May bir sayı atmıştı. Hayret, Alex onu durduramamıştı. Mayanın Alex’e top kaptırmaması cidden ilginçti. Sanırım May ufak, tefek olduğu için Alex'ten daha hızlıydı. Maça konsantre olmalıydım. Alexis “sayı,sayı” diye bağırırken aklıma arkadaşlarım ile yaptığım maçlar geldi. O zaman da maç sırasında skor tahtasına hiç bakmazdım, şimdi de bakmıyordum. O kazandığımız turnuvalar, maçlar. Attığımız üçlükler… Hepsi birer, birer gözümün önüne geliyordu. Aslında ben bu yarışmaya eğlenmek için katılmıştım. Yenilsek bile umurumda değildi. Önceden de böyle yapardım, eğlenmek için oynardım. Kazanma hırsı insanları birbirine düşürürdü bence. Zaten normal yaşamımdaki takımım da bu yüzden bozulmuştu. Skor için yapılan kavgalar ve aşağılamalar yüzünden. Maç sahasında gözümü bir gezdirdim. Bu kampta böyle şeyler olmazdı, skor için kavgalar olacağını sanmıyordum. Maça odaklanmalıydım, böyle düşüncelere dalmaya devam edersem kesin kaybederdik. Odaklanmak için üzerime biraz bol gelen şortumun iplerini sıktım. Bu sırada Alex pota altında çizginin dışına geçmiş topu bana atacağını işaret ediyordu. Sanırım bu atağı ben başlatacaktım. “Peki, olur” diye geçirdim içimden ve elimi havaya kaldırdım.
Alex işaretimi görünce topu bana fırlattı. Topu kaptığım anda arkamı döndüm ve potaya doğru koşmaya başladım. Koşarken içimde biriken adrenalini hissedebiliyordum. Şu anda bir Harpya sürüsü ile savaşırkenki heyecanımın yüzlerce katı bir heyecan hissediyordum. Vücudumda salgılanan adrenalin yüzünden top ile birbirimize uymakta zorlanıyorduk. Ya ben çok hızlı gidiyordum bu yüzden topu arkamda sektirmek zorunda kalıyordum. Ya da top çok önden gidiyordu bu yüzden benim topu takip etmem gerekiyordu. Resmen el-kol kordinasyonum bozulmuştu. Top kontrolümü düzeltmeye çalışırken bir anda önümde bir çocuk olduğunu fark ettim. Topu hemen sol boşluktan Claire’a attım. Claire bu pası beklemiyor gibiydi. Zar zor bir şekilde topu tuttu. Koşmaya devam ediyordu. Üçlük çizgisinin içine girmişti bile bu sırada May belirdi ve Claire’ı perdeledi. İşte bu kötüydü, Claire oradan pas atamayabilirdi. Ona baktım ve iki parmağımı kaldırarak bir işaret yaptım. Bu işaret maçtan önce kararlaştırdığımız taktik işaretlerinden idi. Claire hemen ne demek istediğimi anladı ve topu rastgele bir şekilde havaya attı. Karşı takım oyuncusu topa doğru zıpladığında havada bir ateş patlaması oluşturdum ve top yön değiştirerek bana doğru geldi. Potadan uzaklaşmış olabilirdik fakat top hala elimizdeydi. Ne yapacağımı düşünürken pota altındaki Alex’i gördüm. Bana, çaktırmadan işaret yapıyordu. Topu tüm gücümle Alex’e doğru fırlattım. Alley-oop yapmayı planlıyordu galiba fakat planları suya düştü. Top havada ilerlerken Alexis zıpladı ve topa blok koydu. Çok feci bir ses çıkmıştı. “Umarım bu top maç sonuna kadar dayanır” diye düşünürken top, çarpmanın etkisi ile yere fırladı ve Kev’in önüne düştü.
Topu kapan Kev bizim potaya doğru koşmaya başladı. Hızla potamıza doğru ilerliyordu. İşte bu olmazdı, olmamalıydı. Defansımızda sadece Claire vardı, onun da bu atağı durdurabileceğini sanmıyordum. Bir şeyler yapmalıydık. O anda yapabileceğimiz en iyi şeyi yaptık. Kev’in potaya koşmasını izlerken panik halinde Kev’e yetişmeye çalıştık. Başaramayacak gibi duruyorduk fakat biraz alevden yardım alırsak belki yetişebilirdik. Alex ile ayaklarımızın altında ateşler yarattık. Bunlar küçük ateşlerdi, kimseye zarar vermezlerdi. Sadece bizim biraz hızlanmamızı sağladılar. Fakat yinede bir işimize yaramadılar. Kafamı kaldırdığımda Kev'in Claire'ı geçtiğini gördüm. Potaya doğru koşuyordu, Claire ise üzüntü ile yere bakıyordu. Kev havaya zıpladı ve 360 derece döndükten sonra bir smaç bastı. İşte bu atış çok artistik olmuştu. Claire'ın yanına gittim ve "Üzülme, senin suçun değil. Hadi biraz daha asılalım şu maça. Claire bu sözlerim üzerine biraz daha iyi hissetmişti sanırım. Yine atağı başlatmak için top bizdeydi. Topu hızla Claire'e attım fakat Claire topu tutamadı ve May topu kaptı. Claire'e "benim hatam" anlamına gelen bir işaret yaptıktan sonra savunmaya geçtim. Bu atağı durduramayacağımızı biliyordum fakat en azından denemeliydik. Karşı takım paslaşa, paslaşa bize doğru yaklaşıyordu