Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Miles Away | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Helen Grace Burton Athena'nın Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 366 Kayıt tarihi : 23/10/10
| Konu: Miles Away Salı Ocak 18, 2011 8:11 am | |
| Pazar günü hava kapalı ve sağanak yağışlıydı. O yüzden kampta herkes ya işlerini hellediyordu ya da külübelerinde boş boş oturuyordu. Ben cam kenarına oturmuş yağmur damlalarını izlerken, babamın 16. yaş günü hediyesi i-pod'dan müzik dinliyordum. Slow şarkılar ve yağmur beni hüzünlendirmiş, i-pod ise babamı hatırlatmıştı. Kim bilir şimdi ne yapıyordu? Saate baktım ve büyük ihtimalle şu an işte olacağını tahmin ettim. Neredeyse üç ay olmuştu ve onu çok özlemiştim. Yağmur hızlanmaya başlarken müzik çalarda Madonna'nın Miles Away şarkısı çalmaya başlamıştı. 'You looked right through me, you were miles away..' diye gidiyordu. O sırada babamın aslında miller kadar uzakta olmadığını düşündüm. Kulaklıkları kulağımdan çıkardım ve koşarak yatakhaneye gittim. Dolabımdan çantamı çıkardığım gibi içine eşyalarımı koymaya başladım. Bir kaç giysi, kişisel eşyalar, ve melez günlüğüm. Gerekli her şeyi koyduktan sonra aceleyle üzerimi değiştirdim. Kotumu giyip üzerime bir gömlek geçirdim. Trençkotumu, çantamı ve yağmur çizmelerimi giydiğim gibi dışarı fırladım. Tam verandayı geçmiş ahırlara ilerliyordum ki, böyle haber vermeden çekip gitmemin diğerlerini merakta bırakacağını ve özellikle Lucy'nin başını derde sokacağını düşündüm. Koşarak geri döndüm çekmeceden bir not kağıdı çıkarıp yazmaya başladım. 'Kardeşlerim, babamı görmek için New York'a gidiyorum. Bir kaç güne geri döneceğim o zamana kadar beni idare edin. Öpüldünüz. Helen.'Notu yazar yazmaz koşarak külübeden çıktım. Yağmurun altında pegasus ahırlarına doğru ilerledim. Son anda bir aksilik çıkmasından korkuyordum. Ahırlara vardığımda hemen Aurora'yı kabininden çıkardım ve üzerine eyerlerini geçirdim. Tam pegasusa biniyordum ki arkamdan tanıdık bir ses duydum, ''Helen?'' İlk duymamış gibi yapmayı düşündüm ama pegasusla o kadar hızlı davranamazdım. Arkamı döndüm. Summer elinde bir kaşağı ile Nessie'nin kabininden çıkmış şaşkın şaşkın bana bakıyordu. ''Nereye gidiyorsun bu havada?'' ''Babamı görmeye karar verdim Summ. New York'a gidiyorum.'' Summer ağzı bir karış açılmış şaşkınlık içinde devam etti, ''New York'a mı? Helen ciddi olamazsın. Yani bu havada..'' Bakışlarımı gören Summer kaldığı yerden devam etti, ''Hayır sen ciddisin!'' ''Evet gitmek zorundayım Summ. Yani bugün gitmezsem bir daha bu cesareti kendimde bulamam. O yüzden beni kararımdan vazgeçirmeye çalışma. Ki vazgeçmeyeceğimi biliyorsun.''dedim gülerek. Aurora'nın üzerine binip Summer'a geri döndüm, ''Masanın üzerinde sizin için bir not bırakmıştım. Lucy'e erken döneceğimi söylersin. Beni idare edebilirseniz -'' Summer aniden sözümü kesti ''Ben de geliyorum!''
En son Helen Grace Wilson tarafından Salı Ocak 18, 2011 8:52 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Summer Katherine Ramsey Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1643 Kayıt tarihi : 08/12/10
| Konu: Geri: Miles Away Salı Ocak 18, 2011 8:43 am | |
| "Ben de geliyorum !" dedim kararlı bir sesle. Madem onu vazgeçiremiyordum, o zaman ben de onunla gidecektim. Onun böyle bir havada yalnız başına Melez Kampı'nın dışına çıkmasına izin veremezdim. Hem biraz değişiklik bana da iyi gelecekti. Helen ilk önce itiraz edecek gibi oldu ama gözlerimdeki sert ifade onu vazgeçirmişe benziyordu. Pegasuslarımıza atladığımız anda yüzümdeki sert ifade kayboldu, artık gülümsüyordum. Biricik kardeşimle yeni bir maceraya atılmanın mutluluğunu taşıyordum. Helen'e baktığımda onun da gülümsediğini gördüm. Bir süre hiç konuşmadan sadece havada süzüldük. Sonra Helen bana "Baban nasıl biri Summ ?" diye sordu. Bu soruyu o anda beklemiyordum. Hızlı hızlı gözlerimi kırpıştırıp "Babam... şey, evet, o çok, iyi biri aslında. Yani hayatımda bana hep destek oldu, beni hiç yalnız bırakmadı." dedim. Bu doğruydu, babam hayatım boyunca hep benim yanımdaydı. "Peki babanla aran nasıl ?" diye bir soru daha yöneltti bana Helen. Ah, bu soruyu ilk geldiğimde sormuş olsaydı rahatlıkla Gayet iyi. cevabını verebilirdim ama son olanlardan sonra aramızın pek de iyi olduğunu sanmıyordum. "Babamla benim aram, iyi. Yani öyleydi. Ancak son olarak onu bir kadınla baş başa gördüğümden beri pek de öyle olduğunu sanmıyorum." dedim. Sonra ifademin hüzünlü bir hal aldığını fark ettim ve Helen'i de etkilememek için hemen ifademi neşeli bir hale getirip hevesle sordum: "Ya senin ?" | |
| | | Helen Grace Burton Athena'nın Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 366 Kayıt tarihi : 23/10/10
| Konu: Geri: Miles Away Çarş. Ocak 19, 2011 3:32 am | |
| Summer benimle geleceğini söyleyince, bunun olmayacağını ona söylemek için lafa başlayacaktım ki bakışlarından onu vazgeçiremeyeceğimi anladım. Başımız umarım belaya girmez diye düşünürken Summ Nessie'yle birlikte yanıma geldi. Yağmurun altında sırılsıklam olmuştuk. Hızla eyerlere asıldım. Aurora dörtnala koşmaya başladı. Beyaz kanatları açıldığında, Summer çoktan uçuşa geçmişti. Yarım saat sonra yağmur dinmiş, ama kara bulutlar hala dağılmamıştı. Babam'a yapacağım süprizi düşündükçe heyecanla dolup taşıyordum. Summer'in bana yoldaş olması beni çok mutlu etmişti. Hem böylece ben babamın yanındayken Summer'da kendi evini ziyaret edip babasına süpriz yapabilirdi. Summer'a "Baban nasıl biri Summ ?" diye sordum. Daha ilişkilerini sorma fırsatım olmamıştı. Summer'in soğuk havadan bembeyaz olmuş yüzünin ifadesi birden değişti. Gözlerini kırparak "Babam... şey, evet, o çok, iyi biri aslında. Yani hayatımda bana hep destek oldu, beni hiç yalnız bırakmadı." Aralarında bir problem olduğunu anladım ama Summer'in benden bir şey saklayacağını sanmıyordum. "Peki babanla aran nasıl ?" diye bir soru yönelttim. Soruyu duyunca hüzünlenen Summer "Babamla benim aram, iyi. Yani öyleydi. Ancak son olarak onu bir kadınla baş başa gördüğümden beri pek de öyle olduğunu sanmıyorum." Summer'in durumuna gerçekten üzüldüm. Bir an aklımdan babamın da başka biriyle görüşüyor olma düşüncesi geçti. Ben evdeyken birileriyle çıkması fikrine karşı değildim. Özellikle üniversiteye gidince yalnız kalmasını istemiyordum. Ama şimdi herşey farklı. Ben bunları düşünürken Summer bana sorusunu sordu. ''Ya senin ?" Düşüncelerimi bir kenara attım ve gülümseyerek yanıtladım. ''Babam herşeyimdir. Ben de onun. Her zaman arkadaş gibiydik ve hala öyleyiz. O çok iyi bir baba.'' Kısaydı ama özdü. Yani babamı başka türlü anlatamazdım. Summer'ı düşünerek devam ettim, ''Summ babanı başka bir kadınla görünce hayal kırıklığı veya ihanet hissetmiş olabilirsin. Ben de olsam ben de aynı tepkiyi veririm, ama bence aranızı bozmamalısın.'' Summer bu konuda hassastı. Daha fazla onu sıkmak istemedim. Bana belli belirsiz gülümsedi ve ufuğa doğru baktı. Bir saatlik uçuş sonrasında şehre varmıştık. Gökdelenler görüş alanımıza girdiğinde şehir dışındaki bir arsaya iniş yaptık. Aurora ve Nessie'yi bir ağaçlığın altına eyerlerinden bağladık. Otoyola çıktığımızda şehre giden bir otobüse atladık. Otobüs yolculuğumuz yarım saat sürmüştü. Manhattan sokaklarına vardığımızda beşinci caddeye çok yakındık. Hızlı adımlarla apartmanımızın olduğu sokağa girdik. Binanın önüne gelince özlemle başımı kaldırıp gökdelenin en üst katına baktım. Summer şaşkınlıkla ''En üst kata mı çıkacağız?'' diye sordu. Sevinçle ''Evet!'' diye bağırdım. Demir kapıdan içeri girdik, resepsiyonda kimse yoktu. Zili defalarca çaldım, içeriden güvenlik görevlisi Josh geldi. Elindeki zarflarla ilgilenirken beni görmedi. ''Buyrun nasıl yardımcı olabilirim.?'' ''Selam Josh, babam yukarıda mı ?'' Josh sesimi tanıyınca hemen başını kaldırdı ve şaşkınlıkla ''Bayan Helen! Bu ne süpriz! Sizi Los Angeles'ta okulda sanıyorduk.'' ''Evet okuldaydım. Bir kaç günlüğüne izinliyim ve babama süpriz yapmaya geldim. Bu da arkadaşım Summer.'' Arkadaşım olarak tanıtmak en mantıklısıydı. Josh nezaketle ''Tanıştığımıza memnun oldum Bayan Summer.'' dedi. Summer ''Ben de memnun oldum Josh.'' Ben söze karıştım ''Şimdi kendisi evde mi?'' ''Hayır malesef, babanız henüz gelmediler. Size anahtarı vereyim. Böylece ona daha güzel bir süpriz yapmış olursunuz.'' dedi. Anahtarı kaptım ve ''Teşekkür ederim Josh!'' diyerek asönsöre doğru koştum. Summer da asönsöre bindiğinde kapılar kapandı. Anahtarı kat tuşlarının üzerindeki küçük anahtar deliğine soktum ve çevirdim. Dijital ekranda kırmızı harflerle Wilson's Penthouse yazdı. Daireye geldiğimizde 'ding' sesiyle birlikte asansörün kapıları açıldı. Summer'a içeri geçmesi için elimle işaret yaptım ve ''Çatı katımıza hoşgeldin Summ!'' diyerek sevinçle içeri girdim. | |
| | | Summer Katherine Ramsey Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1643 Kayıt tarihi : 08/12/10
| Konu: Geri: Miles Away Çarş. Ocak 19, 2011 12:33 pm | |
| Havada pegasuslarımızla süzülürken Helen'in bana babamla ilgili verdiği tavsiyeleri düşünmeye koyuldum. Evet, aslında haklı olabilirdi. Yalnız kalmak gerçekten kötü bir şeydi. Babam annemden sonra uzun zaman kimseyle birlikte olmamıştı. Sanırım beni incitmek istememişti. Zaten her ne kadar bana fark ettirmese de toparlanması zor olmuş olmalıydı. Bu ikimiz için de ilkti. Pegasuslarımız boş bir arsaya doğru inişe geçince düşüncelerimden sıyrıldım. Pegasuslarımızı bıraktıktan sonra otobüste yaklaşık yarım saatlik bir yolculuk geçirdik. Otobüsten inince yürüyerek bir binanın, daha doğrusu gökdelenin, yanına geldik. Helen gökdelenin tepesine bakmış gülümsüyordu. "En üst kata mı çıkacağız ?" diye sordum şaşkınlıkla. Helen gülümsemesini daha da genişleterek neşeyle "Evet !" diye bağırdı. İçeriyi girdik. Ortalıkta kimse görünmüyordu. Helen zili birkaç kez sabırsızca çalınca bir adam elinde zarfla geldi ve "Buyrun, nasıl yardımcı olabilirim ?" diye sordu. Helen biraz resepsiyonistle konuştuktan sonra beni ona tanıttı. Arkadaşı olarak tabii ki. Eğer kardeşi olduğumu söyleseydi adam şaşkınlıktan küçük dilini yutabilirdi. Hem aynı zamanda biz Helen ile arkadaştık da... Resepsiyonist Josh'a tanıştığım için memnun olduğumu belirttikten sonra Helen anahtarı aldı ve asansöre bindik. Helen asansörde oldukça heyecanlı görünüyordu. Eh, bu doğaldı. Kim bilir babasını en son ne zaman görmüştü. İçeriyi girdiğimizde Helen neşeyle "Çatı katımıza hoş geldin Summ !" dedi. Onu böyle sevinçli görmek beni de mutlu ediyordu. İçerisi çok ferah ve huzur vericiydi. Gerçek bir yuva havası vardı. İçerisi menekşe gibi kokuyordu. Bir süre kokuyu içime çektikten sonra heyecandan yerinde duramayan Helen'e "Eviniz çok güzelmiş." dedim. O da "Teşekkürler Summ. Bu arada sana ne ikram edeyim ? Yol boyunca acıkmış olmalısın." dedi. Tam ona buna gerek olmadığını söylemek için ağzımı açmıştım ki o sırada karnım guruldadı. Ah, ne utanç verici ! Mahcup bir şekilde Helen'e bakarak "Sanırım biraz acıkmışım." dedim. Helen bu halime gülmeye başladı. Bir süre sonra ben de ona katıldım. Bu sırada mutfağa geçmiş, ne yapacağımızı düşünüyorduk. Sonunda en iyi seçimin köfte ve pilav olduğuna karar verdik. Tabii çorbayla birlikte. Yemekleri hazırlarken kapı açıldı. Helen gözleri kocaman açılarak "Babam geldi !" diye fısıldadı. Heyecanının dorukta olduğu her halinden anlaşılıyordu. Sonra içeri koştu. Onun "Babaa !" diyen coşkulu sesini duydum. Ardından da babasının şaşkın ama sevinçli sesini. "H-Heleen !" Mutfaktan çıkıp yanlarına gittiğimde sımsıkı bir şekilde sarılıyorlardı. Karşımda harika bir manzara vardı. Biraz daha bakarsam ağlayabilirdim. Uzun bir süre sonra sarıldıktan sonra ayrıldılar. O sırada Helen'in babası beni gördü ve "M-merhaba. Hoş geldin. Yoksa sen Helen'in arkadaşı mısın ?" diye sordu. Şaşkınlığını hala atamamıştı üstünden. "Evet, öyle de denebilir." dedim. Helen'in babasının eli ayağı birbirine karışmıştı. Sevinçten ne yaptığını bilmiyor gibiydi. Bir süre sonra bize koltukları işaret ederek "Otursanıza." dedi. "Anlatacak çok şeyiniz olmalı. Örneğin, buraya nasıl geldiğiniz gibi..." | |
| | | Helen Grace Burton Athena'nın Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 366 Kayıt tarihi : 23/10/10
| Konu: Geri: Miles Away Perş. Ocak 20, 2011 7:59 am | |
| Babam geldiğimi görünce koşarak bana sarıldı. Onu gerçekten çok özlemişim. O Summer'la konuşurken ona şöyle bir baktım. Hiç değişmemişti. Gri takım elbisesi ve siyah uzun paltosuyla çok yakışıklıydı benim babam! Babam bize koltukları işaret edip oturmamızı söyledi. Ah koltuklarımızı bile özlemişim! Etrafı bir daha unutmamak için her yere büyük bir gülümseme ile bakınıp duruyordum. Babam karşımıza geçti ve söze başladı, "Anlatacak çok şeyiniz olmalı. Örneğin, buraya nasıl geldiğiniz gibi..." Evet gerçek dünyaya hoşgeldin Helen. Mutluluğum kısa sürmüş değildi ama gel de kamptan nasıl kaçtığını babana anlat! Summer bir bana bir babama bakarken, babam imalı bakışlarla benden cevap bekliyordu. Ben kaçamak bakışlar atmaya başlamıştım ki babam ''Helen sakın kamptan kaçtım deme bana!'' dedi hafif kızgınlıkla. ''Yani, şey-'' Summer şaşkın bir tonda ''Siz biliyor muydunuz?'' diye babama sordu. Söze karışarak ''Evet söylemeyi unuttum. Babam bilmeyenlerden değil.'' dedim. Babam ''Helen, seni dinliyorum.'' dedi sakince. Bu 'konuyu değiştirmeye çalışma' uyarısıydı. ''Pekala. Seni özlediğimi farkettim ve ani bir kararla buraya geldim. Summer'la ahırda karşılaştık ve o da bana yoldaşlık etti.'' Babam ayağa kalktı ve kollarını birbirine dolayarak önümüzde volta atmaya başladı. ''Durun bakayım doğru anlamış mıyım? Kamptan kaçtın. Bu demek ki kimseden izin almadın ve ahırlar dediğine göre bir pegasusla buraya geldin?'' Başımı öne eğerek ''Evet.. Biraz öyle oldu.'' dedim. Babam kaşlarını çatarak ''Ah Helen!'' diye içini çekti. ''Bu kadar tehlikeli bir şey yapmana gerek yoktu. Bana bir telefon açsaydın, ya da bir mesaj.. Seni görmeye gelirdim.'' Ağlamaklı bir ses tonuyla ''Biliyorum. Ama ben evimizi de görmek istedim. Eskiden yaptığım şeyleri özledim. Bu şehri özledim.'' Summer koluma sarılmıştı. Halime üzülmüş beni teseli etmeye çalışıyordu. Babam fısıltıyla gel buraya diyerek bana kollarını açtı. Ona tekrar sıkı sıkı sarıldım. Babam, bana kızmamıştı. Sadece üzülmüştü. Birden bire hayatımızı değiştiren bu olaylara üzülmüştü. Daha doğrusu 'Yaşam Koşullarına'. Kucaklaşma faslı sona erince babam, ikimize dönüp, ''Uzun yoldan geldiniz. Siz burada oturun ben de yiyecek bir şeyler hazırlayayım.'' diyerek mutfağa yöneldi. Summer iç geçirip pencerelerden dışarı baktı. Mutluluk, hüzün hepsi iç içe geçmiş salonda yoğun bir hava oluşturmuştu. Yağmur tekrar başlamış, hava iyice kararmıştı. Pencerelerin yanına gidip arkadan bana seslendi, ''Helen hava iyice karardı. Geri nasıl döneceğiz? Yokluğumuzu çoktan fark etmişlerdir.'' Geri dönüş fikri canımı sıkıyordu. ''Evet fark etmişlerdir.'' dedim sıkıntıyla. ''Summer, en iyisi bu akşam burda kalmak. Yarın yola çıkarız.'' Summer olur dercesine başını salladı. O sırada içeriden mis gibi kokular geldi ve babamın sesi duyuldu. ''Yemek hazır bayanlar!'' | |
| | | Summer Katherine Ramsey Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1643 Kayıt tarihi : 08/12/10
| Konu: Geri: Miles Away Perş. Ocak 20, 2011 8:44 am | |
| ''Summer, en iyisi bu akşam burda kalmak. Yarın yola çıkarız.'' dedi Helen. Evet, haklıydı. Bu saatte üstelik canavarlar peşimize düşmeye hazır bir şekilde yola çıkamazdık. Hem yokluğumu çoktan fark ettiklerine göre erken gitmenin bir anlamı yoktu. Hatta ne kadar geç gidersek cezamız da o kadar ertelenirdi. Aslında eninde sonunda cezamızı alacaktık ama nedense canım hiç gitmek istemiyordu. Uzun zamandan sonra kendimi ilk defa bu kadar sıcak bir yuvada hissediyordum. Bu yüzden başımı sallayarak Helen'i onayladım. Tam o sırada mutfaktan insanın iştahını fena halde kabartan mis gibi yemek kokuları gelmeye başladı. Ardından da Bay Wilson'un sesini duyduk. Bizi mutfağa çağırıyordu. "Yemek hazır bayanlar !" İçeriden bu kadar muhteşem kokular gelirken bu çağrıyı reddetmek mümkün değildi. Bu yüzden ikimiz de yerimizden kalktık ve neredeyse koşarak mutfağa gittik. Bay Wilson'un masayı hazırlamasına yardım ettikten sonra hemen masaya oturduk. En son ne zaman bu kadar iştah açıcı bir yemek kokusu aldığımı hatırlamıyordum. Karnımın bir kez daha guruldamasına izin vermemek için yemekten bir kaşık ağzıma attım. Uzun süredir bir şey yemediğimden mi, yoksa yemekler gerçekten harika olduğundan mıdır -Büyük ihtimalle her ikisi de geçerliydi.- bilmiyorum ama o an yediğim yemek bana hayatımda yediğim en lezzetli yemek gibi gelmişti. Belki de gerçekten öyleydi. Doğrusu bir erkeğin elinden bu kadar güzel yemek yiyeceğim aklıma gelmezdi hiç. İlk tabağımı neredeyse nefes almadan bitirdikten sonra ikincisine geçmiştim. Acaba fazla mı görgüsüz davrandım ? diye düşünüyordum ama Helen'in de yemekleri benim gibi iştahla yediğini fark edince kendimi biraz daha iyi hissettim. Her ne kadar Bay Wilson bizim bu kadar acıktığımıza inanamayarak şaşkınlıkla bize baksa da... Ama neyse ki bir şey demedi, yalnızca kısa bir süre bizi gözlemlemekle yetinmişti. Sofradan kalkınca masayı toparlamaya giriştik. İlk önce Bay Wilson "Kızlar ne gerek vardı ? Siz zaten yol yorgunusunuz." gibi bir şeyler söyledi ama biz çoktan işimizi halletmiştik bile. Son olarak bulaşıkları yıkamaya giriştik. Helen'in yorgun ama neşeli bir hali vardı. Tıpkı benim gibi. Sonunda bulaşık işi de sona erdiğinde aklıma çok eğlenceli bir fikir geldi. Uzun zamandır yapmadığım bir şey... "Bu akşam bir pijama partisi yapmaya ne dersin ?" diye sordum heyecanla. | |
| | | Helen Grace Burton Athena'nın Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 366 Kayıt tarihi : 23/10/10
| Konu: Geri: Miles Away Cuma Ocak 21, 2011 7:39 am | |
| Summer'in teklifini ellerimi çırparak kabul ettim. Çocuk gibi davranıyordum ama burası çocuk gibi davranabildiğim daha doğrusu beş altı yaşlarıma geri dönebildiğim tek yerdi. ' 'O zaman gel de sana odamı göstereyim. Yer yataklarını alırız hem de sana daha rahat edeceğin bir giysi vereyim Summ.'' Summer usulca benimle birlikte odama doğru yürüdü. Odamın kapısına vardığımızda içeri girmesi için Summer'a yol verdim. Summer içerisini inceleyerek ''Helen, odan tek kelimeyle senin zevkini temsil ediyor. Çok güzelmiş!''dedi. ''Ah teşekkür ederim Summ! Bir gün de ben seninkini görmeyi çok isterim.'' ''Evet bize gelme sırası sende.'' dedi gülerek. O eşyalarıma bakınırken ona giyecek, gri bir eşofman takımı verdim. Daha sonra yer yataklarını yerinden çıkardım ve salona doğru giderken Summer'ı giyinmesi için yalnız bıraktm. Babam yatakları hazırladığımı görünce bana yardım için yanıma geldi. ''Demek pijama partisi ha? Okul zamanı diğer kızlarla ne çok yapardınız.'' diyerek içini çekti. ''Evet sabahlara kadar otururduk..'' Eski okul günlerimi ve arkadaşlarımı hatırlayıp iç geçirmiştim. Hepsini çok özlüyordum ama insanların birden hayatlarından çıkıp tekrar 'Selam! Ben geldim!' diyemezdiniz. Babam sessizliği bozup, ''Geçen günlerde iş çıkışı Allison'a rastladım.'' Allison okuldan en yakın arkadaşımdı ve her şeyi birlikte yapardık. Merakla cümlesini bitirmesini bekleyerek ona baktım. Babam yastık kılıflarını takarken devam etti, ''Seni sordu. Ona Los Angeles'a taşındığını ve özel bir okula gittiğini söyledim. Senin adına sevindiğini ve eğer seninle konuşursam selamımı iletmemi söyledi.'' Yatak çarşaflarını yere bıraktım ve sesimin çatlamasını önlemeye çalışarak fısıltıyla, ''İyi yapmışsın. Teşekkürler.'' diyebildim. Babam bana destek olmak için omzumu tuttu. Tekrar çarşafları elime aldım. Onları katlarken babam, ''Helen, sana bir şey sormak istiyorum.'' dedi kısık bir sesle. ''Sor baba.'' Ayağa kalkıp karşımdaki koltuğa oturdu. Ellerini birleştirdi ve derin bir nefes alarak ''Summer, üvey kardeşin mi?'' diye sordu. Bu soruyu beklemiyordum. İlk cevap vermemeyi düşünsem de gerçeği ondan saklayamayacağımı düşünerek başımı salladım. ''Evet. Kardeşim.'' ''Ah evet..'' dedi üzüntüyle. ''İçeriye girdiğim ilk anda anlamıştım. Ama inanmak istemedim nedense..'' Ellerini yüzüne kapattı ve bir süre öyle kaldı. ''Baba.. Ben ne diyeceğimi bilemiyorum.'' Summer'ın tek kardeşim olmadığını söylemeyi aklımdan geçirsem de, babamın daha çok üzüleceğini düşünürek sustum. Onu anlayabiliyordum. Aşık olduğu kadının yıllar önce bir tanrıça olduğunu ve ömür boyu onunla kalamayacağını öğrenmişti. Şimdi de bana söylemese bile, annemi hala çok seviyordu. Her halinden bunu anlıyordum. Yerden kalkıp yanına oturdum ve beline sarıldım. Babam kolunu omzuma atarak bana sarıldı. Onun haline çok üzülüyordum ama o bana hiçbir şey belli etmemeyi ustalıkla başarıyordu. Biz öylece sarılırken içeriden gri eşofmanlarıyla birlikte Summer geldi. ''Ee partiye hazır mıyız ?''İşte bu da benim odam; - Spoiler:
| |
| | | Summer Katherine Ramsey Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1643 Kayıt tarihi : 08/12/10
| Konu: Geri: Miles Away Cuma Ocak 21, 2011 2:11 pm | |
| Helen'in bana verdiği gri eşofmanları giydikten sonra oturma odasına girip ''Ee partiye hazır mıyız ?'' diye sordum. Helen ile babası o sırada sarılıyordu. O an ben de babamı ne kadar özlediğimi hissettim. Gerçekten, ona sarılmayalı ne kadar olmuştu ? Her neyse, şimdi bunları düşünüp keyfimi kaçırmamalıydım. Daha kardeşim Helen ile bir parti yapacaktık. Helen doğruldu ve gülümseyerek "Kesinlikle !" dedi. "Ama önce..." Oturduğu yerden kalkıp mutfağa doğru gitti. Geri döndüğündeyse elinde bir cips paketi ve birkaç tane de çikolata duruyordu. Bunlar ağzımı sulandırmıştı. "Umarım tarihleri geçmemiştir." dedi Helen. Lütfen geçmemiş olsun. diye düşündüm. Eğer olursa büyük hayal kırıklığına uğrayacaktım çünkü. Helen tarihlerine bakarken nefesimi tuttum. Biliyorum, birkaç abur cubur için bu oldukça saçma ve çocukçaydı ama böyle şeyler yemeyeli uzun zaman olmuştu. Helen abur cuburları kontrol ettikten sonra sevinçle "Şanslıyız Summ, son kullanma tarihlerinin dolmasına daha iki ay var." dedi. O sırada Bay Wilson araya girerek "O şeylerin hepsini yemeyi düşünmüyorsunuz değil mi ? Hem bu saatte yerseniz mideniz bozulabilir." dedi. Helen babasına tatlı tatlı baktı ve "Babacığım, sadece bir kerelik. Biliyorsun, kampta bunları yememize izin verilmiyor." Bay Wilson Helen'in bakışlarına daha fazla dayanamamış olacak ki teslim olmuş bir ifadeyle "Ah, peki tamam. Siz kazandınız. Ama yarın karnınız ağrıdığında hiç bana şikayet etmeyin." dedi. Helen de hemen babasının yanına gitti ve yanağına bir öpücük kondurdu. Sonra da beni kolumdan tutarak odasına sürükledi. Odasını gerçekten çok beğenmiştim; Bir kere tam Helen'e uygun bir odaydı ve bir pijama için yeterli genişliğe sahipti. İçeri girip cipsleri açtık. Bir yandan cipsleri yiyip bir yandan da sohbet ediyorduk. Helen bana "Summ, bana biraz Kamp'a gelmeden önceki hayatından bahsetsene." dedi. Ben de derin bir nefes alarak anlatmaya başladım. "Aa, benim kamptan önce bu kadar olmasa da birkaç tane arkadaşım vardı. Bunlardan en yakın olan arkadaşım ise Ashley idi. Onunla gerçekten çok iyi anlaşır ve eğlenirdik. İkimiz de bir derdimiz olduğunda ilk olarak birbirimize anlatır, birlikte çözüm yolları arardık. Kardeş gibiydik adeta. Biraz da yaramazdık aslında. Bazı yaptıklarımız yüzünden birkaç kere disiplin cezası almaktan son andan yırtmıştık. Ama ne olursa olsun o sahip olduğum en iyi arkadaşlarımdan birisiydi. Keşke şimdi de görüşebilsek, onu öyle özledim ki..." Sonra aklıma Ashley ile yaşadığım bir maceram geldi ve anlatmaya başladım. "Bir keresinde öğretmen okula gelemesin diye arabasının lastiklerini indirmiştik inanabiliyor musun ? Ama neyse ki bizim yaptığımızı hiçbir zaman anlayamadılar. Anlasalardı neler olurdu düşünemiyorum bile." O an aklıma gelince hafiften gülümsedim. "Siz bunu gerçekten yaptınız mı ?" dedi Helen gülerek. "Aslında iyi fikirmiş, keşke biz de deneseymişiz." diye ekledi, hala gülüyordu. Gülmesi kesilince sordum. "Eee, ben çok bahsettim, biraz da sen anlat bakalım Kamp'tan önceki hayatını." | |
| | | Helen Grace Burton Athena'nın Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 366 Kayıt tarihi : 23/10/10
| Konu: Geri: Miles Away Çarş. Ocak 26, 2011 12:13 am | |
| Summ bana sorunca geri çevirmeden başladım kamptan öncesini anlatmaya, ''Babam Harvard'ın son senesindeyken Athena'yla tanışmış. İşte klasik tanışma hikayesi..'' Kolyeyi pijamamın içinden dışarı çıkardım. Işığın altında parıldıyordu. ''Bunu babama vermiş ve bu şekilde okulu birincilikle bitirmesini sağlamış. Sonra da babam Athena'ya aşık olmuş. Ardından ben dünyaya gelmişim.'' Kıkırdadım ve kolyeyi bluzun içine geri atarak, ''Babam benim doğduğum doksandört senesinde diplomasını eline almış. Daha yirmi yaşında baba olması ve annemin gitmek zorunda oluşu yüzünden çok kötü günler geçirmiş. Babam kendi ayakları üzerinde durup, bir iş sahibi olana kadar ben, Boston'da büyükannemle birlikte kalıyordum. Onu, ben beş yaşındayken kaybettik.'' duraksadım. Summer üzüntüyle ''Helen, çok üzgünüm.'' dedi. ''Önemli değil Summer. O şimdi yukarıda daha mutlu.'' dedim gülümseyerek. ''Her neyse, böylece babam Boston'a taşındı. Bir yıl orada yaşadıktan sonra New York'a iş için geri döndük. Ben anaokulundayken disleksi olduğum ortaya çıkınca babam haliyle beni okuldan aldı. Anaokulundan sonra evde eğitim görmeme karar verdi. Yaşıtlarım ortaokuldayken ben evde eğitim görüyordum. Yunan alfabesini okuyabildiğimi görünce de lisede özel okula gittim. Orada Allison adında bir arkadaşım vardı. Ben kampa gelene kadar arkadaşımdı en azından. Daha sonra onunla iletişimi kopardım. Nedense bir daha hiç görüşmedik. İşte böyle, kısa ve öz bir yaşantım vardı.'' Summer tebessüm ederek, ''Eski yaşantımızdan bir şeyleri kaybetmeseydik keşke..'' dedi. Başımı sallayarak ''Keşke..'' dedim. Bugünlük bu kadar dram bize yeterdi. ''Hadi artık uyuyalım Summ. Biliyorum çok erken biten bir pijama partisi oldu ama yorgunluktan ölüyorum!'' Summer yorganı başına kadar çekip ''Evet sana katılıyorum Helen. Işıkları da kapatır mısın lütfen?'' diyerek yorganın içinde kayboldu. ''Emredersiniz kraliçem.'' diyerek bir koşu ayağa kalkıp ışıkları söndürdüm. Summer yorganın derinliklerinden gelen kahkahasıyla ''İyi geceler Helen!'' dedi. Ben de ona katıldım ve gülerek ''Tatlı rüyalar Summ..'' | |
| | | Summer Katherine Ramsey Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1643 Kayıt tarihi : 08/12/10
| Konu: Geri: Miles Away C.tesi Şub. 05, 2011 6:33 am | |
| Sabah günün ilk ışıklarıyla birlikte uyandığımızda mutfaktan sesler geliyordu. Sanırım Bay Wilson bize kahvaltı hazırlıyordu. Bunun üzerine biz de ona yardım etmek için aceleyle üzerimizi değiştirip yüzümüzü yıkadık ve bir koşu mutfağa gittik. Bay Wilson kahvaltıyı hazırlamıştı bile. Bizeyse yalnızca masayı hazırlamak kalmıştı. "Günaydın kızlar !" dedi Bay Wilson neşeyle. Biz de ona günaydın dedikten sonra hemen tabakları, çatalları; kısacası gerekli malzemeleri çabucak masaya dizmeye başladık. Bir şeyleri kırıp dökmediğime sevinmiştim. Bu, gittiğim çoğu yerde yapıp rezil olmama neden olan bir şeydi. Ama sanırım bunun üstesinden geliyordum. Ya da sadece bugün şans yanımdaydı. Kahvaltımızı ederken biraz havadan sudan konuştuk. Daha sonra Bay Wilson "İsterseniz bugün işe gitmeyebilirim." dedi ama Helen hemen karşı çıktı. "Hayır baba, bizim yüzümüzden işini aksatma. Hem zaten bizim de birazdan hazırlanıp kampa dönmemiz gerek. Burada bu kadar uzun süre kalamayız. Malum, canavarlar... Hem eğer daha fazla kalırsak normalde alacağımızdan daha ağır bir ceza alabiliriz." Bu sözler üzerine Bay Wilson hararetle başını sallayıp "Ah evet, haklısın. Burası sizin için güvenli değil." dedi hüzünlü bir ifadeyle. Kahvaltımız sona erdikten sonra hep birlikte masayı toplamaya başladık. Sonra Helen babasını hazırlanması için odasına gönderdi. Biz de bulaşıkları yıkamaya başladık. İşimiz hemen bitmişti. Fazla beklememize gerek kalmadan Bay Wilson da elinde çantasıyla salona gelmişti. Şimdi tam bir iş adamı gibi gözüküyordu. Biz de eşyalarımızı toparladıktan sonra evden çıktık. Yollarımız ayrıldığında Helen son kez babasına sımsıkı sarıldı. Kucaklaşma bittikten sonra Bay Wilson arabasına bindi ve birbirlerine el salladılar. Bay Wilson gidince biz de pegasuslarımızı bıraktığımız arsaya doğru yöneldik. O sırada aklıma bir şey geldi. "Helen, pegasuslarımıza biraz şekerleme alsak iyi olacak. Sanırım bunu hak ettiler." dedim. Helen de başını sallayınca ilk bulduğumuz şekerci dükkanına girdik ve makul miktarda şeker satın aldık. Pegasuslarımız bayram edeceklerdi. Sonra gelirken yaptığımız gibi bir otobüse binerek pegasuslarımızı bıraktığımız arsanın oradaki durakta indik. Pegasuslarımız bizi görünce sevinçle kişnediler. Şekerlemeleri gördüklerinde ise keyiflerine diyecek yoktu. Şekerlemeleri onlara yedirdikten sonra onları çözdük ve sırtlarına atlayıp kampa doğru uçmaya başladık. Helen'i ve onun babasını daha yakından tanıdığım için içimde bir mutluluk vardı. Ben de Helen'i birgün kendi babamla tanıştırmayı diliyordum...
Helen'in ekleyeceği bir şey yoksa Rp bitmiştir. | |
| | | | Miles Away | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|