Tekrar binaya girdiğimde Frank derin bir iç çekti. Sonra da yüzümdeki yaraları gördü.
"Tanrılar aşkına, yüzüne ne yaptın?" Sinirle masanın üstünden Frank'ın yakasına yapıştım.
"Bak Frank, sinirden patlamak üzereyim, aptal sorularınla beni oyalama ve aç şu lanet olası asansörü!"
"Gözlerin yine kırmızı oldu Stell" dedi. Sinirden çıldırmak üzereydim.
"Şu anda burada ölüm kokusu alıyorum" dedim bağırarak. Frank sessizce gidip asansörü açtı, bende tüm nefretimle Olimpos'a adım attım. Etrafımdaki tüm karanlık ruhları hissedebiliyordum. Sağımda solumda iki kapkara ruh bana eşlik ediyordu. Kapıyı açmak için elimi hızlıca ileriye uzattım. Kapılar sonunda dek gürültüyle aıldı ve tanrılarn şaşkın bakışları arasında saraya girdim.