Yağmurun etkisiyle bitkinliğimin etkisi de oldukça artmıştı. Hafif donuk bakışlı bir hâldeyken. Arkadan gelen ayak sesleri beni fazlasıyla ürkütmüştü. Bir cehennem tazısı veya herhangi bir düşman beni burada kolayca öldürebilirdi. Kalan enerjimle kılıcımı olduğu yerden almıştım. Sinirlenince güneş kadar güçlü olan kabzamı unutmuştum. İşim zordu. Son bir güçle kolumu sola çevirdim ve arkamdaki şeye bir darbe indirdim. Kendimi yavaşça toparladıktan sonra düşmanın Julia olduğunu anladım fakat o bir düşman değildi. Neyseki güçsüz vuruşum onun montundan küçük bir parça almıştı. Yüz ifadesinin sertleştiğini fark ettim. Bitkin bir sesle '' Af-federsin, sen olduğunu görmemişim '' dedim. Üzerinde yolda gelirken olmuş olabilecek çamurlu zarif çizmeleri ve dıştan tek görülebilen haşat ettiğim montu vardı.