Akşam yemeği yenmiş, tüm melezler kulübelerine dağılmıştı.Aslında hiç uykum yoktu ama tüm kardeşlerim odalarına dağılmıştı.Ben de oflasam da poflasam da yatmak zorunda kaldım.O gece rüyamda çok garip bir şey gördüm.
...
Roc, Gateway Kemeri'nde yürüyordu.Kemerin altındaki Mississippi Nehri'ne doğru bakarken kemerden aşağı düştü.Nehrin içinde debelenip duruyordu.Bir süre daha nehrin azgın sularıyla cebelleşmeye devam ettikten sonra hareketlilik kesildi.
...
Terler içerisinde kalkmıştım.Ne yapacağımı bilemiyordum.Rüya çok gerçekçi gibiydi.Ama sadece bir rüyaya dayanarak ortalığı ayağa kaldıramazdım.Apollon Kulübesi'ne doğru yürüdüm.Kapıyı açan tanımadığım bir melezdi.Ona hemen Roc'u çağırmasını söyledim.Roc'u çağırmak için içeri giden melez geri geldiğinde ''Roc yatağında yok.'' dedi.Ortalığı karıştırmamak için ''Ha doğru, tarlalarda buluşacaktık.Sakın kimseye bir şey söyleme.'' diyerek koşmaya başladım.İnanmıyorum, gördüğüm bu rüyanın gerçek olma ihtimali var mıydı?Bunu şansa bırakamazdım.Koşa koşa kulübeme döndüm.Kaybedecek vaktim yoktu.Hemen bir çanta hazırlayıp içerisine biraz para ve harita gibi gerekebilecek bazı şeyler koydum.Üzerime montumu geçirdikten sonra kardeşlerime belli etmeden kulübeden dışarı çıktım ve Pegasus Ahırları'na doğru ilerldim.Pegasusum Felix'i hemen fark etmiştim.Gözleri kapalıydı.Uyuyor olmalıydı.Hafifçe başını kaşıdıktan sonra gözlerini açmaya başladı.Yavaşça onu bulunduğu bölgeden çıkarttım.Ahırın dışına çıktığımızda kimse yoktu.Çantamı çarpraz bir şekilde boynuma astıktan sonra pegasusumun sırtına oturdum.Felix kanatlarını kaldırıp havalanmaya başladığında çok korkuyordum.Onu kontrol altına aldıktan sonra biraz daha yükseldim.Onunla konuşamıyordum ama onun benim dediklerimi anladığından emindim.Ne zaman kulağına nereye gideceğimizi fısıldasam beni oraya götürüyordu.Aksi taktirde kaybolurdum zaten.Felix havalandığında sırtında ilerledim ve kulağına eğilerek ''Gateway Kemeri, oğlum.'' dedim.Umarım bu sefer de ne dediğimi anlamıştır diye düşündüm.Felix alçalmaya başladığında geldiğimizi anladım.Ona daha önce inmesi gerektiğini söyledim ve beni boş bir araziye indirmeyi başarabildi.Tam da olması gerektiği gibi.Başını okşayıp ona ıslık çaldığımda geri gelmesini söyledim ve Felix havalanarak gözden kayboldu.Kemere doğru hızla koşmaya başladım.Aslında yükseklik korkum olduğu söylenebilirdi.Ama burada Roc'un hayatı söz konusuydu.Annemin verdiği yüzüğün parmağımda olduğundan emin olmak için elime baktım ve çantamdan metal parçası formundaki kılıcımı çıkardım.Tek yapmam gereken onu biraz ovuşturup bükmekti.Bunu yapmak bazen zamanımı alıyordu ancak zamanla pratik kazanmıştım.Metali ovuşturup iki elimle büktüm ve kılıcım Gölge Avlayan elimdeydi.Kılıcımı sıkı sıkı kavrayıp kemerde ilerlemeye başladım.İlk önce kemerde ilerlemeye başladım.Her ne kadar bunu yapmakta zorlansam da kemerden aşağı baktım ve altımdaki Mississippi Nehri'ni kontrol ettim.Herhangi bir hareketlilik yoktu.Belki de çoktan boğulmuş olma ihtimalini aklıma getirdikçe ürktüm.Kemerin diğer tarafına doğru yürürken arkamdan ''Ace!'' diye bir ses duydum.Kılıcımı savurarak arkamı döndüm ve benden 10 adım uzaklığındaki Roc'u gördüm.O an hiç olmadığım kadar mutlu olmuştum.Kılıcımı havaya fırlatarak tekrar bir metal parçası haline getirdim ve Roc'un boynuna atladım.Roc'a gördüğüm rüyayı anlattığımda o da bana kendi rüyasından bahsetti.''Rüyamda bir şeyden kaçıyordun Ace.Kılıcın elindeydi ama daha sonra onu nehre düşürdün.Neyden kaçtığını göremedim ama sonra durdun ve nehre atladın.Ve bir daha da su yüzüne çıkmadın.'' Roc bunları anlatırken bunun bir tesadüf olmadığını hissediyordum.Birisi ya da bir şey bunların olmasını sağlıyordu.Roc'a baktım ve ''Sanırım hemen buradan gitmemiz gerekiyor.'' dedim.