“Yo también te quiero mi vida Te quiero mucho mi querida y te extraño mucho, hasta daría mi alma para estar a tu lado, eres todo para mí, mi corazón.”
Ofelya, gözlerinden akan yaşlara aldırmadan babasının annesine yazdığı mektubu okumaya devam etti. Bembeyaz, kâğıdın üzerinde tüy kalemle yazılmış inci gibi yazıları okumak acı olduğu kadar mutluluk vericiydi. Mektup’un okulun bitiminden sonra yazıldığı çok açıktı. Aslında açık olmasa da tahmin edilebilir bir durumdu bu.
Mektup’a dalmış belki de duyguların en yoğun olduğu bir zamanda, kapının vurulmasına bir anda çok sinirlendiğini hissetti. Böyle zamanları sadece kendine saklamak isterdi. Fakat mektup’u kimsenin görmemesi için masasının üzerindeki kitabının arasına koyarak kitap’ı kütüphanesine bıraktı.
“Girebilirsiniz!!”
Kapının tokmağı yavaşça dönmeye başladığında sabırsızlıkla ayaklarını yere vurmaya başladı. Kapıyı çalanın bir an önce içeri girip işini bitirmesini ve kendisini yine yalnız bırakmasını istiyordu.
“Hadi çabuk ol “
Kapı açıldığında içeriye girenin üvey dayısının karısı olması iyice sinirlendirdi. Sinirden dişlerinin birbirine çarpmasına engel olamıyordu. Ailesinin anılarıyla ne zaman baş başa kalmak istese bir bahane ile içeri girerdi. Sanki onlara karşı bir nefreti vardı. Ofelya, çoğu zaman bunu hissederdi. Doğrusunu söylemek gerekirse kendisi de o kadından, hiç haz etmezdi. Hatta çoğu zaman onu dışlardı. Üçüzlerinden ayrılan büyük bir yandı bu.
“Ne istiyorsun yine beni ailemin anılarıyla baş başayken yakaladın defol git buradan”
Saçları, siyahtan kızıla çalan, uzun boylu, etlerinin kemiklerine yapıştığını düşündüğü tiz sesli kadın konuşmaya başladığında sinirlerinin iyice bozulmasına engel olamadı.
“Bende sana meraklı değilim Ofelya, ama burada beraber yaşıyoruz biraz anlayışlı ol”
“Sana konuşmak için izin mi verdim ben defol git diyorum”
“İyi be tamam peki!!!”
Odetta’nın sinirli bir şekilde odadan çıkışını izleyerek büyük bir sevinç dalgasına kapılan Ofelya, kadının arkasından kapıyı sertçe kapayarak kütüphaneye koyduğu kitabın arasından mektubu alarak okumaya devam etti.
Her cümlesi babasının inci gibi el yazısından dökülen her kelime birbirinden anlamlıydı. Ölürken bile birlikte olacaklarını yazarken ne kadar da haklıymış diyemeden geçemedi Ofelya. Mektup bitince yavaşça kitaplarının arasına sıkıştırarak gizli çelik kasasının anagram şeklindeki şifresini açtı ve mektuplu kitabı kasaya bırakarak kilidi yine ama bu sefer farklı bir şifreyle kilitledi. Büyükbabasının bunun en güvenli yol olduğu hakkındaki öğütlerini asla unutmadığından her zaman buna uyuyordu. Kasayı tekrar gizledikten sonra kütüphaneden aldığı büyücü dünyasının en eski yazarlarından birinin kitabını eline alarak okumak için yatağına gömüldü. Kaldığı sayfayı kitabın içindeki ayraçla açarak kitabı tekrar okumaya başladı. Kitap bir ölüm yiyen tarafından öldürülmek üzere olan bir adamın kurtuluşunu anlatıyordu. Annesine ait kitaplardan biriydi bu da. Bu yüzden de İspanyolca yazıyordu. Annesinin ülkesi olduğundan da bu dili çok iyi öğrenmişti Ofelya. Kardeşlerinin de bu dile ayrı bir ilgileri vardı aynı kendisi gibi.
“Prefiero morir de pie que vivir de rodillas.”
Kitaptaki en can alıcı cümle olduğunu düşündü. Bu cümleyi söylemek hele hele de karşındaki kişi bir ölüm yiyense büyük bir cesaret ister demekten kendini alamayarak soluk almadan okumaya devam etti. Merak ettiği olay bu aşağılanmadan sonra ölüm yiyenin ne tepki göstereceği idi. Kitabın en heyecanlı yerinde telefonun çalmasına aşırı sinirlenerek kitabın arasına ayracı sıkıştırdı, yavaş ve sakin bir ses tonuyla telefona baktı.
“Alo Ben Melinda !!! ”
Karşıdan gelen ses her zaman duymaktan hoşnut kaldığı fakat uzun zamandır görüşemediği İspanyol arkadaşına ait olunca bütün siniri bir anda kaybolarak içten bir tebessümle konuşmaya başladı.
“ Hola Rosaliné !!! ”
“Hola Mell !!! “
“ Cómo estás? “
“Gracias ”
İspanyolca başlayan konuşma özlemin de verdiği heyecanla normal dillerine döndü.
“Seni özledim Rosaliné nerdesin şu an “
“Ben de bunun için aradım Mell, hafta sonunda oraya geliyorum bir haftalık bir zamanım var görüşelim diyecektim.”
Ofelya, bunu duyup ta havalara uçtuğunu belirten aynı zamanda çoğunlukla çocukların verdiği bir tepkiyle oleyyyyy diye bağırmasıyla arkadaşı telefonun diğer ucundan gülmesini susturamadı.Arkadaşını güldürmek de her zaman için Ofelya’nın en sevdiği davranışlardan biriydi.Bir anda sevinçten yere düşürdüğü telefonun ahizesini eline aldı.
“Şey özür dilerim Rosaliné çok sevindim de fakat kimseye söz verme bizde kalacaksın itiraz kabul etmiyorum “
Bir iki saniye için oluşan sessizliği “tamam canım haftaya görüşürüz ” diyen sesle bozulması telefonu kapatırlarken bile Ofelya’nın çocukça sevincinin sürmesine neden oldu.Yatağına koşarak okuduğu kitabı eline aldı ve kütüphaneye geri bıraktı.Bir hafta vardı ama yine de her şeyin çok güzel olmasını istiyordu.Yıllardır görmediği arkadaşını görecek olmanın verdiği sevinçle hemen baykuşu Want’ı odasının camına çağırdı.Bu güzel haberi Rosaliné’nin çok sevdiği arkadaşı olan Jenn’e vermeliydi.Gelen baykuşa
“Bekle “
Komutunu verdikten sonra hemen masasına oturarak tertemiz bir parça parşömen’e babasının yazısına benzeyen bir incilikte yazmaya başladı.Bir süre sonra yazmayı bırakınca gördüklerine kendi de inanamadı.Yazacağı birkaç cümlelik haberi tam bir sayfa parşömene birçok duyguyu hatta birkaç küçük anıyı da ilave ederek yazdığını fark etti.
Parşömeni rulo haline getirdikten sonra burnu simsiyah ama geri kalan yerlerdeki tüyleri bembeyaz olan eskiden babasına da ait olan baykuşu Want’ın ayağına bağlayarak
“Jennefir Madaliné Liliana Vieyra’ya gideceksin”
Şeklindeki komutuyla kuşun havalanması bir oldu.Baykuşu yollayınca odasının penceresini kapatarak içeriye kardeşlerini bulup bu güzel haberi vermek için odadan çıktı.
Eskiden açık olan ama temmuz ayında kapattığım sitem için yazmış olduğm bir rp... Asley soyadı sadece bu şekilde bize aitti. Yeniden rp ye dönmeye karar verdim.