Kate cehennem tazısını benden almıştı. Şimdi onunla dövüşüyordu. Hemen taşları suya batırmalıydım. Suya yaklaştım. Duydyklarıma göre bu nehir hafıza siliyordu. Tek bir damlası bile tüm anılarımı unutmama neden olabilirdi. Hayır bunu olmasını istemiyordum. Nehire doğru eğildim. Cebimden taşları çıkardım. Tam suya atacaktım ki gözlerim karardı ve bedenim ağırlaştı ardından da sırtımda bir acı hissettim. Yere düşerken Kate'te şaşkın şaşkın bana doğru bakıyordu. Anladığım kadarıyla cehennem tazısı bir şekilde Kate'ten kaçmış ve hemen sırtıma bir pençe geçirmişti. Omurgam yerinden çıkacak gibiydi. Zor zor nefes alıyordum. Kaburgam kalbime baskı uyguluyordu bu da kalbimi zorluyordu. Kan dolaşımım hızlandı, kalp ritmim düzensizleşti ve nefes alırken de hırıltılar çıkartıyordum. Eğer bir pençe daha yiyecek olursam bu benim için son olurdu. "Umarım Kate bir çözüm bulmuştur" diye düşündüm sonuçta o bir Athena kızıydı. Tam cehennem tazısı patisini kaldırmış bana doğru savuruyordu ki Kate'in sesini duydum "Bana Bak Seni Şapşal ! Evet sen, küçük kardeşim bile senden daha güçlü ve korkutucudur !" Bunu duyan Cehennem Tazısı başını Kate'e çevirdi ama halaa dibimdeydi. Kate'in bir planı olmalıydı ama neydi ? Derken Kate bir anda saatini kaldırdı. Ne olacaktı acaba ? Kate saatini doğrudan cehennem tazısının göz hizasına tutuyordu. Hayvan sersemlemiş gibiydi. Mayışmıştı, bir kaç saniye geçmedi ki Cehennem Tazısı yanıma yığılı verdi. Kate ne yapmıştı acaba. O saatin bir özelliği olmalıydı. Bunu düşünecek zamanım yoktu. Hemen taşları suya attım ve ikimizde bağırdık "Athena'nın Yanına!" Taşlar aktifleşti ve gözlerimizi kapattık. Tekrar açtığımızda Olimpostaydık. Athena karşımızda durmuş bize hayranlıkla bakıyordu. Sonra benim durumumu gördü ve sordu "Pers'e ne oldu ?"