Bütün bir dönemi Yunanistan'da geçirmiştim. Anneannemin ısrarıyla orada okula bile gitmiştim. Yunanca öğrenmiş, Yunanlıların gelenek göreneklerini itinayla uygulamıştım. (Bunu yapmak zorundaydım, çünkü ne zaman bir Amerikalı gibi davransam anneannemden azar yiyordum)
Yine de bir Amerikalı olmayı özlemiştim, kampı ve arkadaşlarımı da özlemiştim. Bende pegasusum Nerissa'ya atlayıp kampa dönmeye karar vermiştim. Tek bir sorun vardı, Yunanistan'dan Amerika'ya kadar pegasusla uçamazdım. Anneannemde gitmemi istemiyordu. Aklıma gelen ilk yol Stell'di. Gölge yolculuğu yapabildiği için kolayca beni Amerika'ya getirebilirdi.
Cebimden bir drahmi çıkarttım ve Stell'e bir İris mesajı yollamak istedim. Fakat sanırım Stell bir törendeydi, yani benim görüntüm birden bire ortaya çıkınca o sırada diploma alan yüzü asık Stell'in dikkati dağıldı ve merdivenlerden paldır küldür düştü! Ancak salonda çıt çıkmadı. Sanırım Stell üzerlerinde öyle bir baskı kurmuştu ki, hepsi eğer gülerlerse başlarına nelerin geleceğini bilirmişçesine susmuşlardı. Yüz ifadelerinde en küçük değişiklik yoktu. Fakat Stell benim arkaşadımdı ve benim gülmeme kızsa da beni yeraltına yollamazdı. Katıla katıla gülmeye başladım, Stell ise sinirle doğruldu ve salondan dışarı çıktı.
Nihayet sustuğumda gözümden yaş gelmişti.
"Çok mu komik buldun Jennifer?" diye sordu. Sanırım yanlış zamanda gelmiştim, Stell'in gözleri parlak alevlerle yanıyor, elindeki diplomaya pis pis bakıyordu. Birden bire elinde sıkı sıkı tuttuğu diploma yanmaya başladı!
"Sakin ol Stell! Bu kadar kızacağını bilseydim başka zaman gelirdim, özür dilerim" dedim. Diploma tamamen küle dönüşünce Stell ellerini silkti.
"Sorun sen değilsin Jenny" dedi. Ona sorun ne o zaman der gibi baktım. Aramızda kelimelere gerek yoktu belli ki, çünkü o da bana salondaki rektörü işaret ederek karşılık verdi.
"Sorunun rektörle mi?" diye sordum.
"Ah, hayır! Baksana, oradaki herkes kendi çabalarıyla diplomalarını aldılar! Bense Lucy'nin zihin yeteneği sayesinde aldım. Üniversite bana göre değil, hem çalışmayı sevmiyorum, hemde daha sonra vicdan azabı duyuyorum" dedi. Gülümsedim.
"Sanırım iyi bir tatile ve düşüncelerini dağıtmaya ihtiyacın var. Yunanistan'da hoşuna gidecek yerler var Stell, tabi gelmek istersen. Sonra da beraber kampa döneriz" dedim. Stell derin bir nefes aldı.
"Lucy'ye haber vereyim, zaten o daha diplomasını almadı. o alana kadar dönmüş oluruz belki de" dedi ve görüntüyü kayboldu. Birkaç dakika sonra Stell yanımdaydı. Saat farkından dolayı şaşkına dönmüştü. Öyle ya, o buraya sabah geldiğini zannediyordu ama Amerika'da gündüz, Yunanistan'da geceydi. Yine de şaşkınlığı uzun sürmedi.
"Biliyor musun, Yunanistan'ı özleyen bir dostum var" dedi pis pis sırıtarak. Böyle yaptığı zaman gerçekten korkunç oluyordu. Başımı salladım.
"o halde onu da buraya getirelim" dedim. Stell'de gülümsedi. Yavaş yavaş o eski yaramaz Stell'e dönüştüğünü görebiliyordunuz.
Elimi tuttu ve kendimi bir anda yeraltında buldum. Kolay ölüm kapısında.
"Ah, hayır Stell! Bu kadar çabuk iyileşeceğini tahmin edememiştim. Kerberos mu?" diye sordum.
"Yunanistan gecelerine biraz renk katmanın zamanı geldi" dedi gülümseyerek. Sonrada tekrar elimi tuttuğu gibi tekrar Yunanistan'a döndük.
"Peki ne yapacağız?" diye sordum. Stell Kerberos'un tüylerini okşadı.
"Şimdi öğrenirsin"(Stell, senden iyi bir yaramazlık rp si bekliyorum
)