12- Ormanda rp yazacaksın.
Mekan: Orman
Katılacaklar: Stella
Babamın bizi kampa yollamasından sonra daha uzun süre uyuyamadım. Aklıma Luke gelip duruyordu. O güzel mavi gözleri ne de güzel ışıldıyordu! Bende kalkıp ormana yöneldim. Harpyaların birkaçını yanlışlıkla Tartarus'a yolladıktan sonra kendime çok güzel bir ağaç buldum ve bir dalına çıkıp oturdum. Gözlerimi kapattım ve Luke'u düşünmeye başladım. Hiçbir şey umrumda değildi, onun bir ölü olmasına takılmıyordum, sonuçta ben Ölüler Tanrısının kızıydım, istediğim zaman gidip onu görebilirdim. Ama ya o bana karşı aynı şeyleri hissetmiyorsa? O zaman ne olacaktı?
Tekrar gözlerimi açmamla karşıdaki ağaçta Nico'yu bulmam bir oldu. Biraz şaşırmıştım, çünkü bana artık kampla bir işi olmadığını söylemişti.
"Yaptığın şey çok tehlikeli" dedi. Ben bir an ağacın dalına oturmamdan bahsediyor sandım ama eminim ki Nico beni ağacına dalına oturmamam için uyarmaya gelmemişti.
"Çok tehlikeli olan ne?" diye sordum.
"Bir ölüye aşık olman. Bak bu doğanın yasalarına aykırı. Onu bir daha görmeye gitmemelisin. Bak bende Bianca'yı hiç görmeye gitmiyorum, artık o öldü" dedi. Güldüm.
"Bianca ve Luke'un durumu çok farklı Nico. Ben... Ben bir şekilde Luke'u yeryüzüne çıkartabilirim, tekrar yaşamasını sağlayabilirim" dedim. Nico beni vazgeçirmek için elinden geleni yapıyordu.
"O zaman o Annabeth'e döner"
"Annabeth'in sevgilisi var, o Percy'yi seviyor"
"Annabeth Percy'yi seviyor diye Luke Annebeth'i sevemez mi sanıyorsun?" dedi. iç çektim.
"O zaman yeraltında buluşuruz bizde" Nico inatçılığımı görmüş olacak, son sözünü söylemeye hazırlandı.
"Sadece mutlu olmanı isterim abla. Ve Hades seni yeraltına bekliyor. Lucy varken hediyeni verememiş. Yarın erken saatlerde gelsen olur" dedi.
"Bekle Nico! Mutlu olmamı istiyorsan Luke ile mutlu olabileceğime inanmalısın" dedim. Nico iç çekti.
"Sen bilirsin abla. Ama umarım en sonunda üzülmezsin" dedi ve yok oldu. Bende kulübeme dönüp biraz uyumaya karar verdim...