Ölümlü Bir Gorgon

Kampa daha yeni gelmiştim ve minik yaramaz kardeşim yüzünden zor günler yaşıyordum.Sürekli bana attığı mektuplarla kampta alay konusu oluyor,benim ağzımdan yazıp herkese yolladığı nefret dolu mektuplarla beni rezil ediyordu.Ama ben eve gidince ona gününü gösterecektim.

Her neyse,kampta bir haftam yeni olmuştu.Ben de şu ana kadar hiç macera yaşamamıştım.Ama biraz aksiyon gerekliydi.Bunun için Ange'yle sözleşerek Em Teyze'nin Bahçe Cüceleri Mağazasına gitmeye karar verdik.

Yolda Ange'yi gördüm ve hemen yanına koştum.

"Hey Ange!"

Hızla kapıya yönelip kulübemden çıktım.Jc'la büyük bir delilik yapıp Em Teyzeyi ziyarete gitmeye karar vermiştik ki ben bunun bir delilik olduğunundan ısrarlıydım.Jac'la buluşma yerimiz olan pegasus ahırlarına doğru hızlı hızlı yürümeye başladım.Ve Jac'ın sesiyle arkama döndüm.

"Hey Ange!"

''Selam Jac.''

Beraber pegasuslarımızn yanına doğru yürümeye başladık.Lissa bu aralar hiç sıkılmıyordu.Kavga ettiğimiz zaman ona bunu hatırlatmalıydım.Haifiçe mırıldandım.

''Bekle bizi Medusa,biz geliyoruz!''

dedim ve bir kahkaha attım.

Neden böyle bir maceraya giriştiğimizi anlamıyordum.Ama yine de eğlenceli olacaktı.Yeni bir arkadaş edinecektim ve Medusa'yı görecektim.Umarım gözleri kapalı olurdu.

Soleil'e atladığım gibi uçmaya başladık ve "Me Yetzeinn Hçabe Ücecirel Dkınnaü" yazılı bir tabela gördük.Bunun disleksimiz yüzünden olduğunu ikimiz de biliyorduk bu yüzden orada indik.

-Nasıl biri bu Medusa?Beni korur musun?

Ardından kapıyı çaldık.

-Nasıl biri bu Medusa?Beni korur musun? Kapıyı açarken cevap verdim.

''Yılan saçlı ve iğrenç bir şey.Ve ikimiz de birbirimizi koruyacağız.''

dedim ve yutkundum.Çok korkunçtu yani bir sürü heykel...Ve bunların daha önce canlı olduklarını bilmek ise tüylerimi diken diken yapıyordu.İçimden burdan çıkmamı yarayacak telaşı es geçip ilerlemeye başladık.

''Hey Jac.Ayrılalım mı?Sen şuraya ben buraya.''

dedim ve parmağımla işaret ettim.Jac başını salladı ve gösterdiğim yolda ilerlemeye başladım.

Yılan saçlı kadından uzaklaşmak istiyordum ama birden bire karşıma güneş gözlüklü tatlı bir bayan çıktı.

-Selam miniğim.Heykel ister misin?

Kadın tontiş yaşlılara benziyordu.Onu kırmamak için heykellere baktım ama heykeller biraz ürkünçtü.

-Aaa bu satir,Kıvırcık'ın fotoğrafında gördüklerimden.

Tam devam edecektim ki içime bir kurt düştü.Yani bildiğimiz kurt değil tabiki.İçim yanmaya başladı ve dayanamayıp Jac'ın arkasından gittim.Jac yaşlı bir kadınla konuşuyor ve ordada bir heykele bakıyordu.Jac'ın kolundan çekip biraz geri gitmesini sağladım.Hemen eliyle tuttuğu heykeli göstererek.

''Ange bak!Satir kıvırcığın heykeli!''

Heykele döndüm ve tam bakacakken yaşlı kadının sesi duyuldu.

''Bana bakın güzel melezler.Gözlerime,güzel gözlerinizi gösterin bana!''

Tam kafamı kaldıracaktım ki Jac elini hızla çekip arkamı dönmemi sağladı.

''Koşalım Ange!Medusa!''

Olamaz,Medusa bizi burada bulmuştu.Arkamızdan bağırıyordu.

-Gelin buraya ve gözlerimin içine bakın!

Biz ise Ange ile koşuyorduk,nefes nefese kalmıştık ama ölmekten çok daha iyiydi.Koşarak pegasuslarımızın üzerine atladık ama Medusa'nın sesi duyuluyordu.

-Gelin buraya!

(Ange bundan sonraki son post olsun mu?)

Hemen pegasuslarımza atladık ve havalanmaya başladık.Bir yandan da Medusa'ya gözlerimiz kapalı nanik yapıp dil çıkartıyorduk.Percy'inki kadar havalı bir karşılaşma olmasada güzel olmuş.

''Süper güzeldi!''

diye bağırdım Jac'a.Rüzgarda sesimin duyulmasını umarak.

RP BİTMİŞTİR