Kampta ki ilk gunumun ardindan harika bir aksam yemegine hazirdim. Yemek gazinosuna girdim. Iceride onlarca melez oturmus yemek yiyip kahkahalar atip gulusuyorlardi. Bugun tanistigim kizlardan birkaci beni masasina davet etti. Onlari duymazdan gelip kardeslerimin oturdugu masaya oturdum kimse konusmuyordu. kardeslerimin arasinda bir munakasa soz konusu oldugunu anladim. Aldigim iki parca biftekten birisini atese atip tanrilara adadim. Diger parcayida masama onume koydum. Buz gibi bir kok birasi hayal ettim. Onumde bir barda buz gibi en kalitelisinden kok birasi belirdi. Bu kampa isinmaya baslamistim. Hala kafamda sorular vardi. Kardeslerimden birisi yanima yanasarak. "Annem su aralar olimposta onunla konusmak istersen anlarim. Empire State binasinin tepesinden Olimposa gidebilirsin" diye fisildadi. Gozlerim buyudu biran icin. Bu konuyu daha sonra onunla ozel konusmaya karar verip yemegime devam ettim. Dersler konusunda cok heyecanliydim. Ares cocuklari beni rahatsiz etmis olsada onlardan heryerde vardi. Bende dovuse hazirdim herzaman. Kampa geldigimden beri herkes etrafdaki hersey normalmios gibi davraniyordu. Hadi ama kim yari at yari insan gorupde hicbirsey olmamis gibi davranabilirdi ki. Ama galiba burada yasaya yasaya alisacaktim tum bunlara. Athena iyi bir tanrica gibiydi. Biraz otoriter bir yani vardi. Bazi melezlerin onu Hitler diye isimlendirdiklerini duyunca gulmekten kendimi alamadim. Athena kampi yonetmekte iyi is cikariyordu. Ama bu gorev bana biraz anlamsiz gelmisti. Olimposdaki tahtimi birakip buraya asla gelmezdi. Belki cocuklarini gormek istiyordu. Evet belki annem kadar sorumsuz degildi. Annemle ilk karsilastiginda herseyi yuzune vurucaktim. Onun bu yaptiklarinin acisini cekmesini istiyordum. Gecenin sonunda kulubelerimize dagildik. Uykusuzluk yorgunluk ve saskinligin verdigi hisle yataga girer girmez uykuya daldim. Bunun bu kadar huzlu uyuyacagim son gece oldugunu bilemezdim...