Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Nemia Stacy Gresean

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Nemia Stacy Gresean
Küçük Tanrıça
Küçük Tanrıça
Nemia Stacy Gresean


Mesaj Sayısı : 148
Kayıt tarihi : 06/02/11

Nemia Stacy Gresean Empty
MesajKonu: Nemia Stacy Gresean   Nemia Stacy Gresean Icon_minitimeSalı Şub. 08, 2011 9:51 am

Koşuyordum. Ciğerlerim alev almıştı. Bacaklarımsa kopma noktasındaydı. Arkamdaki şey hiddetle kükredi.
"Seni küçük lokma! Çabuk buraya gel! "
Dev, koca adımlarıyla her yeri inletiyordu. Neredeyse bir kilometredir, beni ara öğün olarak yeme hayaliyle peşimden koşuyordu. Bu hep olurdu. 12 yaşımdan beri tuhaf yaratıklar tarafından kovalanıyordum. Yine oluyordu. Yine yaşamak için kaçıyor, bedenimin sınırlarını zorluyordum. Canavarın nerede olduğuna bakmak ve biraz soluklanmak amacıyla durup arkama baktım.
Bu, gerçekten felaket bir hataydı.
Koca adam durduğumu fark etmemişti. O hızla bana tekme atınca futbol topu gibi havada taklalar atarak 2-3 metre uçtum ve ikinci kattaki bir evin balkonuna çarpıp yerdeki çöp kutusunun içine düştüm. Şükürler olsun ki çöpler ağızları bağlı poşetlerin içindeydi. Ayağa kalkmak için çabaladım fakat gözüm karardı, başım döndü. Kendimi canavara bakmak için zorladım. Konteynırın kenarına tutundum ve kendimi fazla açığa çıkarmadan ortalığa göz gezdirdim. Yeni arkadaşım biraz ilerimde, bana arkası dönük şekilde duruyor, şaşkın şaşkın bir sağa bir sola bakıyordu. Beni arıyordu herhalde. Biraz ilerledi ve sonra sanki orada olabilirmişim gibi kırmızı bir arabayı havaya kaldırıp altına baktı. Orada olmadığımı anlayınca elini hızla çekti ve “güm!” diye yere düştüğünden dolayı camları kırılan arabayı orada bırakarak uzaklaştı.
O gidince elimi fena halde zonklayan alnıma götürdüm. Parmağımı saçımdan başlayıp gözümün kenarına kadar gelen yarada gezdirdim. Diğerlerinden daha derindi ama bir çaresine bakardım. Ama önce canımı kurtarmalıydım. Canavarın olduğu sokağa baktım. Turuncu tüylü şişman bir kedi ve ağaçtaki birkaç kuş dışında kimse yoktu. Rahat bir nefes aldım ve yumuşak poşetlere uzanıp uykuya daldım.
***

“Şişt! Uyan artık! Öf! Daha kolay bir görev veremezler miydi? Öldüyse benim başıma kalacak. Hey, uyan-uyan!” Biri hem beni sarsıyor hem de kendi kendine konuşuyordu. Zor bela gözlerimi araladım ve beni masaj koltuğuna oturmuşum gibi titreten kişiyi görmeye çalıştım. Gözüme ilk çarpan kabarık kahverengi saçlarını örten fosforlu turuncu renkte örgü beresi oldu. Koyu tenli bir çocuktu. Turuncu bir tişörtün üzerine ceket giymişti. Altında bol bir pantolon vardı. Emin değilim ama galiba çenesinde biraz sakal vardı.
“Sonunda uyandın! Ölüp kaldın diye ödüm koptu.” dedi.
“Sana da merhaba.” dedim iğneleyici bir tonda. Dev ile küçük kovalamacamızı hatırlayınca elim alnımdaki yaraya gitti. Küçük yara bantları ile beceriksizce kapatılmıştı.
“Ben yapıştırdım.” dedi şişinerek, sanki övülecek bir yanı varmış gibi.
“Belli.” diye mırıldandım ama duymamış gibi görünüyordu. Yerdeki çantasını karıştırmaya başladı. Sonunda aradığını bulup çıkardı. Kare kesilip poşete sarılmış pudingimsi bir şeydi. Bir kaşıkla birlikte bana uzattı. Tanımadığım bir çocuk bana yiyecek uzatıyor ha? Tamam, yaşayacak bir evim olmayabilir ama yabancılardan bir şey almamam gerektiğini biliyordum. O yüzden uzattığı pudingi almadım. Çocuk, kıpırdatmadığım elime ve gözlerinde sabitlediğim şüpheli bakışlarıma baktı ve iç çekti.
“Bu bir ambrosia.” dedi.
“Bir ne?” dedim.
“Ambrosia. Seni iyileştirecek. Tanrılar yiyeceği.” “Tanrılar yiyeceği” bölümü tuhafıma kaçsa da onun yararlarını anlatmak amacıyla kullandığını düşündüm. Alıp almamakta kararsızdım. Ama karnım gürültülü bir şekilde guruldayınca almak zorunda kaldım. Tadı tereyağlı patlamış mısırın birkaç gün beklemiş hali gibiydi. Yine de karnımı doyurdum. Kaşığı poşete sarıp geri verirken alnındaki ter damlası gözüme çarptı.
“Onunla terlemiyor musun sen?” diye sordum bereyi göstererek.
“Ah, evet. Gerçekten de terletiyor.” dedi alnındaki damlayı silerken. Ama bereyi çıkarmıyordu. Sanki altında gizlediği bir şey vardı.
“Hadi.” dedim.
“İyi, tamam.” dedi ve bereyi çekerek kıvırcık saçlarını ortaya çıkardı. Neyi sakladığını anlamamıştım. O kadar da kabarık değildi. Sonra aklıma geldi.
“Neden bana yardım ediyorsun?” dedim.
“Seni buradan götüreceğim. Benim görevim bu. Diğerleri gibi değilsin. Seni, senin gibilerin olduğu kampa götüreceğim." dedi. Bir şey anlamamıştım ama zaten gidecek bir evim, beni bekleyen bir ailem yoktu. Kaybedecek hiçbir şeyim yoktu. Ayağa kalktım ve koyu bulutların sardığı gökyüzüne baktım. Yağmur yağacak gibi gözüküyordu. Rüzgarsız ve gürültüsüz olduğu zaman yağmuru severdim. Islak toprak kokusu, düşen yağmurun sesi beni rahatlatırdı. Hava ılıktı. Hoşlandığım türden yağmurla karşılaşacaktım.
***

Elimde kolam, yağmurdan sırılsıklam şekilde, yarım adım ilerimdeki çocuğu takip ediyor, onu inceliyordum. Topallıyordu. Ayağına büyük geldiğini düşündüğüm spor ayakkabısı çamura batmıştı. Bol kot pantolonu, önünde “Melez Kampı” yazan turuncu tişörtü ve onun üzerine giydiği ceketi ıslaktı. Kabarık kıvırcık saçları ıslanmış, suratına yapışmıştı. Saçlarının arasından görülen iki küçük boynuzu vardı.
Bir dakika, boynuz mu?
Aniden durdum. Onu takip etmediğimi fark edince o da durdu. Bana döndü ve eliyle “hadi” işareti yaptı. Kımıldamadım. Boğuk bir sesle sordum.
“Nesin sen?”
İlk önce şaşırdı ama boynuzlarına baktığımı görünce iç çekip beresini kafasına geçirdi. Adından önce ne olduğunu sorduğum için gücenmiş görünüyordu. Ama umrumda bile değildi.
“Bir satir.” dedi.
Sinirlerim bozulmuştu. Anında kahkahayı bastım.
“Ya-ya, tabii. Ben de yarı insan yarı tanrıyım.” dedim alaycı bir şekilde ve kolayı tepeme diktim.
“Bunu nereden biliyorsun?” diye ciyaklayınca kolayı suratına püskürttüm.
“Ne?”
***

Otobüsteydik. Üzerindeki kolayı temizledikten ve kutuyu yedikten sonra bana her şeyi anlattı. Antik Yunan tanrılarının hayatta olduğunu, annem ya da babamın bunlardan biri olduğunu ve melez diye adlandırıldığımı, olağanüstü güçlere sahip olduğumu ve o tuhaf yaratıkların onlar için tehdit oluşturmaya başladığım için beni yakalamaya çalıştıklarını söyledi. Benim ilk başta bir müzik grubu ya da çocuk kampı falan olduğunu sandığım ama aslında benim gibi melezleri topladıkları bir kampmış Melez Kampı. Beni altı aydır takip ediyormuş ama canavarlardan kaçmak için sık sık yer değiştirdiğimden beni bir tür yakalayamıyormuş. Canavarlarla savaşmamı görmüş. Benim Athena ya da Ares kızı olduğumu düşünüyormuş. Ama iğneleyici davranışlarımı ve alaycı sözlerimi hesaba katınca Ares kızı olabilme ihtimalimin daha yüksek olduğunu söyledi.
Ben de ona sefil hayatımı anlattım. Benim annesiz ve babasız olduğumu, kendimi bildim bileli yetiştirme yurdunda kaldığımı, okul yaşına gelince beni yatılı okula yerleştirdiklerini fakat derneklerin götürdüğü doktorun teşhis ettiği DEHB ve disleksi nedeniyle ettiğim kavgalardan dolayı her yıl başka okula gitmek zorunda kaldığımı, on bir yaşına gelince hakaretler ve küfürler işittiğim, dövüldüğüm için okuldan kaçıp sokakta yaşamaya başladığımı, arada bir hırsızlık yaparak hayatta kaldığımı ve on iki yaşıma gelince başıma üşüşen şu canavarlardan nasıl kaçtığımı anlattım.
***

Tepenin üzerindeki çam ağacını gördüğümüzde ormanın içinde yürüyorduk. Sam -satir arkadaşım-, ağacın öyküsünü anlattı. Thalia’nın Ağacı’nı geçtikten sonra o büyük tabelayı gördüm.
“Melez Kampı”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Athena
Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Athena


Mesaj Sayısı : 5210
Kayıt tarihi : 16/08/10

Nemia Stacy Gresean Empty
MesajKonu: Geri: Nemia Stacy Gresean   Nemia Stacy Gresean Icon_minitimeÇarş. Şub. 09, 2011 1:47 am

Rp puanı: 100, tebrikler.


/Admin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://olimpos.my-rpg.com
 
Nemia Stacy Gresean
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Nemia Stacy Gresean
» Nemia Stacy Gresean
» Nemia Stacy Gresean
» Nemia Stacy Gresean
» Nemia Stacy Gresean

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Karakter :: Karakter Oluşturma :: Rp Puanı Belirleme-
Buraya geçin: