Kampta dolaşırken ilk gün geldiğim yerde bir ağaç gördüğümü fark etmiştim.Ağacın önünde altın bir post vardı.Oraya gidecektim.Kamp meydanından uzaklaştım.Bir kaç dakika sonra ağacı görüdüm.Altındaki post hala duruyordu.Ağaca doğru yürümeye başladım.Ağacın yanında bir tabela vardı.Tersten okumam zordu ama kendimi zorlayınca okuyabildim.Melez kampı yazıyordu.Burası kampın girişi olmalıydı.Dışarı çıksam ne olur diye geçirdim aklımdan.Sanki düşüncelerimi duymuş gibi bir yaratık çıktı otların ortasından.Hemen kılıcımı çektim.''Ağır ol çaylak'' dedi.''Ben kampın gözcüsüyüm''dedi.Doğru söylüyor gibi duruyordu gerçi benimde üzerimde binlerce göz olsa benide gözcü seçerlerdi.Sordum ''Bu kapıdan çıkarsam ne olur?'' Canavar bana bakan tüm gözlerimi üstüme dikti."Ölürsün.Yani dolaylı olarak burdan çıktığında canavarlar üstüne atlar ve bu acemilikle öldürülürsün".Kaskatı olmuştum ne kadar da açık sözlüydü.Gerçi bunların hepsini bir anda duyunca şaşırmıştım sonra ''Peki neden buradan çıkınca yani neden buradayken canavarlar üstüme atlamıyor da hemen şu geçitten geçince(kamp girişindeki büyük kapımsı geçit) öldürülüyorum?''.Canavar gözlerini benden ayırmadan sanki aptalmışım gibi bana bakıyordu.Tamam 2 göze katlanabilirdim ama yüzlerce göz size aptalmışsınız gibi baktığında ürkütücü oluyordu.''Çaylak.Galiba senin koruyucu sınırdan haberin yok.Bak şu karşı tarafa''dedi.Başımı çevirdim vahanın öbür tarafında üstüne kar yağan bir dağ vardı.''Şuraya bak''dedi.Vücudunu hareket ettirmiyordu.Baktığımda yerde de rüzgardan ağaçlar sallanıyordu.Açıklamaya devam etti''Burası özel bir kutsama ile korunur burayı mevsimler etkilemez.Dışarıda olan hiçbir etmen burayı etkilemez.Ve bu kapı o kutsamanın bittiği yerdir.Bu kutsama izinsiz hiçbir canlıyı içeri sokmaz.Bu yüzden bu kapının ardında yani kampta güvendesin ama çıkacak olursan kutsamanın etki alanının dışına çıkarsın ve fırsatçı canavarlar üzerine atlar''.''Çok rahatlatıcı oldu!'' dedim agresif bir şekilde.Yani buradan çıkıp annemi görmeye gidemeyecektim o da beni görmeye gelemezdi.Hayal kırıklığına uğramıştım ve gözcüye dönüp ''Temin terslediğim için üzgünüm.Bilgilendirdiğin için teşekkürler'' dedim ve oradan uzaklaştım.Gözcü bana ÇAYLAK diyordu sürekli.Artık çaylaklıktan çıkmam lazımdı.Kardeşlerim gibi bende dövüşmeyi öğrenip kamp dışında görevlere çıkmalıydım ama bunun için öncelikle kılıç dövüşü öğrenmeliydim.