"Söylesene, burada kaç senedir duruyorsun sen? Şey, benim yeni olduğumu zaten biliyorsun ama... Hımm öyle işte!"
"Sene mi? Ben de yeni sayılırım burada. 2. ayımdayım henüz, buraya alışmak düşündüğün kadar da zor değil. Merak etme, sen de yakında benim gibi hissedersin." dedim ona güvence vererek.
"Hiç sanmıyorum." deyip iç çekti. "Öğrenmem gereken o kadar çok şey var ki..."
"Merak etme, sen bana güven." diye karşılık verdim. "Zaten kampın en iyi kulübelerinden birindesin, ablaların Lucy ve Sere'yi tanıyorum. İkisi de sana yardımcı olacaklardır."
"Buna hiç şüphem yok zaten."
Ben de onun gibi düşünüyordum ilk başlarda. Bu kampa alışamayacağımı düşünüyordum öncelerde, şimdi ise burası benim evim olmuştu. Arkadaşlarım da ailem. Bunların hepsini anlattım Aquamarin'e. Rahatlamış görünüyordu.
"Eee, kahvelerimiz de bittiğine göre işimize dönelim mi?" diye sordum.
"İş derken?" dedi dudaklarını ısırarak.
"Rövanş yapacaktık ya..." Unutkan bir Athena kızı? Bu kampta daha nelere rastlayacaktım acaba?
"Ah, doğru ya! Pekala o zaman, ikinci mağlubiyetine hazırlan Adrian!" Her ne kadar şımarık olsa da, bana meydan okumaktan çekinmese de, bu kızdan hoşlanmıştım. Bunları bana başka biri söylese kılıcım şu anda elimde olurdu, ama Aqua'ya karşı biraz daha töleranslıydım nedense. Kulübeden çıkıp birlikte cirit sahasına doğru yürümeye başladık. Ama bu kez kazanacağımdan emindim.
(Rp bitmiştir.)