Kirk'le Ufak Bir Sorun!

Gözlerimi kırpıştırdım.İçime melez kampındaki ilk günüme biraz heyecan katmak istiyordum.İç güdüsel olarak Pegasus Ahırı'na doğru yöneldim.O sırada Poseidon kulübesinden Lia'nın da orada olduğunu gördüm.Beyaz bir pegasusla ilgileniyordu.Tuhaf bir şekilde pegasusun gözleri mavi - yeşil arasında değişmekteydi.Gülümsedim."Adı ne? dedim.Lia bu beklenmedik ses yüzünden sıçrayarak arkasını döndü."Alice" dedi küçük bir rahatlama izlenimiyle.Kendi pegasusum, İron'un yanına gittim.İron'un meraklı bakışları altında, Bir Maceraya çıkıyoruz" dedim heyecanla.Lia ise bana dönüp:

Bende Gelebilirmiyim? diye sordu.Verecek cevap bulamadım ama başımı evet manasında salladım.İkimizde pegasuslarımıza bindik.Lia beni takip et manasında kolunu ileriye doğru salladı.Ne yazıkki takip etmekten başka çarem kalmamıştı.Şunu söyleyebilirdim ki 2 kilometre gittikten sonra kaybolmuştuk.Rüzgar karşısında nefesimi tutarak "Neredeyiz bir fikrin var mı? diye sordum.Lia hayır manasında başını aşağı yukarı salladı.Uçmayı severdim ama kaybolunca değil.(Çünkü pegasusuma Alice'i takip et demiştim).Kaybolunca uçmak o kadar da zevkli olmuyordu doğrusu.Uzun bir zaman gittikten sonra (ki bu zaman içinde ağzıma iki tane böceğin girdiğine yemin ederim) Lia "Geldik sanırım" diye bir şey söyledi ama rüzgarın uğultusu yüzünden bir şey anlayamamıştım.Ufak bir kara parçasını işaret ediyordu.İnişe geçtiğimizde şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki burası hayatımda gördüğüm en güzel adaydı.Adaya indiğimizde K.K Kaplıcaları'na Hoşgeldiniz diye yazılmıştı.K.K de ne oluyor diye sordum Lia'ya.Ama sorumu duymazlıktan geldi.Herneyse dediğim gibi burası hayatımda gördüğüm en güzel yerdi.Etraf, beyaz mermerler ve mavi sularla doluydu.Her birinde su kaydırağı olan havuzlar, dört nala koşan beyaz atlarla süper bir yerdi burası.Bir çok evcil hayvanın olduğunu söyleyebilirdim.Hatta bi keresinde leoparla karşılaştığıma yemin ederim.Hostese benzeyen bir görevli çıktı karşımıza.Yazı da olduğu gibi "K.K Kaplıcaları'na Hoşgeldiniz dedi.Ben ise büyülenmiş gibi etrafa bakıyordum.

(Lia)

Ahırda Alice'nin yanına gelmiş ve onu seviyordum. Bu zamanlar onu çok boşladığımı fark etmiştim ve yanına gelmiştim. Bir süre onu sevdikten sonra yanımda getirdiğim şekerleri ona uzattım. Ben Alice ile ilgilenirken içeri yeni gelen Hephaistos'un oğlu girdi. Onun daha bugün geldiğini biliyordum kampa. Pegasusuna macera'ya çıkıyoruz diyince bende yanında gitmek istedim. Ed ile iyi anlaşıyorduk ve bu macerasında yanında olmak istiyordum. Bu aralar hiç maceraya atılamamıştım. Ed'in tamam anlamında başını sallamasıyla beraber pegasusumun üzerine bindim ve Ed'e beni takip etmesini söyleyerek havalandım. Hava çok rüzgarlıydı ve pegasuslar yönlerini kaybedince ve ben etrafı tozdan göremediğim için kaybolmuştuk. Şimdi ne yapacağım aklımda hiç bir fikrim yoktu. Sadece ilk gördüğüm yerde yere inicektim. Aşağıdaki adayı görünce yönümü oraya çevirip "Geldik." dedim. Aslında nereye geldiğimizi bilmiyordum. Sadece artık uçmak değil yere ayak basmak istiyordum. Pegasuslar bizi adada indirince sakince nefes aldım. Rahatlamıştım. Burada pek rüzgar yoktu ve etraf çok güzel görünüyordu. Karşımızdaki tabelayı okuduğumda K.K kaplıcalarına hoş geldiniz diyordu. Of! İnanamıyordum. Kirke'nin yanına gelmiştik ve bu benim suçumdu. Kendimi birden çok çaresiz hissettim. "K.K kaplıcalarına hoşgeldiniz." demesiyle düşüncelerimden uzaklaştım. Buraya ilk gelişimdi ve hiç önceden umduğum gibi bir yer değildi. Çok güzel ve herkesin hayallerinde olan özel bir yer gibiydi. "Merhaba." dedim ve Ed'e baktım. Etrafa büyülenmiş gibi bakıyordu. "Ed seninle konuşmalıyım." dedim ve Ed'i sürükleyerek biraz kadından uzaklaşmaya başladım. Tahminlerim doğruysa eğer bu Kirke'ydi ve biz yanmıştık. Ed ile uzaklaştıktan sonra Ed'e "Burası Kirke'nin olduğu kaplıcalar. Kirke benim bildiğim kadarıyla kötü biriydi. Erkekleri fareye dönüştürüyordu ve ben o yanımızda duran kızın kirke olduğunu düşünüyorum." dedim sesim yavaşca giderek kısılarak. Ed anlayamadığım bir ifadeyle bana baktı ve konuşmaya başladı.

"Burası Kirke'nin olduğu kaplıcalar. Kirke benim bildiğim kadarıyla kötü biriydi. Erkekleri fareye dönüştürüyordu ve ben o yanımızda duran kızın kirke olduğunu düşünüyorum
Sersemlemiş bir şekilde Lia'ya döndüm."Mitolojideki Kirke mi?" Kafamı Hoşgeldiniz yazısına çevirdim."Lia! K.K. yani Kirk! Lia daha yeni anlamışım gibi bana baktı.Büyük bir dikkatle yanımızdaki kıza baktım.Kız, hosteslere benziyordu.Elinde küçük bir not defteri vardı.Kirke olma ihtimali biraz düşük gibiydi.Kız bunun yanıtını verircesine bana döndü."Sanırım ilk gelişiniz.K.K. ile tanışmanın vakti geldi"
Tabii Lia ile benim böyle birşeyi yapmaya niyetimiz yoktu.Kılıcım Thésus'u çekmiştim.Lia'nın da yanına bir silah aldığını düşünüyordum.Birden arkamızdan bir ses geldi."Merhaba Hephaistos'un oğlu ve Poseidon'un kızı.Bende sizi bekliyordum." Hemen kılıcımı gelen sese doğru çevirdim.Önümde beni büyüleyen, uzun koyu renk saçları altın renkli ipekle örülmüştü.İnsanı delip geçen yeşil gözleri vardı.Üstüne mavi renkli ipekli bir elbise giymişti ve sanki kumaşın üzerinde haraket eden şekiller vardı.Kirke, gözlerini bana doğru çevirdi.Etkilenmiştim ama kılıcımı hala yüzüne doğru tutuyordum.Lia'nın da aynı şeyi yaptığını gördüm.Kirke'in yüzünde ki gülümseme bozulmamıştı.Hülyalı bir ses tonuyla devam etti."Çocuklar.Sakin olun.İsterseniz benimle yukarı gelin.Sizi kusursuz yapmak benim görevim." Bunu öyle inandırıcı bir şekilde söylemişti ki bir an için Kirke'in gözüne bakmak gibi büyük bir hata yaptım.Gözünde kendimi görüyordum.Ama farklıydım.Giysilerim çok etkileyiciydi.Yüzüm ise... "Ed! Dikkat et!"
Lia'nın bu sözleri oldukça işe yaramıştı.Tam zamanında eğilebildim.Üstümden bir kılıç geçti.Lia'nın Kirke'e saldırdığını görebiliyordum.Kirke ise Lia'nın saldırısını kolay bir şekilde engelledi."Cornelia.Bana katılabilirsin.Bana katılıp büyücülüğün sırlarını öğrenebilirsin ve ölümsüz olabilirsin! Lia, Kirke'in bu davetini düşünüyor gibiydi.Tam Lia'yı uyaracakken arkamdaki kız bıçağıyla bana saldırıya geçti.Şanslıyım ki bacağımı sadece sıyırmıştı.Kılıcımı kıza doğru salladım.Kız büyük bir patlamayla ortadan kayboldu.Lia ise aklına daha yeni gelmiş gibi Kirke den geri çekilmişti.Kılıcını Kirk'e tutuyordu.Lia'nın kolyesi deniz mavisi rengine döndü ve havuzda ki büyük bir su yığını Kirke'e doğru yöneldi.Ama Kirk daha hızlıydı.Elini savurunca su yığını benim üzerime gelmeye başladı.Nasıl yaptığımı bilmeden kılıcım uzun bir kalkana dönüştü.Sanırım Hephaistos çocuğu olduğumdan silahların şekillerini değiştirebiliyordum.Su büyük bir gürültüyle kalkanıma doğru çöktü.Birkaç adım sendeledim.Ama Eduard yosunu olmaktan son anda kurtulduğumu biliyordum.Gözlerimi Lia'ya çevirdiğim de hala Kirke ile savaşmakta olduğunu gördüm.Gözlerinde zafer parıltısı vardı.Yine de yardım etmem gerektiğini biliyordum.Kalkanımın kılıca dönüşmesini emrettim.Thésus tekrar elimde belirdi.Kılıcımı Kirk'e doğrultarak, Lia'ya yardım etmeye doğru gittim.

(Lia)

Kirkeye kolyemi kullanarak havuzdaki suları yönlendirdim. Ama anlamadığım bir şekilde Kirke suyu bendeki yönetimini aldı ve Ed'e yönlendirdi. Ne olduğunu anlamıyordum. İstesemde suyu yönlendiremiyordum. O sırada Ed'in kılıcı kalkana dönüştü ve sulardan son ansa kurtuldu. Buna çok sevinmiştim. Ed su ile uğraşırken bende kılıcımı çıkarttım ve Kirke'ye doğru tuttum. Bir şeyler yapıp buradan kurtulmalıydık. Buradan kurtulmak için en iyi çözüm bana göre kaçmaktı. Gülümsedim. Suyu yönlendirmeyi elimden alsa da ikisine karşılık verirken bizi yakalayamazdı. En azından ben öyle umuyordum. Ed yanıma geldiğinde kirke ile savaşmaya başladılar. "Alice buraya gel." dedkten bir kaç saniye sonra pegasusum hemen yanıma gelmişti. Kirke benim seslenmem üzerine arkasına baktığımda pegasusumu gördü. Pegasusum yanıma gelmişti ve Ed'e ona binmesini işaret ettim. Bunun üzerine Kirke "Ne yapıyorsun sen?" diye bağırarak sordu. Ed de ne yapmak istediğimi anlamasa da dediğimi yapmak için pegasusumun yanına gitti. "İzlede gör." dedikten sonra bulabildiğim, hissettiğim suyun yarısını Kirke'nin arkasından ona doğru fırlattım. Kirke ıslanınca ne olduğunu şaşırdı ve arkasına baktı. Ben son kez suyu bu sefer diğer tarafından ona doğru yönlendirirken Kirke " Bu kadar oyun yeter Poseidon kızı." dedi ve hızlıca yanıma gelerek kılıcını bana doğru yönlendirdi. Ed bunu görünce bir şeylerin ters gittiğini anladı ve pegasustan inerek kılıcını Kirke'ye doğru uzattı. Onun aklında birşeyler olduğunu umarak ona baktım. Ed kararlı gibiydi. Bu kararı sesini de etkilemiş olacak ki sert bir sesle konuşmaya başladı..

" Bu kadar oyun yeter Poseidon kızı."

Kirk, hızlıca Lia'nın yanına gelerek kılıcını Lia'ya çevirdi.Aklımda bir fikir vardı ama işe yarayacağını hiç tahmin etmiyordum.Kılıcımı çekip pegasustan indim ve kılıcımı Kirke'in boğazına dayadım.Ama Kirk'i oyalamam gerektiğini biliyordum."Hey Kirk.Seni yaşlı budala" Direk Kirk, kılıcını bana çevirdi.Gözlerinden öfke okunuyordu.Tahmin ettiğim gibi Lia'yı bırakıp benim peşime düşmüştü.Peki ya şimdi ne olacaktı?

Son hız koşmaya başladım.Kirk hala peşimdeydi.Sonunda koşmayı bırakıp Kirk'e döndüm ve kılıcımı salladım.Şunu itiraf etmeliyim ki Kirk, çok hızlı dövüşüyordu.Kalkan-Kılıcım sayesinde birçok kez ölümden dönüştüm ama Kirk'i sinir ettirmekten başka hiçbir şey yapamıyordum.O anda aklıma bir fikir geldi.Çocuk havuzuna koşmaya başladım.Kirk'in de peşimden geleceğini biliyordum.Havuza var gücümle atladım.Kirk'inde aynı şeyi yaptığını gördüm.Bana deli gibi bakan Lia'ya "Şimdi!" diye bağırdım.Lia ne dediğimi anlamış gibi başını salladı.Kolyenin yine parladığını gördüm.Ama Kirk iyi bir yüzücüydü.Neredeyse yanımdaydı.Kılıcıma Kirk'e doğru var gücümle salladım.Kirk den yeşil kana benziyen bir sıvı aktı ve homurdanmaya başladı.Artık yüzüye çıkmıştım.Hala havuzda olan Kirk'e baktım.Ben elimden geleni yapmıştım.Sıra Lia'daydı.

Ed Kirk'in canını yakmıştı. Elinden gelen bu kadardı ve sıra bendeydi. Şimdi ne yapmalıydım? Kirk'in canı yandığı belliydi ve bende Havuzdaki suyu çekerek kirk'in etrafını duvar olarak sardım. Çıkmaya uğraşıyordu ama çıkamıyordu. Başka şansımız yoktu. Ya şimdi kaçacaktık yada Kirk ile yeniden savaşmaya balşlıyacaktık.
Hızlıca pegasusumu yanıma çağırdım ve üzerine bindim. Ed yanıma doğru koşuyordu ama bana hala uzaktı. Oda hafif yaralar almıştı Kirk yüzünden. Pegasusumla yanına gidip "Bin!" dedim. Hemen dediğimi yaptı ve havada yükselmeye başladık. Artık duvar şeklimde tuttuğum suyu daha fazla tutamayarak bıraktım. Kirk "Göreceksiniz sizz." dediği sırada biz kampa doğru yol almaya başlamıştık bile. Ed'e baktım ikimizde gülümsedik. Sonunda Kirk'den kurtulabilmiştik. Kampa gidene kadar da hiç konuşmadık.

RP BİTMİŞTİR!