Los Angeles semalarında uçarken gerçekten düşünceliydim. Yeraltına inecektik, ama acaba oradan sağlam bir biçimde çıkabilecek miydik? Hades oraya girdiğimiz anda bizi fark edecek, üstümüze askerlerini salacaktı. O ordudan geçmek zaten yeterince zordu, bir de üstüne üstlük saraya giderken Kerberos'dan geçmek zorundaydık. Kerberos'u nasıl geçecektik acaba? Neyse, bunu o zaman düşünürüz deyip diğerlerine baktım. Onlar pek gergin gözükmüyorlardı. Tabii, Zeus'un oğlu olan bendim. Hades beni eline geçirse kıtır kıtır doğrardı. Yanlarında ben varken onları pek umursamayacaktı. Uzaktan gözüktüğünde pegasusları dalışa geçirdik. Hızla oraya doğru gidiyorduk.
İndiğimizde ben hemen biraz etrafta dolanıp vücudumda elektrik enerjisini depolamaya çalıştım. Elimden geldiğince elektrik topladım. Şimdi kendimi öncekinden çok çok daha kuvvetli hissediyordum. Eğer oradaki adam drahmiyi kabul etmezse gücümü kullanmam gerekebilirdi. Bizimkilere dükkanı gösterdim. ''Hadi baylar, burası. Ben biraz çevreden güç topladım, siz önden girin. Ben hemen arkanızdayım.'' İkisi önden girerken ben arkalarından ilerledim. Umarım burdaki görevli bizi çok oyalamazdı, zaten zamanımız dardı...