Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Tiffany Trully vs Lucianna Fackrell | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Tiffany Trully vs Lucianna Fackrell Çarş. Ara. 15, 2010 10:56 am | |
| Tribünlerdeki coşkulu kalabalığı görmezden gelerek karşımda tedirgin bir şekilde duran Tiff'e döndüm ve "Hey, amaç yalnızca eğlence." dedim, ardından göz kırptım. Apollon kızı Tiffany kampa geleli çok olmamıştı ama kısa zamanda çok fazla tehlikeyle yüzleşip hayatta kalmayı başararak kendini herkese kanıtlamıştı. Babası Tanrı Apollon'u da, kendisini de seviyordum ama içimdeki dinmek bilmez hırsa kimse için asla engel olmazdım. Evet, belki de kılıcını sağa sola sallayarak bileğini ısıtmakta olan sarışın güzel kızı biraz kıskanıyordum. Sonuçta, savaşmak veya pratik fikirler üretmek konusunda en az benim kadar başarılıydı, arkadaş ilişkilerindeyse benim aksime çok iyiydi. Ne durup dururken sinirlenip fevri davranışlar sergiler, ne de sebepsiz yere ona buna çatardı. Anlayacağınız, karşımda duran benden daha güzel olan ve hayata daha pozitif bakan bu kıza gözlerimi kısıp piş bakış atmamak için kendimi zor tutuyordum. Tabii ki amaç eğlence değildi, her şey içimde yanmakta olan kendimi kanıtlama arzumdan ibaretti. Hakemimiz Zeus oğlu Leonard hazır olup olmadığımızı anlayabilmek için bizi süzüyordu. Sağ elimle kılıcım Nefesalan'ı tutuyor olduğum için sol elimin baş parmağını havaya kaldırarak ona başlayabileceğimiz anlamına gelen bir işaret yaptım. Ardından, bakışlarımı Tiff'e yönelttim, o da çok geç olmadan "Pekala, başlayalım o zaman. Ben de hazırım." dedi. Leonard ikimize doğru birkaç adım yaklaştıktan sonra, düdüğü ağzına yaklaştırarak güçle üfledi, böylece Tiff ile aramızdaki gayriresmi rekabetin startını vermiş oldu. Bu benim için bir çeşit alışkanlıktı; her zaman ilk hamlenin karşıdan gelmesini beklerdim. Böylece kendi kılıcımı sert darbelerle savurmaya başlarken her zaman rakibimden bir adım önde olduğumu düşünürdüm. Suratımdaki sinsi sırıtıştan şüphelenmeyecek kadar saf yürekli olan Apollon kızı hışımla üzerime doğru geldi ve iki eliyle sıkıca tutmakta olduğu kılıcını sol omzuma yöneltti. Ne yapacağını o harekete geçer geçmez anlamış olduğum için fazla çaba sarf etmeden hafifçe yere eğildim ve hamlesinden kurtuldum. Kazandığı hız yüzünden dengesini kaybetmiş olan rakibimin sırtındaki bir noktayı hedef alarak kılıcımı hızla savurdum ama Apollon kızı okçuluktaki başarısının bir meyvesi olan şahin bakışları sayesinde kılıcımın ucunun sırtına değmesine ramak kala sağ yana çekildi. Onun bu hareketi çevremizi sarmış bizi izlemekte olan kamp ahalisinin alkış ve uğultularıyla son bulurken ben çoktan yeni bir numara için hazırlanmıştım. Kılıcımı sol elime geçirerek doğrudan boğazını hedef alan savuruşlarıma başladım. Tiffany kılıcını sadece sağ eliyle kullanabildiği için kılıç darbelerimi savuşturmakta zorlanıyordu, kılıçlarımızın birbirine çarpması sonucu çıkan her metal sürtünme sesinde, birkaç adım daha geriliyordu. Atakta olduğum sürecin fazla uzun sürmeyeceğini biliyordum çünkü onu hem sinirlendirmiş hem de hırslandırmıştım. Ayrıca, dünyanın gelmiş geçmiş en sevgi dolu Pollyanna'sı olsa bile, süper egosunu, diğerlerinin onun hakkındaki görüş ve düşüncelerini çok önemsiyordu ve bu düelloyu kaybederek herkese rezil olma düşüncesinden deli gibi korkuyordu. Sırf onu daha da sinirlendirmek için suratıma keyifli bir gülümseyiş yerleştirdim ve Apollon kızının sıkışmış olduğu durumdan kurtulmak için nasıl bir hamlede bulunacağını merakla beklemeye başladım. *** (Tiff, kabul edersen kural: her postta '2 savunma//birinin ucu açık 2 atak' olsun.) | |
| | | Tiffany Trully Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1885 Kayıt tarihi : 11/10/10
| Konu: Geri: Tiffany Trully vs Lucianna Fackrell Perş. Ara. 16, 2010 7:00 am | |
| Lucianna bana hırsla saldırıyordu. Kılıcı sol elinde olduğundan ve benim kılıcım mecburi sağ elimde olduğu için bu saldırılar bana göre yıkıcıydı. Suç bendeydi. Niye kılıç eğitmeni ile düello yapıyordum ki? Hem de daha yeni kılıç kullanmayı öğrenmişken. Yok yok akıllanmayacaktım ben. Lucy saldırılarının şiddetini gittikçe arttırıyordu. Buna daha fazla dayanamazdım. Yüzünde de sinirime dokunan bir tebessüm vardı. Anlaşılan beni çok hafife alıyordu. İşte buna çok sinirlenmiştim. Arkadaşım bile olsa kimse beni hafife alamazdı. Hiç düşünmeden hamlemi yaptım. Çünkü düşünürsem Lucy bu hamlemi önceden anlayıp beni engellerdi. Kılıcımı onun kılıcına dayadım ve büyük bir kızgınlıkla dönerek Lucianna'nın arkasına geçtim. Hemen klıcımı onun sırtına salladım ama yeterince hızlı değildim. Lucianna hemen arkasını dönerek kılıcıyla bu hamlemi engellemişti ama her şeye rağmen ipler benim elimdeydi. Bu plan işe yaramıştı. Artık Lucy değil ben saldırıyordum. Lucianna'nın yüzündeki tebessüm kaybolmuştu. Yerinde şaşkınlık ifadesi vardı. Benim saldırılarımı engellemeye çalışıyordu. Bütün gücümle kılıcımı sallıyordum ve Lucianna'nın geri geri gitmesine neden oluyordum. Her şeye rağmen o çok iyi savaşıyordu ve bütün hamlelerimi engelliyordu. Gerçekten süper bir savaşçıydı. Çok büyük ihtimalle aklından beni etkisiz hale getirecek bir plan düşünüyordu. Sürekli benim saldıramayacağımı biliyordum. Elinde sonunda Lucianna saldırıya geçecekti. O saldırmadan ben bitirici bir hamle yapmalıydım. Biraz düşündükten sonra birden eğildim ve Lucy'nin bacağına kılıcımı saplamaya çalıştım ama Lucianna bunu önceden bilip bu hamlemide engelledi. İşte bu çok kötü olmuştu. Yerde olduğum için Lucianna rahatlıkla bana saldırdı. Hemen yana kayarak bu hamlesinden kurtuldum ve hızlıca ayağa kalktım. Ancak Lucy hâlâ bana saldırıyordu. İpler onun eline geçmişti. Keşke yanımda yay-ok takımım olsaydı. O zaman hiç kimse karşımda duramazdı. Şimdi ise Lucianna'nın saldırılarını engellemek için büyük bir çaba harcıyordum. Bir süre daha böyle sürdükten sonra dengemi kaybedip tökezledim ve yere düştüm. Lucy'i bundan fırsat alarak bana kılıcını savurdu. Saniyeler içerisinde kılıç benim düştüğüm yere indi ama ben çoktan yana kaymıştım. Bunuda çok ucuz atlatmıştım. Büyük bir "Oh!" çektikten sonra savaşa geri döndüm. Lucy bana birkez daha saldırmaya hazırlanırken ben önce davrandım ve ona çelme taktım. Biliyorum kılıçlar dururken çelme takmak çok ilkeldi ama şu anda yapabileceğim en iyi şey buydu. Lucianna yere düştü ve "Ahhh!" diye bağırdı. Eminim ki şu an çok fazla beddua yiyordum. İkimizinde biraz dinlenmeye çok ihtiyacı vardı. Bu düelloyu izleyenlere baktım. Seyircileride heyecan kaplamıştı. Büyük bir zevkle bizi izliyorlardı. Bu kadar izlenim ve dinlenme yeterdi. Ayağa kalktım ve kılıcımı sıkıca tuttum. Lucianna'da çoktan ayağa kalkmıştı. Fazla zaman kaybetmeden saldırmaya başladım. Kılıçlarımız çarpışıyordu ve kimseden çıt çıkmıyordu. Lucy bana 'sen bittin' bakışı attı ama bu bakışlar hiçte umrumda değildi. Çünkü biteceğimi zaten biliyordum. Büyük bir zorlukla kılıcımla onun kılıcını ittirdim. Artık ben saldırıyor, Lucy savunma yapıyordu. Kılıca zaman geçtikçe alıştığım için saldırılarımında kalitesi artıyordu ve Lucianna'yı zorluyordum. Bunu fark ettikçe de kendime güvenim artıyordu ve daha da çok saldırıyordum.
(Bana uyar.) | |
| | | Leonard L. Carter Zeus'un Çocuğu/Kılıç Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 1903 Kayıt tarihi : 09/10/10
| Konu: Geri: Tiffany Trully vs Lucianna Fackrell Cuma Ara. 17, 2010 5:10 am | |
| 1. Tur Sonuçları:
Lucianna Fackrell: Kurgun ve akıcılığın iyiydi. Ufak tefek yazım yanlışların vardı. Betimlemenide yeterli buldum. Ama puanının düşmesine en çok neden olan şey ise şu kurala uymamandı :
*Düellolarda ilk rp'ler arenada başlamak zorunda, arenanın öncesi hakkında bir şey yazılamaz. İlk postlar düello başlamadan önceki değerlendirmeler, arenanın atmosferi, rakip ve savaşa hazırlıklar hakkında bilgiler içerecek. Yani savaş ikinci postlarda başlayacaktır.
Bu kurala uyulmadığı için 4 puan veriyorum.
Tiffany Trully: Seninde kurgun ve akıcılığın iyiydi. Yazım yanlışların azdı. Betimlemede normaldi. Seninde puanın Lucy'le aynı yerden gidiyor.
*Düellolarda ilk rp'ler arenada başlamak zorunda, arenanın öncesi hakkında bir şey yazılamaz. İlk postlar düello başlamadan önceki değerlendirmeler, arenanın atmosferi, rakip ve savaşa hazırlıklar hakkında bilgiler içerecek. Yani savaş ikinci postlarda başlayacaktır.
Senin rp'n aynı zamanda düello başlamadan önceki değerlendirmeler, arenanın atmosferi, rakip ve savaşa hazırlıklar hakkında bilgiler içermemeiş. Bu yüzden üzülerek puanını veriyorum. Bu kadar düşük olsun istemezdim. 3.
| |
| | | Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Geri: Tiffany Trully vs Lucianna Fackrell Cuma Ara. 17, 2010 5:38 am | |
| Sinirden dişlerimi öyle bir sıkmıştım ki, beynim zonklamaya başlamıştı. Bu hakemler neredeydi?! Rakibim göz göre göre çelme takarak beni yere düşürmüştü ama müdahele eden biri olmamıştı. Benim gibi bir savaş makinesi için sorun olduğundan değil de... Tiff'e yenilerek tüm kampa rezil olmak istemediğim için, düello onun yaptığı bir kural ihlaliyle bozulsa çok sevinirdim. Hala suratımda yer almaları için kendimi zorladığım alaycı bakışlarım rakibimde istediğim etkiyi sağlamıştı, Apollon kızı bana bakarken gözlerinde gerçekten korkunç ökfe parıltıları vardı. Karşısında duran kişi sıradan bir melez -hatta bir Ares çocuğu- olsa, korkudan tüm konsantrasyonunu kaybedebilirdi belki ama ben Lucianna'ydım; şu ana kadar sayısız kez kılıç sallamış, birçok düelloya katılmış ve hepsini de kazanmıştım. Okuma yazma öğrenmeden önce kılıç tutmaya başlamıştım ve şimdi, daha kampa geleli birkaç ay olmuş bir Apollon kızına, yenilmeyecektim. "Hem, onun uzmanlık alanı ok ve yay. Kılıçta illa ki açıkları vardır." diye hatırlattım kendi kendime. Tiffany daha önce benden ders almadığı için manevralarıyla yapacağı sürprizlerden etkilenebilirdim, bu benim için bir dezavantajdı ama çevikliğim sayesinde bu durumdan fazla rahatsız olmuyordum. Sağ eliyle tuttuğu kılıcını tüm gücüyle üzerime doğru sallamaktaydı ve hamlelerini savuşturmakta git gide zorlanmaya başlamıştım ama yine de atağa geçmek için acele etmiyordum çünkü amacım kolunu yorabildiğimce yormaktı. Arenada ona sıkça rastlardım, yani antrenmanlarını sıkı tutan bir kahramandı ama aralıksız en fazla kaç saat çalıştığı hakkında bir fikrim yoktu; şimdi, düello alanında bu sorunun cevabını bulmak istiyordum. Atakları artık tehlikeli manevralara dönüşmeye başladığında hışımla sağ yanıma kayarak ona doğru döndüm ve o kılıcını hızla tekrar bana doğru sallarken yere eğildim. Az önce yaptığım hareketin bir benzerini tekrarlamıştım ama bu Tiffany'nin dengesini tekrar kaybetmemesini sağlamamıştı. Onun şaşkınlığından faydalanarak duruşumu dikleştirdim ve karın bölgesini hedef alan kılıç hareketlerine başladım. Bunları savuşturmakta hiç zorlanmıyordu ama bu seferki amacım tüm dikkatini hamlelerimiden sakınmaya verdiği bir anda aniden taktik değiştirerek bir başka yerini hedef almaktı. Rakibi uzun süre pasif hareketler yapmaya zorlamak zamanla geliştirdiğim ve bana her zaman iyi sonuçlar kazandıran bir taktikti, Tiffany'nin karşısında da işe yaramasını diliyordum çünkü onu yormaya çalışmak benim de sol bileğimin iflas etmesine sebep olmuştu ve yakında kılıcımı tuttuğum elimi değiştirerek, ona karşı elde ettiğim bir avantajı kaybedecektim. | |
| | | Tiffany Trully Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1885 Kayıt tarihi : 11/10/10
| Konu: Geri: Tiffany Trully vs Lucianna Fackrell Ptsi Ara. 20, 2010 8:24 am | |
| Kılıçtan çok iyi anlamazdım ama Lucy’nin beni yormaya çalıştığı çok açıktı. Çünkü hep aynı hareketleri yaparak beni gerçekten de yoruyordu. Ama bir yandan kendisi de yoruluyordu. Lucy kılıç eğitmeniydi. Her iki eliyle de kılıç kullanabiliyordu. Bense daha çok ok kullanırdım. Sonuçta ben bir Apollon kızıydım. Şu an kılıcı sol elindeydi. Yani benim tam tersim. Solla karşılık veremeyeceğimi biliyordu. Sağ elimle karşılık veriyordum, bu da beni çok yoruyordu. Bunu bilerek yapıyordu. Zaten o yorulsa bile kılcını sağ eline alıp devam edebilirdi. İşte o zaman biterdim. Onun bir çok avantajı vardı.
Birden aklıma bir fikir geldi. Lucy hızlı ve deneyimli olabilirdi, hatta zeki bir Athena kızı da –genellikle Athena çocukları böyle olurdu- olabilirdi. Ama şu an hedefine o kadar yoğunlaşmıştı ki başka bir şey düşünmüyordu. Her melezin zayıf bir noktası mutlaka vardır. İşte Lucy’ninki de bir işle uğraşırken bir diğerini umursamamaktı. Kılıcıyla sürekli sol tarafıma doğru çalışıyordu. Artık çok yorulmuştum. Eğer beklediğim an gelmeseydi kesin işim bitmişti. Zaten dört kere kılıcımı düşürme tehlikesi geçirmiştim.
Ben bir kılıç darbesine daha karşılık verdim ve son gücümle kılıcımı Lucy’nin başına doğru savurdum. Beklediğim hamleyi yaptı. Etrafında döndü ve kılıcını kaldırarak kendini savunmak istedi. Ama kılıç seslerini duymayınca bir an şaşırdı ve karşılık vermek için bana döndü. O şaşkınlıktan faydalandım, kılıcımı, onun kılıcının kabzasının yakınına doğru kalan tüm gücümle vurdum. Lucy bunu beklemediği için kılıcı az daha elinden düşürüyordu. Gerçekten ucuz kurtulmuştu.
Lucy’ye baktım. O da bana bakıyordu. Gülerek "İlerleme var, hem de çok." dedi. Ben de ona gülümsedim. | |
| | | Leonard L. Carter Zeus'un Çocuğu/Kılıç Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 1903 Kayıt tarihi : 09/10/10
| Konu: Geri: Tiffany Trully vs Lucianna Fackrell Salı Ara. 21, 2010 7:02 am | |
| 2. Tur Sonuçları:
Lucianna Fackrell: Kurgun ve akıcılığın iyiyidi. Yazım hatası göremedim. Betimlemelerinde güzeldi. Puanın 7.
Tiffany Trully: Seninde kurgun ve akıcılığın iyiydi. Sendede yazım yanlışı göremedim. Betimlemelerde vardı. Kısaca aynı puanı alıyorsunuz 7.
| |
| | | Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Geri: Tiffany Trully vs Lucianna Fackrell Cuma Ara. 24, 2010 6:02 am | |
| "Tiff, seni öldürmek istiyorum!" diye bağırmamak için kendimi gerçekten de zor tutuyordum. Ukala Apollon kızı az daha kılıcımın elimden düşmesine neden oluyordu. Lafta yüzyılın en iyi kılıç kullanıcılarından biriydim ama, uzmanlık alanı ok atmak olan ve kampa yeni gelen bir meleze karşı hala üstünlük sağlayamamıştım. Sinirden köpürüyordum ve egom tamamen yerle bir olmuştu. Ökfeyle dişlerimi gıcırdatarak rakibime de içinde bulunduğum ruh halimi yansıtma gereği duydum. Nedense şu anda öğrencim kendini kısa zamanda bu kadar iyi geliştirmiş olduğu için hiç de gururlu veya mutlu hissetmiyordum; sadece alevlenmeye çalışan kin duygumu, küçümseme ile alt etme çabasındaydım. Tiffany şu ana kadar gerçekten de iyi idare etmişti ama benim başka -hem de çok başka- numaralarım da vardı. Bu gerçek bir savaş olsaydı şimdiye kadar kesinlikle zihinsel gücümü kullanmış ve kendisini dikkatini dağıtarak alt etmiş olurdum. Aslında, artık telepatlık konusunda ileri düzeyde uzman olduğum için bunu Tiff'e bile fark ettirmeden yapmayı başarırdım ama kılıcım üzerine verdiğim sözleri her daim tutar, kurallı bir düelloda asla hile yapmazdım; bu canıma mal olsa bile... Sol kolum kesinlikle iflas etmişti ve onu daha fazla yorarak kendimi riske atmak istemiyordum, savunmamda file vermeyecek bir çeviklikle Nefesalan'ı sağ elime geçirdim. Bu, bakışlarından anladığım kadarıyla zaten Tiff'in tahmin etmiş olduğu bir hamleydi. Zoraki de olsa gözlerimi devirmemeyi başararak, tüm gücümle ve hızlı bir şekilde, art arda çeşitli ataklarda bulunmaya giriştim. Dışarıdan bakıldığında ışık hızında hareket eden bir savaş robotu gibi göründüğümü tahmin ediyordum, benim bu ani çevikliğim Tiffany'nin de şaşırmasına yol açmıştı. Nefes nefese kalmıştım, alnımda ter damlaları birikmişti. Ben, sabahtan akşama kadar mola vermeksizin arenada eğitim dersleri veren ve hiç terlemeyen ben, daha düello başlayalı en fazla birkaç saat olmuş olmasına rağmen, terliyordum! Bunun nedeni kesinlikle yorgunluğum değildi çünkü atıldığım çeşitli görevlerde çok daha acı yorgunluklar tatmıştım ve bu minik antrenman eşiğimin çok altındaydı. Neden, kesinlikle çok sinirlenmiş olmamdı. Öfkem adeta etrafımda morumsu bir aura oluşturmuştu ve ben, o perde yüzünden dünyayı mosmor görüyordum. Ökfeyle kıstığım bakışlarımla, tüm dikkatimi rakibime odakladım. Şimdiye kadar gerçekten de çok iyi idare etmişti ama şansının dönmesinin vakti gelmişti. Aklımdan, "Lütfen öfkem ve hırsım beni yokuşa sürüklemesin..." şeklinde bir dilek geçirme ihtiyacı hissettim. | |
| | | Tiffany Trully Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1885 Kayıt tarihi : 11/10/10
| Konu: Geri: Tiffany Trully vs Lucianna Fackrell Salı Ara. 28, 2010 5:22 am | |
| Lucy, kılıcını düşürme tehlikesini yaşadığından dolayı çok sinirli görünüyordu. Anladığım kadarıyla bunu kendine yediremiyordu. Ne de olsa ben bir Apollon kızıydım. Dolayısıyla da okçuydum. Kılıçta bu kadar iyi olmamı hiç beklemiyor olmalıydı. Aslında ben bile beklemiyordum. Bu, o kadar çalışmamın bir karşılıydı. Lucy kılıcını sol elinden sağ eline geçirdi. Avantajını kaybetmişti. Şimdi gerçekten de eşit savaşacaktık. Gerçi benim elim mahvolmuştu ama buna şükür. Lucy bana saldırmaya başladı ama bu normal saldırılar değildi. Sanki önceki ataklarına göre bin kat daha güçlüydü. Bir de aşırı hızlıydı. Ataklara karşılık vermekte çok zorlanıyordum. İçimden "Baba bana yardım et." diye dua ettim. Lucy gittikçe daha çok sinirleniyor, kan ter içinde kalıyordu. Korkmaya başlamıştım. İnanın bana benim yerimde kim olsa korkardı. Lucy'nin yüzü öyle bir hal almıştı ki son duamı etmeye başladım. Kolum aşırı yorulmuştu. Artık daha fazla dayanamayacaktım. Çok şükür ki Lucy yavaşlamaya ve sakinleşmeye başladı. Ne olduğunu hiç anlayamamıştım ama bu benim işime geliyordu. Artık daha yavaş saldırıyordu. Lucy bir oh çekti ve yüzünde alaycı bir gülümseme oluştu. Gerçekten korkmaya başlamıştım. Sonuçta Lucy'nin ne yapacağı hiç belli olmazdı.
Küçük bir açık yakalayabilsem ben salırmaya başlardım. Tabii saldıracak gücüm kaldıysa. Lucy hiçbir açık vermiyordu. O kadar ustaca savaşıyordu ki aksine her an ben açık verebilirdim. Çok dikkatli olmalıydım. Lucy'nin yüzüne dikkatlice baktım. Sanki kendini zor tutuyormuş gibiydi. Anladığım kadarıyla sinirlenmemeye çalışıyordu ve bunun için tek yapması gereken şey beni yenmekti. Bunu er ya da geç başaracağını biliyordu ama yine de bu kadar uzun sürmesi ona hayal kırıklığı yaşatıyordu. Aslında onun zayıf noktası öfkesiydi. Bunun için öfkesini kontrol altına almaya çalışıyordu ve şu anda benden çok öfkesiyle savaşıyordu. Ben öfkesini biraz arttırsam, işler o zaman değişebilirdi ya da tersi olur Lucy beni burada doğrardı. Sonucu ne olursa olsun bu riski almaya değerdi. Yüzüme alaycı bir gülümseme yerleştirdim ve "Kılıç eğitmenlerini daha güçlü olduğunu sanardım." dedim. Tam düşündüğüm gibi Lucy sinirlenmeye başlamıştı. Dişlerini sıkıyordu ve bana bir cevap vermiyordu. Çünkü biliyordu ki verirse daha çok sinirlenecekti. Taktiğimi uygulamaya devam ettim. "Lucy üzülme ama en güçlü sen olacaksın diye bir kural yok." Lucy delirmeye başladı. Atakları önceden de olduğu gibi hızlanıyordu. Şimdi daha dikkatli ve akıllı olmalıydım. Nedense kendimde güç buldum. Artık o kadar da yorgun değildim. | |
| | | Leonard L. Carter Zeus'un Çocuğu/Kılıç Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 1903 Kayıt tarihi : 09/10/10
| Konu: Geri: Tiffany Trully vs Lucianna Fackrell Salı Ara. 28, 2010 7:49 am | |
| Ay yazmayı unutmuşum. Tiffany Trully düelloyu 3 gün boyunca devam ettirmdiği için deülloyu Lucianna Fackrell kazanmıştır. Bu 4. gün Tiffany senide yordum özür dilerim yazmayı unutmuşum işte | |
| | | | Tiffany Trully vs Lucianna Fackrell | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|