Kampa geri geldiğimde başım ağrıyordu. Gree kardeşlerden '' o benim gözüm ver onu ben araba kullanıyorum ben dergiye bakıyorum ama sıra bende'' gibi konuşmalardan başım şişmişti. Kulübeme gidip direk uzandımsonra tekrarbir not gördüm masanın üzerinde kalktım ve baktım. ''Long Island kıyısında bekliyorum eşyaları getir baban''
''Aman ne güzel'' dedim bomboş kulübede Eşyaları aldım ve ahıra gittim.Artur'u aldım.
''Oraya kadar yürümem'' dedim Artur'un sırtına binip ona bir elma verdim.
''Hadi dotum Long Island kıyısına '' havalandık bir iki dakika sonra ordaydım hava kararıyordu.Muhteşem bir manzara vardı.Babam orada beni bekliyordu.
''Aşağı Artur oraya'' İndiğimde babamın yanına döndüm.Sakindi. Elimdeki zırhı ve kemeri ona uzatıp.
''Görev bitti görüşürüz baba'' dedim ve arkamı döndüm. Daha bir adım atmıştım ki babam
''Dur gel buraya hemen sana bir şey söylicem'' döndüm.
''Ne bu seferde minferini mi alayım baba!!'' babam bu kadar bağırmama kızmış olucak ki bir bakış fırlattı.
''Eeee seni dinliyorum'' dedim sakince bana bir bilezik uzattı.Üzerinde 3 taş vardı.(Siyah, Turuncu, Kırmızı)
''Al bakalım bu senin ödülün siyah taş zırhın turuncu taş minferin ve kırmızısı kalkanın güle güle kulan'' dedi ve bir bomba gibi patlayıp yokoldu o giderken bakmadım arkamı dödüm.
''Sağol baba '' dedim bileziğimi taktım ve Arturun sırtına atlayıp kampa geri döndüm.