Bugün her zamanki gibi sıkıcıydı yine.Ne işim vardı benim burada.Hep isteksiz gidiyordum şu okula.Ne faydası oluyordu ki bana?Zaten Patrick’te gelmemişti bugün.Patrick benim en yakın arkadaşımdır.O olmayınca hiç çekilmiyor bu okul, öğretmenler,kendini beğenmiş öğrenciler…Savaşçı ruhum var benim o yüzden her beni kızdıran kişiye sataşmaya çalışınca Patrick beni durdurur sağ olsun…Her neyse bugün okuldan sonra hemen eve gitmedim .Annem tarafından merak edilmek hoşuma gidiyordu.Şehir dışındaki kütüphaneye doğru gitmeye başlıyordum ki arkadan;
‘’Hey!’’ diye bir ses geldi.Bu Patrick’ti korktuğumu sanıyordu ama korkmamıştım.
‘’Ya nerdesin?’’ diye çıkıştım ona.
‘’Ne bağırıyorsun dostum sakin ol’’diye söylendi.
‘’Bazı işlerim vardı onu hallettim’’
Onun ‘’bazı işleri’’ önemli değildi o yüzden çenemi yormaya değmezdi.Yürümeye başladık ve hemen taksiye bindik takside koltukta bir şey ilgimi çekti bir kağıt parçasıydı bu eski yıpranmış bir kağıt,üstünde ‘’Melezler için Melez Kampı’’ yazıyordu.Bu kağıdı hemen cebime sokuşturdum.Taksi bizi şehrin merkezinde bıraktı.Kütüphane az ileride görünüyordu zaten.Patrick kütüphanenin kapısından hemen haftalık karikatür dergisine koştu. O kadar dergi arasından gözleri nasıl ayrıt edebiliyordu anlamıyorum.Bende hemen eski bilgisayara doğru yürümeye başladım.Bilgisayar açılana kadar cebimdeki eski yıpranmış kağıdı çıkardım.Hemen arama sayfasını açtım.Melezler İçin Melez Kampı yazdım.Ve ilk seçeneğe tıkladım.Melezlik nedir yazıyordu.Ben bunları okurken Patrick geldi.Birden ekrana ve bana baktı dergisini alıp koşmaya başladı bende eşyalarımı alıp arkasından koşmaya başladım ama yetişemedim taksiye binip gitmişti.Bende kütüphane ücretini ödeyip,dondurma aldım artık eve gitmem gerekiyordu annem meraktan çatlamıştı mutlaka.Önümde taksi durmuştu ama ben taksideki yıpranmış kağıdı düşünüyordum.Taksi şoförü kornaya basınca yerimden sıçradım.Artık ev görünmüştü apartmana çıktığımda kapının önündeki ayakkabılar hiç yabancı gelmemişti.Golden Retriver cinsi köpeğimin havlamaları kapı önünden duyuluyordu.Zile bastım.Annem;
‘’Yine nereye gittin Chuck?’’diye sordu.
‘’Şehir dışına çıktım’’diye geçiştirdim.Odama doğru yürüdüm çantamı köşeye fırlattığımda ;
‘’Ohaa!’’ diye bağırdığımda bütün ev inlemişti.Patrick’in bacakları sanki keçi ayağı gibiydi.Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.
‘’Haydi benden bu kadar’’ deyip kaçtı.’’Anne bu ne ya’’dedim.Annem ;
‘’Oturursan anlatacağım’’dedi
‘’Seni bir kampa göndereceğim.’’demeden lafını kesip ‘’Hayatta olmaz’’dedim.
‘’Anlamıyorsun! O öyle bildiğin kamplardan değil!Melez Kampı’na gideceksin !’’dediğinde
‘’Ne dedin?’’ dedim sanki duymamış gibi.
‘’Melez Kampı’’diye tekrar etti.
‘’Sen babanı merak ediyordun ya işte bu kampta kendini daha iyi hissedeceksin sanki hep koruma altındaymış gibi’’diye bir şeyler saçmaladı.
‘’İşte bu yüzden , melez olduğun için melez kampına gidiyorsun’’
‘’Haa bende neden bu kadar değişiğim diye kendi kendimi yiyip duruyordum’’diye dalga geçtim kendi kendime. Ama şaka bir yana gerçekten değişiktim.Özel güçlerim var gibi hissediyordum . Merak etmiştim şu melez kampını.Ertesi gün hemen uyanıp tuvalete gittim,giyindim ve büyük çantamı hazırladım.Yola çıkmıştık yanımda Patrick’te vardı onunla birlikte gittiğim için sıkılmam gibi görünüyordu. Buraya daha önce hiç gelmemiştim.Hiçbir insan yoktu çevrede.Arkamı döndüğümde annemi göremedim ardından sesler gelmeye başladı.Annemin sesini duyuyordum.
‘’Charles kampa gir!’’ diye bağırıyordu.
‘’Seni burada bırakamam’’diye seslendim.
‘’Kooş!’’ dedi.Korkuyordum.Ardından Patrick;
‘’Gitmemiz gerek ‘’diye zorladı.
‘’Hayır annemi burada bırakamam !’’
‘’Zorundasın’’diye çıkıştı.Zar zor içeriye girdim aklım hala annemdeydi ama burası müthiş bir yerdi.Hep benim yaşıtlarım vardı.Eğlenecek gibiydim üstelik burada herkes savaşıyordu hoşuma gitmişti.Etrafı öğrenmek için dolaşmaya başladık.Yeni maceralar beni bekliyordu.