Karnım gurulduyordu.Yemeğede daha çok vardı.Alex'in marketten geldiğini duymuştum.Bu market kampın içinde bi yerdeydi.Dışarı çıktım biraz abur vubur alacaktım.Araya araya birazda kaybolarak marketi buldum.Üzerinde sürekli açık olduğuna dair tabelalar vardı.Kapıyı itip içeri girdim.İçeride her türlü eşya vardı.Giysiler,içecekler,yiyecekler.Hemen abur cubur reyanonu aramaya başladım.İlk seferde bulamadım acaba ben mi atlamıştım baştan dolaştım marketi yine bulamamıştım.Her türlü meyve,sebze,süt,kıyafet vardı ama abur cubur yoktu.Orada bir görevli bulup abur cuburların yerini sordum.Adamdan aldığım cevap ise şaşırtıcıydı''Burada abur cubur bulunmaz''.Hayal kırıklığına uğramıştım.Ne yapalım bizde gidip biraz süt ve meyve alalım o zaman diye düşündüm içimden.Görevliye teşekkür ettim ve meyvelerin yanına gittim.Meyve reyonunun yanında bulunan raftan bir kaç poşet aldım ve içine yeşil elmaları doldurmaya başladım.Çok güzel görünüyorlardı.Ardında başka bir torbaya muzlar koydum.Bir paket çilek,üzüm ve erik aldım.Çok güzel ve doğal görünüyordu hepsi.Tam kasalardan çıkacaktım ki orada başka bir reyonda bulunan kıyafetleri gördüm.Tamam evden yanıma kıyafetler getirmiştim ama yanımda hiç mont yoktu.Giyecek reyonuna doğru yöneldim ve montları incelemeye başladım.Reyonların arasında bir mont gözüme takıldı.Bu ince,hafiften parlak sim siyah bir monttu.Çok hoşuma gitmişti.Montuda aldıktan sonra kasalara doğru yürürken süt almayı unuttuğumu fark ettim.Koşarak süt reyonunu buldum neden koştuğumu bende bilmiyordum.Bir sürü süt çeşidi vardı,çilekli ve çikolatalı bir kaç paket süt aldıktan sonra kasalara doğru yöneldim.İşte şimdi akşama bir ziyafet beni bekliyordu.Aldıklarımın parasını ödedim ve mutlulukla kulubeme doğru yürümeye başladım...