Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Hektor Ease

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Hektor Carter
Küçük Tanrı
Küçük Tanrı
Hektor Carter


Mesaj Sayısı : 178
Kayıt tarihi : 27/01/11

Hektor Ease Empty
MesajKonu: Hektor Ease   Hektor Ease Icon_minitimePerş. Ocak 27, 2011 8:12 am

Bu aralar çok garip şeyler oluyordu. Yolda yürürken gözüm kararıyor ve eski zamanlarda geçen görüntüler görüyordum. Görüntülerde sürekli garip bir adam ülkeden ülkeye dolaşıp insan topluluklarına bir şeyler anlatıyordu. Adamın garip bir görüntüsü vardı. Garip derken giydiği kıyafetler çok garipti. Üzerinde beyaz açık bir elbisemsi bir kıyafet, ayağında sandalet altında ise hiçbir şey yoktu. Bu adamın sürekli bir şeyler anlattığını görüyordum fakat duyamıyordum. Her seferinde adam tam konuşmasını bitiriyor lotus pozisyonunda(meditasyon duruşudur) otururken görüntü sevecen bir ateş tarafından yakılarak kayboluyor ardından daha da sevecen olan bir kıkırdama sesi duyuyordum. Her geçen gün bu olay daha da sıklaşmaya başladı. Lise son sınıf öğrencisiydim, millet bu zamanlarda harıl, harıl üniversite araştırırken ben bu saçma illüzyonlar yüzünden hiçbir şey yapamıyordum. Bu iş canımı sıkmaya başlamıştı.
Yine bir gün her zamanki gibi otobüse binmiş okuluma doğru ilerliyordum. Okulum New York’ta Empire State Binası yakınlarındaydı. Zaman, zaman Empire State Binasının tepesinde çakmakta olan şimşekler görüyordum hem de hava güneşli iken. Acilen bir doktora gitmeliydim ama bu süreçte hiçbir yere gidemezdim. Aklımda düşünceler birbirini kovalarken yine gözüm karardı. Otobüste oturduğum yerde kafamı cama yaslayarak bayıldım. “Tam sırasıydı” diye düşündüm kendi kendime. Birazdan dönem sonu sınavı olacaktım ama ben burada oturmuş illüzyonlar görmek ile meşguldüm. Bu görüntüler hayatımı alt üst etmişti.
Yine aynı görüntüyü görmeye başladım. Yine aynı adam aynı şekilde bir topluluğa bir şeyler anlatıyordu. Artık bu saçma görüntüyü görmekten sıkılmıştım. Uyanmam lazımdı hem de hemen. Zihnimi toparladım ve görüntüye daha çok konsantre oldum. Görüntü yavaş, yavaş kontrolüme geçti. Artık zihnimdeki görüntüyü bir film şeridi gibi ister ileri sarıyordum ister geri. Artık her şey benim kontrolümdeydi. Görüntüyü hızla adamın lotus duruşuna geçtiği yere kadar getirdim. Şimdi buradan sonrasını izleyebilirdim. Tam adam lotus pozisyonunda durmuş ellerini birleştiriyordu ki tüm bedenimi ateşe atılmışım gibi sıcak bastı. Bu tatlı sıcak bedenimi uyuşturuyor, konsantre olmamı engelliyordu. Yavaş, yavaş ateşin verdiği sıcaklığın etkisi ile görüntünün kontrolünü kaybettim ve uyku haline geçtim. Garip bir şekilde uyuduğumu hissedebiliyordum. Birden aklımda nazik, rahatlatıcı bir ses duydum. “Kalk Hektor” diyordu. Ses bana yabancı gelmemişti. Bunu umursamadan gözlerimi açtım. Gözlerimi açmamla bağırmam bir oldu. Gözlerimin önünde kocaman kuşumsu bir şey vardı. Çok korkmuştum, bu ne tür bir şakaydı diye düşünürken zihnimdeki sesi yine duydum “Kaç Hektor, ormana doğru git”. Korkuyla canavara bir yumruk attım. Canavar yumruğumdan sadece bir boyun hareketi ile kurtuldu. Ardından tısladı “Heektoor, sen fazla şey görür oldun tııss”. İşte bu ses çok korkunçtu. İç sesimi dinlemeye karar verdim ve yerimden zıplayarak otobüsün kapısına doğru ilerledim. Hemen tepedeki kolu çevirdim ve kapıyı kas gücü ile açtım. İçeride benden ve o canavardan başka kimse yoktu. Hızla açtığım otobüs kapısından aşağıya atladım. Hızla yanında bulunduğumuz ormana doğru koştum. İç sesim öyle demişti ve onun dediklerini yapmam gerektiğini hissediyordum. Hızla ormanda koşuyordum, hayatımda hiç bu kadar hızlı koşmamıştım. Resmen ayaklarım kafamdan bağımsız hareket ediyordu. Adım attıkça arkamdan biz toz bulutu yükseliyordu. Büyük ihtimalle de bu toz bulutu canavara yerimi belli ediyordu. Koşarken arkamdan bir çığlık duydum. Bu canavara ait olmalıydı, canı yanmış gibiydi. Canavarın yaralanmasına çok sevinerek içgüdülerimin beni götürdüğü yere koşmaya başladım. Acaba burası neresiydi. Hızla ormanda yol alırken bir anda karşıma yine o canavar çıktı. Korkudan tökezledim ve yere kapaklandım. İşte bu çok kötü bir durumdu. Canavar karşımda ayakta dikilmiş beni bekliyordu ben ise yerde duruyordum. “Şimdi bundan nasıl kaçacaktım ?” çeşitli, çeşitli kaçış planları aklımdan geçti. Bu sırada canavardan hiç beklemediğim bir hareket geldi. Daha doğrusu hiç hesaplamadığım. Canavar bir anda bana pençesini savurdu. İşte bu çok korkunçtu. O insanımsı pençe bana doğru geliyordu. Pençenin sırf kemik ve tüyden oluştuğunu söyleyebilirdim. Bu canavar cidden çok iğrençti. Korku ile ne yapacağımı şaşırdım. Ardından ellerimle garip bir işaret yaptım. Bunun ne olduğunu, ne anlama geldiğini bilmiyordum. Sadece iyi bir şey olduğunu biliyordum. Yaptığım bu sembol beni canavardan korumuştu. Etrafımda nazik bir sıcaklık ve küçükken korktuğunuzda babanızın sizi koruduğunda verdiği o güzel güven verici his vardı. Bir şey beni bir şekilde korumuştu. Acaba bunun gördüklerim ile bir bağlantısı mı vardı? O güzel koruma hissi canavarı benden uzaklaştırmıştı fakat uzun süre beni koruyacak gibi gözükmüyordu. Bunun düşünmem üzerine kalkanın içinde bir başka el hareketi yaptım. Gözlerim yine otomatikman kapandı ama bu seferki bayılma gibi değildi. Sanki bir meditasyon ile uğraşıyormuşum gibiydi. Birden gözümün önüne içimdeki enerji akışı geldi. Bu enerji akışını incelerken kalbimin orada bir his olduğunu fark ettim. Bu hisse odaklandım. Tüm konsantremi toplayınca o kadın sesini yine duydum “Her zaman seni koruyacağım oğlum, sen insanlara büyük bir yardımda bulundun. Şimdi bu yardımı tekrar hatırlaman gerek. Kendi içine dönmen gerek Hektor” işte bu konuşma garipti. Bana dakikalar sürmüş gibi gelen konuşma aslında saliseler içinde olmuştu. Gözlerimi açtığımda önümde canavar falan yoktu. Ellerimde ise güzel bir sıcaklık hissediyordum. Hızla hislerimin götürdüğü yere gittim. Birden önüme “Melez Kampı” tabelalı bir yer çıktı. Hızla içeri daldım. Kapıdan içeri girer girmez tekerlekli sandalyede bir adam beni karşıladı “Hoş geldin, bizde seni bekliyorduk Küçük Tanrı. Ben Kheiron” bu lafı duyduktan sonra kafamda bir ısı hissettim başımı kaldırdığımda kafamın üzerinde bir sembol olduğunu gördüm. Buna Kheiron’da şaşırmış gibiydi. Gözlerini kocaman açtı. [color=red” Sen, hem Hestia’nın oğlu hem de Küçük Tanrısın işte bu inanılmaz. İlk defa Hestia’nın bir Küçük Tanrısı olduğuna tanık oluyorum. Yoksa sen, o musun ?” [/color] İşte bu söyledikleri çok saçmaydı. Ne olduğunu anlamamıştım. Kheiron’a döndüm ve “Hey bir dakika, neler oluyor?” dedim. [color=red] “Büyük Ev’e giderken her şeyi sana açıklayacağım. Şimdi birileri ile görüşmemiz gerek”

Word'de yazıp buraya kopyaladım fakat paragraflar çok net olmamış o konuda özür diliyorum birde kendimi kaptırdım biraz uzun olmuş Embarassed
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Athena
Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Athena


Mesaj Sayısı : 5210
Kayıt tarihi : 16/08/10

Hektor Ease Empty
MesajKonu: Geri: Hektor Ease   Hektor Ease Icon_minitimeCuma Ocak 28, 2011 10:34 am

Rp puanı: 95, tebrikler.


/Admin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://olimpos.my-rpg.com
 
Hektor Ease
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Hektor Ease

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Karakter :: Karakter Oluşturma :: Rp Puanı Belirleme-
Buraya geçin: