Bugün yine o rüyayla uyandım, size rüyamı anlatayım; 6 metre uzunluğunda 12 adam hep bir ağızdan
“ Tyler Swalm sana bir görev vereceğiz, bu görevin bir minatoru öldürmek olacak, bu yaratık tüm yunan halkına tehlike saçıyor” diyorlardı.
Sözleri bittiği anda kendimi alevler içinde kalmış bir şehrin ortasında buluyordum.
10 metre uzağımda ise 2,5 metre boyunda, öküze benzeyen bir yaratık vardı. Başı ve ayaları bir öküzü andırıyordu ama gövdesi insan gibiydi. Üstünde altından bir zırh vardı, elinde çift bir taraflı balta vardı. Baltanın üstünden hep kan akıyordu.
Bir şeyi fark ettim bende çok farklıydım üstümde etrafa ışıltı saçan bir zırh, elimde uzun, siyah ve alev desenli bir kılıç vardı. Her yanımdan ter akıyordu.
Sonra yaratık bağırarak üstüme koşmaya başladı. Bana baltasını savurdu çok rahatlıkla savunuyordum kendimi bir anada hiç beklemediğim bir şey oldu toynağıyla göğsüme vurdu ve beni 5 metre geriye uçurdu. Ayağa kalktığımda zırhımın parıltısı azalmış ve içine doğru eğilmişti, göğsüme baskı yapıyordu. Yaratık tekrar üstüme koşmaya başladı bu sefer onu gafil avladım ve kılıcımı karnına batırdım.
Yaratık buharlaşmaya başladı ama çok çabuk kazandım havalarına girmiştim yaratık koca ağzını açıp üstüme atıldı, koca dişleri tam suratıma değecekken kan ter içinde yataktan fırlıyordum.
Beklide bu rüyanı nedeni tarih öğretmenimiz Bay George’nin dersi gözlerimin içine baka baka anlatmasındandı ya da haftada 2 kez yunan müzesine gitmemizdendir. Neyse bu konuyu geçelim.
Kalktım mavi tişörtümü ve kotumu giydim, yemek yemeye gittim. Annem erkenden işe gider bu yüzden kahvaltıyı da erken hazırlar her sabah reçelli ekmek ve gülen surat şeklinde yumurta olur. Yemeği yiyip evden çıktım arkadaşım Carter yine beni bekliyordu her zamanki gibi kareli gölek ve keten pantolon giymişti.
Okula doğru yürüdük ilk ders matematikti Bayan stile konuyu anlatırken bende rüyamı düşünüyordum. Sonra arkamdan bir ses
“Haydi, Tyler kalk ve bize üstün matematik zekânı göster” dedi.
Hiç bir şey yapamadım ve sözlüm 20 oldu.
Okul çıkışı Bayan Stile beni yanına çağırdı. Odasına gittiğimde camdan dışarı bakıyordu sonra bana döndü.
“Sonunda geldin” dedi
Birden gözleri kapkara oldu, saçları kayboldu, kanat ve pençeleri çıktı, yemyeşil bir yaratığa döndü. Cırtlak bir sesle;
“Sonun geldi” dedi
Sözü bitince üstüme bir sürü tüy attı, tüyler çok hızlı ve sivriydi, biri omzumu sıyırdı ve kanamaya başladı.
Birden camdan Bay George ve arkadaşım Carter geldi. İkisinin elinde de koca sopalar vardı ve canavarın kafasına vurup onu yere devirdiler biraz daha vurunca canavar eridi ve yok oldu.
Birden bir şey dikkatimi çekti onların boynuzu vardı ve bacakları kıllıydı…
“Siz ke-ke-keçisiniz” dedim kekeleyerek
Bay George
“Hayır, evladım bizler satiriz hani yunan tarihinde öğrendiğin var ya”
Araya birden Carter girdi.
“Tyler sen melezsin hani şu tanrıların insanlardan olan çocukları var ya sende onlardansın” dedi
Bay George tekrar konuşmaya başladı.
“Hadi daha fazlası geleden gitmeliyiz” dedi
Ben bir şey diyemeden ikisi birden koluma asıldı ve beni bir arabaya bindirdiler ve hiç bilmediğim yollardan gittik çim bir alana gittik orada bir tepede MELEZ KAMPI yazıyordu Bay George
“İşte geldik melez kampı burada güvende oluruz” oluruz dedi ve
Artık melez kampındaydık…