kampına gidebilirsin.Hoşça kal genç kahraman.Nymphelerin koruyucusu.”dediler ve patlama oldu ve uyandığımda kamptaydım.